SETA > Perspektif |
Perspektif Kuzey Kore Krizi ve Trump ın Stratejik Mesuliyet Politikası

Perspektif: Kuzey Kore Krizi ve Trump’ın Stratejik Mesuliyet Politikası

Kuzey Kore’nin ABD’ye yönelik “provokatif” eylemleri ve buna yönelik Trump politikası nasıl şekillenmiştir? Obama ile Trump’ın Kuzey Kore politikaları arasındaki farklılıklar nelerdir? ABD-Kuzey Kore geriliminde Çin nasıl bir rol oynamaktadır?

Paylaş
Dosyayı İndir

1990’ların başından beri farklı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yönetimlerinin Kuzey Kore’yle müzakere yolları arayarak bu ülkenin nükleer güç olmasının önüne geçme çabaları sonuç vermedi. Kuzey Kore’nin 2006’da gerçekleştirdiği nükleer test sonrasında ABD Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden (BMGK) yaptırım kararı çıkartmasına rağmen Çin’in tepkisinden çekinen Güney Kore’nin de isteği doğrultusunda bu yaptırımları tam olarak uygulayamadı. Bir yandan uluslararası yaptırımlar bir yandan da Kuzey Kore’nin çökmesini engelleyecek sübvansiyonlar üzerine kurulu ABD politikasının sonuç vermediği netleşti.1 Kuzey Kore’nin müzakereleri hep daha fazla çıkar sağlayabilmek için kullandığına ve nükleer programdan hiç taviz vermediğine karar kılan Obama yönetimi “stratejik sabır” politikası takip etti. Bu politikayla Kuzey Kore rejimini yaptırımlar yoluyla izole ederek sonuç almaya çalıştı. Donald Trump yönetimi ise bu politikanın iflas ettiğini duyurarak2 yeni bir politika arayışına girdi. En son yaşanan krizi ve özellikle Washington’ın yaklaşımını anlamak için yıllardır sonuç vermeyen diplomatik çabalarla dolu bu arka plan göz önünde tutulmalıdır.

Zaman zaman nükseden Kuzey Kore krizlerinde askeri çatışma eşiğine bugünkü kadar yaklaşılmadığını not etmek gerekmektedir. Kuzey Kore’nin en son 3 Eylül 2017 günü başarıyla gerçekleştirdiğini iddia ettiği hidrojen bombası denemesi de buna işaret etmektedir. Ancak ABD yönetimi askeri tedbirler dahil olmak üzere bütün seçeneklerin masada olduğunu sürekli tekrarlasa da bunun aslında ABD’nin müttefiklerinin aleyhine sonuçlar doğuracağı ve Amerikan halkının da yeni bir savaşa karşı olduğu görülmektedir. Dahası Kuzey Kore’yle savunma anlaşması olan Çin’in herhangi bir Amerikan müdahalesi durumunda tarafsız kalması imkansız. Böyle bir müdahale Çin’in bölgede daha etkin hale gelmesine de yol açabilir. Dolayısıyla son birkaç ay içerisinde yükselen tansiyon düşürülürken uluslararası yaptırımlar ve diplomasi yollarının ağır basacağını söyleyebiliriz. Başkan Obama’nın uzun yıllar süren pazarlıklar sonrasında İran’la oldukça sınırlı ve nükleer programını sadece dondurmayı başaran anlaşması örnek kabul edilirse Trump yönetiminin Kuzey Kore’yi nükleersizleştirme hedefine kısa ve hatta orta vadede ulaşmasının oldukça zor olacağı görülecektir..