2021 yılı biterken sadece Türkiye için değil tüm insanlığın sağlığı için de önem arz eden kritik bir gelişme yaşandı. Türk sağlıkçıların yerli ve milli imkânlarla üretmeyi başardıkları inaktif Kovid-19 aşısı TURKOVAC, Türkiye genelinde şehir hastanelerinde vatandaşların hizmetine sunuldu. Yakın zamanda da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yaptığı açıklamanın ardından aşı, aile sağlık merkezlerinde dahi kullanıma sunuldu.
Uzun ve zahmetli bir sürecin sonucunda geliştirilen TURKOVAC, esasen birden çok öneme sahip. Bu yazıdaki niyetim, elbette TURKOVAC'a dair teknik bir değerlendirmek yapmak değil. Bunun yerine TURKOVAC'ın sahip olduğu önemi, bir sosyal bilimci gözüyle yorumlamaya çalışacağım.
Aşının hikayesi
TURKOVAC'ın neden önemli olduğunu anlayabilmek için öncelikle yerli Kovid-19 aşısının hikâyesini bilmek gerekiyor. Bu bağlamda Sağlık Bakanlığına bağlı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) tarafından desteklenen ve Erciyes Üniversitesi tarafından geliştirilen aşının Faz-1 çalışmalarının, 5 Kasım 2020'de başladığını belirtmek gerekiyor. Yaklaşık bir yıllık yoğun çalışmanın ardından 25 Kasım 2021'de yapılan açıklamayla, nihai çalışmaların tamamlandığı ve TURKOVAC için acil kullanım onayı başvurusunun yapıldığı bildirildi. Böylece Türkiye, Kovid-19 aşısı üretebilen sınırlı sayıdaki ülkelerden biri olmayı başardı. Bu gelişmeden bir ay sonra Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu TURKOVAC için acil kullanım onay vererek, vatandaşlara aşıya erişim yolunu açtı. Nitekim 2021 yılı bitmeden TURKOVAC, Çin menşeli Sinovac ve Alman menşeli Biontech aşılarının yanında alternatif olarak Türk halkının kullanımına sunuldu.
Ülkenin kapasitesinin ürünü
Bu kısa hikâyenin ardından yazının cevap aradığı TURKOVAC neden önemli sorusuna gelirsek; TURKOVAC'ı değerli kılan asıl yönü, bu ülkenin kendi kapasitesinin ürünü olmasıdır. Zira aşıyı geliştiren Prof. Dr. Aykut Özdarendeli başta olmak üzere çalışmalarda yer alan araştırmacılar, teknik personel ve gönüllü katılımcıların hepsi bu toprakların insanı. Bununla birlikte aşı çalışmalarına destek veren paydaşların ve çalışmaların yürütüldüğü mekânların hepsi bu devletin kendi kurumları. Dolayısıyla TURKOVAC, su götürmez şekilde Türk devletinin ve çalışkan Türk insanının sağlık alanındaki müşahhas bir başarısını yansıtıyor.
TURKOVAC'ın bir diğer önemi azmin ve kararlılığının ürünü olmasıdır. Zira aşı çalışmaları başladığı andan itibaren Türkiye'deki muhalif kesimler, kendilerinden beklendiği gibi "Dışarıda zaten hazır üretiliyor.
Yerli aşıya ne gerek var?" ya da "Bir yıl geçti nerede bu aşı?" gibi moral bozucu söylemlere başvurarak, çalışmaları sabote etmeye çalıştılar. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Türkiye'nin her alanda başarılı olmasının yegâne yolunun yerlilik ve millilik prensibinden geçtiğine inanan herkes, bu gereksiz söylemlere aldanmadan kararlılıkla yoluna devam etti. Hayırlı bir niyet üzere başlayan süreç de Allah'ın izniyle başarıyla sonuçlandı. Dolayısıyla TURKOVAC'ın kullanıma sunulması, en çok hatırlatma dozu olarak yerli aşıyı bekleyen bizleri mutlu etti. Buna dayanarak Türkiye'de kendi devletine ve insan sermayesine güvenini kaybetmiş kesimler için TURKOVAC'ın önemli bir ders olduğunu söyleyebiliriz.
Uluslararası başarı
TURKOVAC'la birlikte Türkiye'nin Kovid-19 aşısı üretebilen dokuz ülkeden biri olması hiç şüphesiz önemli bir uluslararası başarıdır. Öyle ki yanı başımızdaki Avrupa ülkelerinden sadece Almanya, Fransa ve İngiltere gibi büyük ülkeler kendi aşılarını üretebilmişken; diğer ülkeler kendi aşılarını henüz üretemediler. Haliyle Türkiye'nin öz kaynaklarıyla uluslararası standartlara uygun olarak geliştirdiği TURKOVAC, birçok ülkenin ulaşmak için çaba sarf ettiği önemli bir bilimsel başarı özelliğine sahip. Hal böyle iken hiçkimsenin bu başarıyı küçümseme ya da göz ardı "hakkı" yoktur.
