SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, "Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki normalleşmenin, Türkiye-Mısır, Türkiye-Suudi Arabistan, Türkiye-İsrail arasında gerçekleşebileceği bir konjonktürün geldiğini düşünüyorum. 2022 bu gündemle konuşulacak gibi görünüyor." dedi.
SETA tarafından çevrim içi düzenlenen "2021'den 2022'ye Türkiye ve Dünya Gündemi" panelinin açılış konuşmasını yapan Duran, geçen yıl kadar olmasa da 2021'in de Kovid-19 salgınının gölgesinde geçtiğini belirtti.
Duran, can kayıplarının yanı sıra işsizlik, tedarik zincirlerindeki kırılma, enflasyonun yükselmesi gibi olumsuz sonuçları olan salgının, uluslararası sisteme nasıl etki edeceği konusunun halen tartışılmaya devam ettiğini söyledi.
Salgının başlangıcında uluslararası sistemin çok radikal bir dönüşüme uğrayacağı, kırılmaya gideceğini söyleyenlerin olduğunu hatırlatan Duran, gelinen noktada çok radikal bir değişimin gerçekleşmediğini ancak büyük güç rekabetinin hızlanması anlamında beklendiği gibi gerçekleştiğini dile getirdi.
Duran, ABD ile Çin arasındaki soğuk rekabetin Tavyan gibi "sıcak bölgelere" ulaşıp sıcak savaşa dönüşüp dönüşmeyeceğine ilişkin kaygıların halen tartışıldığını kaydetti.
ABD kamuoyunun en önemli maddesinin Çin'in nasıl sınırlandıracağı olduğuna işaret eden Duran, bunda Çin'in mevcut Devlet Başkanı Şi Cinping döneminde iddialı bir dış politikaya, büyük stratejiye dönüşmüş olmasının çok önemli etkileri olduğuna vurgu yaptı.
Washington yönetimiyle Rusya arasındaki gerilimin Ukrayna üzerinden ve NATO'nun genişlemesine dair Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yaptığı en son açıklamalar üzerinden sürdüğüne işaret eden Duran, "Bu yönüyle baktığımızda 2021'in başında ön görülen konular halen devam ediyor ve 2022'ye aktarılacak hususlar olarak değerlendirilmeli. O halde büyük güç rekabetinin hızlandığını söylediğimiz dünyada bütün ülkeler aslında diğer ülkelerin, büyük güçlerin ne yaptığını gözeterek kendilerini konumlandırmalar. " değerlendirmesinde bulundu.
Duran, aşı milliyetçiliğinin istenilmeyen ölçüde ve beklenen şekilde sürdüğüne, gelişmiş ülkelerde aşıya ulaşımının çok yüksek olduğuna, imkanı dar olan ülkelerin ise aşıya ulaşmakta sıkıntı çektiğine işaret etti.
Türkiye'nin kendi aşısını üreten 10 ülkeden biri olduğunu ve Turkovac'ın kullanıma başlandığını hatırlatan Duran, "Türkiye'nin 2022'de bir aşı diplomasisi harekatı yapacağını şimdiden öngörmek herhalde çok zor olmaz. Çünkü Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan, uluslararası sistemi eleştirirken pandemi sırasında verilen tepkileri de gündeme getirmişti ve bu aşı meselesine çok değinmişti. Nitekim Türkiye pandemi sırasında imkanları en fazla dünyanın meselesidir diye gören ve buna göre davranan ülkelerden birisi oldu. Kendi kısıtlı imkanlarını dünya ile paylaştı" diye konuştu.
Bu yıl dünya siyasetinde yaşanan en önemli değişimin ABD Başkanlığına Donald Trump'ın yerine Joe Biden'ın gelmesi olduğunu dile getiren Duran, şöyle devam etti:
"Önce Amerika diyerek bir tür dar milliyetçilikle davranan Trump yönetimi yerine Biden iktidara geldi. Fakat tabii 2021 (ABD'de) krizle başladı. Kongre baskınıyla başladı. Bu baskında Amerikan demokrasinin krizini gördük. Yani dışarda demokrasi promosyonu yapmaya çalışan bir süper gücün kendisinin düştüğü durum çok sıkıntılı bir fotoğraftı."
Biden'ın bu yılın sonunda düzenlenen "Demokrasi Zirvesi"yle söz konusu imajı düzeltmeye çalıştığını dile getiren Duran, "Bu fotoğrafı Biden yılın sonunda Demokrasiler Zirvesi olarak toparlamaya çalıştı. Hem içeride hem dışarıda demokrasiyi, insan haklarını öne çıkardığını söyleyen bir söylem geliştirmeye çalıştı. Bunun da çerçevesi Amerika'nın geri dönüşü, Amerika geri döndü. Fakat bu geri dönmenin beklendiği gibi uluslararası sistemi yeniden restore etmek ve ABD'nin küresel liderliğini tesis etmek şeklinde bir amaca ulaştığını söyleyemeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
"ABD'nin Çin'i sınırlandırılmasının önünde çok sıkıntılı hususlar var"
Duran, Hint-Pasifik Okyanusu'nda kendini gösteren ve Güney Çin Denizi'nde ne zaman bir çatışmaya dönüşeceği kaygısı taşınan bu yeni rekabetin "Yeni Soğuk Savaş" olarak değerlendirildiğini ve bu rekabetin kolay kolay son bulmayacağını belirterek, şunları söyledi:"ABD'nin Çin'i sınırlandırılmasının önünde çok sıkıntılı hususlar var. Bir kere Avrupa'yı ve diğer müttefiklerini çok açık bir şekilde ABD'nin yakın ve orta vadedeki çıkarları açısından kritik görünen bir konuda toparlayabilecek mi bu konuda çok emin değilim. Bunun ciddi sıkıntıları görünüyor. Bir diğeri ABD'nin geri dönüşü bir uluslararası sistem oluşturmadığı gibi müttefiklerini de tatmin edecek bir düzleme geçmiş olarak görünmüyor. Yine bu çıkarların Trump döneminden çok da genişlemediğini Demokrasiler Zirvesi'nde Türkiye ve Macaristan gibi ülkeleri dışarda bırakılmasıyla da gördük. Burada da stratejik ön görü açısından bir takım sorunların olduğu ortadır."
