Muhalefet Biden skandalını nasıl kapatacağını şaşırmış durumda. Çeşitli saptırmalarla meseleyi gargaraya getirmeye çalışıyor. Gerçi bu işin üstü örtülecek gibi değil ama deneyecekler tabii ki. Sağlam bir özeleştiri yapmak yerine konuyu değiştirmekle uğraşıyorlar.
Kılıçdaroğlu'nun iki gün önce verdiği röportajı da böylesi bir çabanın ürünü olarak görüyorum. Röportajın dikkat çeken tarafı Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığına dair yapılan spekülasyonlar oluşturdu. Kılıçdaroğlu "hayır" demiyor. Bunun yerine top çevirip Gül'ü gündem yapmanın peşinde.
Ancak bence burası da çok önemli değil. İşin ilginç tarafı Kılıçdaroğlu Gül sorusu sorulduğunda "Bize gelen bir şey yok" gibi tuhaf bir ifade kullanıyor. Acaba yanlış mı okudum diye tekrar bakıyorum. Hayır doğru okumuşum. Gerçekten öyle demiş. "Bize gelen bir şey yok." İnsan o zaman merak ediyor. Size nereden ne gelecek? Abdullah Gül'ün veya herhangi başka bir adayın ismi size teklif mi ediliyor? Daha da acısı dayatılıyor mu? Tüm ülke CHP ve diğer muhalefet partilerinin Biden ve benzeri Amerikalı mihraklar tarafından kontrol edildiğini konuşurken Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamaya bakar mısınız? Benim bu sözden anladığım Kılıçdaroğlu'nu kontrol edenler henüz kendisine Gül ismini söylemedikleridir. Ve Kılıçdaroğlu'nun talimat beklediğini düşünürüm. Başka bir izah yapabilecek olan varsa buyursun yapsın.
Uzun süredir konuştuğumuz ama ispatlanması zor bir ilişki artık ayan beyan ortada. Biden "Ben muhalefete artık daha açık destek vereceğim" derken, Kılıçdaroğlu'nun ettiği laf bunun üzerine resmen tüy dikmiş.
Artık bu işler birer komplo teorisidir falan diye göz ardı edilebilecek gibi değil. Muhalefet partilerine oy veren insanların da bu işi yakından izlemelerinde fayda var. Hepimiz biliyoruz ki, CHP'nin ve diğer muhalif partilerin içinde de Türkiye'nin geleceği ve bağımsızlığını önemseyen insanlar vardır. Bunlar parti kurullarında belki kendilerine yeterince yer bulamadıkları için sesleri kısıktır. Belki de bu zamana kadar bu durumun bu kadar açıkça farkına varamamış çok sayıda insan olabilir. Özellikle bu kişilerin kendilerine sorması lazım. Kaset komplosuyla partinin başına geçen ve her türlü başarısızlığına rağmen bir şekilde partinin başında kalması sağlanmış olan bir genel başkan gerçekten bekledikleri siyaseti temsil ediyor mu? Tabii ki etmiyor.
Samimi bir tavsiye. Gelin ülke içeresindeki tüm siyasi farklılıklarımızı bir kenara bırakalım. Bu ülkenin geleceğini başka ülkelerin çıkarlarına teslim etmek istemeyen her vatandaş ister muhalif olsun ister iktidar taraftarı ülkeye sahip çıkmak zorundadır. Muhalefetin de yerli ve milli olanına şiddetle ihtiyacımız vardır. Bu saatten sonra bunu görmezden gelmek, kusura bakmayın ama kimseyi kurtarmaz.
[Sabah, 20 Ağustos 2020].