Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Trump’ın 28 Ocak 2017’de Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde 2021’de geçerlilik süresi biten “Yeni START” antlaşmasını uzatmayacağı basına yansımıştı. Eski ABD Başkanı Barack Obama ile dönemin Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Medvedev arasında 2010’da imzalanan antlaşma stratejik nükleer silah başlıklarını 1.550 adetle sınırlamaktaydı.
Şahin görüşleriyle bilinen Güvenlik Danışmanı John Bolton ve Silahsızlanma Danışmanı Tim Morrison tarafından ikna edildiği anlaşılan ABD Başkanı Donald Trump 20 Ekim 2018’de, 1988’de SSCB ile yapılmış olan “Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması”ndan da çekileceğini açıklamıştır. ABD yönetiminin peş peşe gelen açıklamaları Soğuk Savaş anılarını canlandırırken kısa ve orta menzilli nükleer silahların yayılması halinde karşılaşılabilecek riskleri ve senaryoları gündeme taşımıştır. Bu çalışmada kısa/orta menzilli nükleer silahların önlenmesine yönelik yapılmış anlaşmanın kapsamı, sonuçları, sorgulanması, yürürlükten kaldırılması halinde riskler ve Türkiye’ye etkileri incelenmiştir.
- INF’nin kapsamı nedir?
Nükleer silahlanmanın yeni bir evresinin başlatılması anlamına gelen ve Avrupa güvenliğini doğrudan etkileyen nükleer tabanlı silahlanma yarışının önlenmesine yönelik olarak ABD ve SSCB arasında 1980’den itibaren görüşmeler başlatılmış ve resmi ismi “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri Arasında Orta Menzilli ve Kısa Menzilli Füzelerin Tasfiyesi (Elimine Edilmesi) Antlaşması” olan INF dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ve SSCB Komünist Parti Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov tarafından Washington’da 8 Aralık 1987’de imzalanmış ve 1 Haziran 1988’de de yürürlüğe girmiştir. Antlaşma –denizden fırlatılanlar hariç olmak üzere– kısa menzilli olarak bilinen 500-1.000 kilometre ile orta menzilli olarak tasnif edilen 1.000-5.500 kilometre menzilli ve karadan fırlatılan balistik roketleri yasaklamıştır. Bu sayede SALT (The Strategic Arms Limitation Talks, Stratejik Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri) antlaşmalarının dışında kalan kısa ve orta menzilli balistik roketler için de sınırlama getirilmiştir.
- INF’nin sonuçları ne olmuştur?
- Avrupa ülkeleri nükleer risklerin en aza indirgendiği bir dönem yaşamış ve bu çerçevede iki baskın nükleer gücün özellikle “yanlış anlama”lardan kaynaklanan nükleer saldırı “hata”larına karşı kendilerini güvende hissetmiştir.
- Avrupa Kıtası’nın da içinde yer alacağı nükleer silahlanma yarışının getirebileceği maliyetin önüne geçilmiştir.
- Avrupa harp sahasında balistik temelli roketler üzerine bina edilen nükleer silahlanma yarışından çekilen Washington, ABD’nin korunmasına yönelik gelişmiş savunma teknolojileri üzerinde projeler üretmiş ancak söz konusu projeler zaman içinde INF’nin ruhuna aykırı adımlar atılmasına neden olmuştur.
- SSCB’nin dağılması sonrası Rusya Federasyonu’na (RF) tahvil edilen INF yükümlülükleri RF’nin nükleer silahlanma yarışı nedeniyle katlanması gereken maliyetleri düşürmüş ancak bu durum enerji kaynaklarından elde edilen gelirler nedeniyle yeni roket/füze teknolojileri geliştirmesini engellememiştir.
- SSCB’ye yakın NATO ülkelerinin topraklarına yerleştirilen ve nükleer başlık taşıyabilen balistik roketlerin sökülmesi sonrası söz konusu NATO ülkelerinin SSCB/RF nükleer “tehditsizliği” karşısında rahatlamasına neden olmuştur.
- Hangi hususlar INF’nin sorgulanmasına yol açmıştır?
İki tarafın karşılıklı açıklamaları ve INF’nin sorgulanmasının nedenleri incelendiğinde şu hususların altları çizilebilir:
- Gelişen savunma teknolojilerine paralel olarak küresel konumlama sistemine entegre bir şekilde hassas angaje yeteneğine sahip “akıllı” hipersonik füze sistemlerinin geliştirilmesi
- Söz konusu füze sistemlerine yönelik füzesavar füzelerin bir kısmının atmosfer dışına çıkarak uzun menziller dahilinde kullanılabilmesi
- Roket ve füze teknolojilerinin tehdit olarak algılanan İran, Kuzey Kore, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) gibi ülkeler tarafından elde edilmesi sonrası kısa/orta menzili balistik roket ve füzelerin yaygınlaşması ancak bu ülkelerin ABD-RF arasındaki silahsızlanma antlaşmalarına taraf olmaması
- ABD’nin Soğuk Savaş sonrası ÇHC’yi, 11 Eylül saldırıları sonrası terörizm gibi tehditlerin varlığını ileri sürmesi yanında 2010’dan itibaren SSC-X-8 olarak bilinen, 9M729 füze sistemi gibi yeni füze teknolojileri geliştiren ve başarıyla deneyen RF’yi tekrar bir (potansiyel) tehdit olarak algılaması
- RF’nin savunma sanayii ihracatına –hava savunma sistemlerinde olduğu gibi– geliştirmiş olduğu roket/füzeleri dahil etme ihtimali
- RF tarafından ABD’nin Avrupa’ya ve uzaya modern füzesavar füzesi konuşlandırma niyeti ve mevcut faaliyetlerinin tehdit olarak algılanması
- INF’nin yürürlükten kaldırılmasının muhtemel sonuçları nelerdir?
- INF’nin yürürlükten kaldırılması Türkiye’yi nasıl etkiler?
- Türkiye, RF ve ABD’nin kısa orta menzilli roket/füze sistemlerinin etkisi ve rekabeti altında kalabilir.
- Topraklarına füze ve füzesavar füzeleri yerleştirilmesi gibi taleplerle karşılaşabilir.
- RF ile halen mutedil seviyede olan ilişkiler nedeniyle –NATO faktörü dikkate alındığında– Batı yarımküre ile RF arasında tercih yapmak istikametinde baskı altına alınabilir.
- Üçüncü ülkeler ve terör örgütlerinin söz konusu rekabete dahil olmaları veya rekabeti istismar etmeleri halinde savunma tedbirlerini gözden geçirmek zorunda da kalabilir..