Bunların yanı sıra zorlu patent düzenlemelerini de tamamlayan TURKOVAC'ın, Faz-3 çalışmalarına katılan gönüllülerde ciddi bir yan etkiye yol açmadığı açıklandı. Aynı şekilde TURKOVAC'ın örneğin Kovid-19'a karşı üretilen ilk aşılardan Çin menşeli Sinovac'tan daha etkili olduğu ve hatta İngiliz varyantına karşı yüzde 100 etkili olduğu belirtildi. Bu da TURKOVAC'ın muadilleriyle karşılaştırıldığında, daha güvenilir ve koruyucu olduğunu gösteriyor.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce TURKOVAC'ın seri üretime geçmesiyle, Türkiye'nin aşıyı tüm dünyanın hizmetine sunacağını ifade etmişti. Bu vesileyle Our World in Data isimli platformun 7 Mart 2022 tarihli verilerine göre 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun hala yaklaşık yüzde 40'ının ilk doz aşıyı bile olmadığını belirtmek gerekiyor. Aşıya erişimde en çok güçlük çeken coğrafya ise tahmin edileceği üzere geri kalmış Afrika ülkeleri. Öyle ki Afrika Birliği verilerine göre kıta nüfususun sadece yüzde 12,70'i tamamen aşı olmuş durumda. Bu noktada Türkiye'nin TURKOVAC'ı kendi içinde yaygınlaştırdıktan sonra sağlık diplomasi çerçevesinde yapacağı aşı yardımlarında, aşı adaletsizliğinin mağduru olan bu bölgedeki ülkelerin ilk sıralarda yer alması önem arz ediyor. Tamamen insani saiklerle yapılması beklenen bu yardımlar, bölgede olumlu imaja sahip Türkiye markasına da tabii olarak katkı sağlayacaktır.
Bir dönüm noktası
Bu arada TURKOVAC sayesinde Türkiye'nin, tam çeyrek asır sonra ilk kez bir yerli aşı ürettiğini hatırlatmak gerekiyor. Zira 1700'lerden beri aşı üretilen Türkiye'de, ne yazık ki 1997'de verem aşısı (Bacillus Calmette-Guerin, BCG) üretiminin kesilmesi ile genel olarak aşı üretimi sona erdi. Bunun neticesinde aşılar yurtdışından satın alınarak temin edilmeye başlandı ve bu durum ülke ekonomisi üzerinde ağır bir yük oldu. Bundan ötürü TURKOVAC, uzun zamandır atıl kalan Türk aşı sanayii için de önemli bir dönüm noktasıdır. Nitekim bu başarıyı sürdürmek için Sağlık Bakanlığı öncülüğünde Ankara'da dünyanın en büyük aşı ve biyo-teknoloji üssünün kurulmasına yönelik çalışmalar başladı.
Son olarak TURKOVAC'ın geliştirilmesiyle birlikte Türkiye'nin, Kovid-19 aşılarının temini konusunda diğer ülkelere olan bağımlılığının sona erdiğini belirtmek gerekiyor. Bu sayede günlük vaka ve vefat sayılarının inip çıktığı ve daha da önemlisi neredeyse her ay yeni bir varyantın ortaya çıktığı ortamda, Türkiye artık kendi üretimi olan aşılarla salgına karşı mücadeleye devam edebilecek. Bu sayede salgının seyrine göre geniş kapsamlı aşı ihtiyaçlarının oluşması durumunda, bu ihtiyaç dışarıya bağımlı kalmadan TURKOVAC ile karşılanabilecek.
Bununla ilintili olarak önümüzdeki süreçte yurtdışından yeni aşı ithal etmesi beklenmeyen Türkiye, tam tersine artık Kovid-19 aşısı ihraç edebilecek bir konuma geldi. Dünya Sağlık Örgütü'nün de TURKOVAC'a kullanım onayı vermesi durumunda, özellikle acil aşı ihtiyacı bulunan ülkelerin aşıya talep göstermesi bekleniyor. Bu olumlu senaryonun gerçekleşmesi halinde, Türkiye'nin ihracat kalemlerine bir yenisi eklenecek ve böylece dış ticaret açığı bir miktar da olsa azalacak.
Ezcümle Kovid-19'a karşı geliştirilen yerli ve milli koronavirüs aşımız TURKOVAC, Türkiye için de insanlık için de önemli bir adımdır. Bundan ötürü Türkiye'nin başarılarıyla mutluluk duyanlar olarak aşı çalışmalarının nihayetlenmesinde büyük emek veren ve birilerinin "yapılamaz" dediğini başaran aşı ekibine teşekkür etmemiz gerekiyor.
[Star, 11 Mart 2022].