ABD ile Rusya arasında yaşanan Ukrayna krizinin Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiğini belirten Duran, Ankara ile Kiev arasında silahlı insansız hava aracı aracılığıyla yaptığı savunma iş birliğine işaret etti ve Rusya ile Türkiye arasında yönetilmesi gereken belli bir ilişki alanı olduğunu dile getirdi.
Eski Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'un "ABD'nin bir imparatorluk kibrine kapılarak NATO'yu genişlettiği" yönündeki demecini hatırlatan Duran, bu görüşün Putin'in perspektifiyle örtüştüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bu şekilde baktığımızda Rusya'nın NATO'dan Batı ittifakından tehdit hissettiği, ve 2008'de Gürcistan ile 2014'te Ukrayna savaşlarıyla ortaya koyduğu sert gücünü devam ettirme niyetinde olduğunu biliyoruz. Nitekim Putin'in öne koyduğu bir takım güvenlik tedbirleri, önerileri hala NATO cenahında değerlendirme aşamasında. Bunun nasıl bir yöne doğru gideceğini ocak ayından başlayarak 2022'de yavaş yavaş göreceğiz ama beklentinin böyle hızlı bir çözülme şeklinde olmasını ummuyoruz."
Duran, ABD-Çin rekabeti varken ABD-Rusya rekabetinin hız kesmesinin gerektiğini ama yakın vadede bunun gerçekleşmesinin pek mümkün görünmediğin kaydetti.
Avrupa'nın bu yeni soğuk savaşta çok istekli olmadığını, kendi çıkarları ve perspektifine göre davrandığının altını çizen Duran, ancak bu konuda da ortak bir liderlik olmadığına işaret etti.
Türkiye ile BAE arasındaki normalleşme
Orta Doğu'daki duruma da değinen Duran, bölgede normalleşme trendinin olduğunu kaydetti.Duran, Biden yönetiminin ve salgının getirdiği belirsiz ortamın Orta Doğu'daki aktörleri yeniden ilişkileri değerlendirmeye yönelttiğinin altını çizerek, "Bu çerçevede bazı aktörler öne çıkıyor. Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail'in burada öne çıkan aktörler olduğunu söyleyebilirim. Türkiye ile BAE arasındaki normalleşmenin, Türkiye-Mısır, Türkiye-Suudi Arabistan, Türkiye-İsrail arasında gerçekleşebileceği bir konjonktürün geldiğini düşünüyorum. 2022 bu gündemle konuşulacak gibi gözüküyor."
Türkiye'nin Azerbaycan ile yürüttüğü yakın iş birliği ve Karabağ'da sağlanan zaferden sonra "Kafkas baharı gelebilir mi?", "Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan normalleşmesi olabilir mi?" sorularının gündeme geldiğini dile getiren Duran, Ermenistan ile özel temsilciler atanarak bir normalleşme süreci başladığını hatırlattı.
İstanbul'da kasım ayında düzenlenen Türk Konseyi Devlet Başkanları 8. Zirvesi'nde Türk Konseyi'nin adının "Türk Devletleri Teşkilatı" olarak değiştirildiğine ve bu ayki 3. Türkiye Afrika Ortaklık Zirvesi'ne değinen Duran, "Bu açılardan bakıldığında Türkiye'nin hem dünya hem de Orta Doğu'da önemli bir aktör olarak etkisini ortaya koyacağını varsaymamız gerekir. Bu genel olarak son 4-5 yıldır gerekirse askeri gücünü kullandığı etkili aktör olma ve sadece bunu bölgesel meselelerle sınırlamama tercihinin devam edeceğini gösteriyor." diye konuştu.
Türkiye iç siyasetine de değinen Duran 2022'nin 2023'te yapılacak seçime hazırlık yılı olacağını ve muhalefetin yeni bir cumhurbaşkanı adayı arayışının devam etmesinin beklendiğini belirtti.
Muhalefetin gündeminde geçiş süreci, güçlendirilmiş parlamenter sistem gibi konuların, iktidarın gündeminde ise iddialı dış politikaların meyvelerini toplama, 2023'e hem nükleer reaktörün faaliyete geçmesi, Karadeniz'de bulunan doğal gazın kullanılır hale gelmesi gibi konuların yer almasının beklendiğini kaydetti.
Türkiye'nin bu yılın son aylarında döviz kurunun yükselmesi ve daha sonra yeni ekonomik model olgusuyla karşılaştığını dile getiren Duran, "Bu kurların kontrole alınmasıyla beraber Cumhurbaşkanın ihracatı, büyümeyi, yatırımı öne aldığı bir ekonomik modelden bahsediyoruz. Bunun sonuçlarının da önümüzdeki aylarda görüleceği ve Türkiye'nin dış politikadaki güçlü aktörlüğünü pekiştirecek yeni bir ekonomik model olarak başarıya ulaşmasını bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
[AA, 30 Aralık 2021].