SETA > Uzmanlar Cevaplıyor |
Cumhurbaşkanı Erdoğan ın Özbekistan Ziyareti İkili İlişkiler ve Bölgesel Etkileri

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan Ziyareti, İkili İlişkiler ve Bölgesel Etkileri

Uzmanlar Cevaplıyor bu bölümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan ziyaretinin hem mevcut ikili ilişkilere hem bölgeye yansımalarını daha iyi anlamak adına alanında uzman isimlerin görüşlerine yer vermektedir.

Türkiye ve Özbekistan arasındaki ikili ilişkiler geçtiğimiz yıllarda stratejik ortaklık seviyesine ulaşmıştır. Bilhassa son dönemlerde artan siyasi ve ekonomik iş birlikleri iki devlet arasında yeni fırsat alanlarının oluşmasına imkan sağlamıştır. Türk Devletleri Teşkilatı’nın iki önemli üyesi olan Türkiye ve Özbekistan arasındaki ticaret hacminde son beş yılda üç kattan fazla artmış kaydedilmiştir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29-30 Mart 2022 arasında Özbekistan’a yapacağı ziyaretle ikili ilişkilerde yeni başarılara imza atılması beklenmektedir. Ayrıca bu ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye-Özbekistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ikinci toplantısına katılması planlanmaktadır. Uzmanlar Cevaplıyor bu bölümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan ziyaretinin hem mevcut ikili ilişkilere hem bölgeye yansımalarını daha iyi anlamak adına alanında uzman isimlerin görüşlerine yer vermektedir.

Hazırlayan Gloria Shkurti Özdemir

Uzmanlar Mehmet Yüce Fırat Purtaş İlyas Topsakal Kutluk Kağan Sümer Yaşar Sarı


Mehmet Yüce Azerbaycan İktisat Üniversitesi

Özbekistan; jeopolitik ve jeostratejik konumu, kültürel mirası, demografik ve ekonomik potansiyeli itibarıyla hem Orta Asya hem de Türkiye için kilit role sahip bir ülkedir. Orta Asya coğrafyasının kalbinde yer alan Özbekistan, bölgedeki bütün ülkelerle sınırdaş olup bozkırlar, çöller ve dağların arasında büyük ulaşım ve ticaret yollarının kavşağında stratejik bir konumdadır. Uzun yıllar İslam medeniyetinin merkezlerinden biri olmasının yanı sıra Türk, Fars ve Arap kültürlerinin yoğun bir zenginlikle iç içe geçtiği bir coğrafyada yer almaktadır. Türk-İslam medeniyetinin neşvüneması sonucu bilim, edebiyat, felsefe ve sanat alanlarında ekol olan birçok önemli şahsiyet (İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Maturidi, İmam Buhari, Şah-ı Nakşibendi, Ali Kuşçu, Ali Şir Nevai gibi) bu bölgede yetişmiştir. Sonuç olarak 35 milyonu aşan nüfusu ile jeostratejik konumu, köklü tarihi, zengin kültürel değerleri ve ekonomik potansiyeliyle Orta Asya’nın kilit ülkesi olan Özbekistan, Türk dünyasında mümtaz bir yere sahiptir. Türkiye ile Özbekistan arasında tesis edilecek sağlam bir ilişki ile Türk-İslam dünyasında sağlanacak sinerji birçok önemli adımın atılmasına zemin oluşturacaktır. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan ziyareti atılacak bu adımların altyapısını oluşturması adına önem arz etmektedir.

Türk halkının gönül coğrafyasında mümtaz bir yere sahip Özbekistan ile Türkiye arasındaki gelişen hadiseler eksenli oluşan ilişkiler inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Özbekistan’ın yeni seçilen Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in izlediği dışa açık politika ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel çabası sonucu iki ülke ilişkileri yeni bir ivme yakalamış ve 2017’de stratejik ortaklık seviyesine çıkartılmıştır. Bu ziyaret iki ülke arasında önemli iş birliği imkanları sunmasının yanı sıra Kazakistan’da meydana olayların benzerinin Özbekistan’da da çıkabileceği ima edilerek Taşkent yönetimine karşı başlatılan olumsuz propaganda ya da baskılama siyasetine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında ve güçlü liderliğinde bu ülkeye verilen bir destek ve önemli bir mesaj niteliği taşımaktadır. Ayrıca bu ziyaret Özbekistan’ın bölgede liderlik pozisyonunu sağlayacak olan altyapının aktifleştirilmesi yönünde güçlü bir sinerji de oluşturacaktır.

Ziyaretin dinamik ve büyük nüfus yapısı ile girişimcilik ruhuna sahip Özbekistan ile Türkiye arasında ekonomik ilişkilerin canlandırılması ve dış ticaret hacminin 5 milyar dolara çıkarılmasına katkı sağlaması da beklenmektedir. Bununla birlikte bu ziyaretten savunma sanayii alanındaki iş birliğinin geliştirilmesi ve eğitim alanında başlatılan faaliyetlerin hızlandırılması konularında da ciddi beklentiler söz konusudur.

Yukarı Git


Fırat Purtaş Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan ziyareti Ankara ve Taşkent yönetimleri arasındaki diplomatik ilişkilerin 30’uncu yıl dönümüne denk gelmektedir. Özbekistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olan Türkiye 4 Mart 1992’de Özbekistan’da büyükelçiliğini açarak iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri başlatmıştır. Ankara-Taşkent ilişkileri 2018’de imzalanan anlaşmayla stratejik ortaklık düzeyine çıkarılmıştır. 29-30 Mart 2022 arasında gerçekleştirilecek olan ziyaret kapsamında cumhurbaşkanlarının katılımıyla Türkiye-Özbekistan Yüksek Düzeyli Stratejik İş birliği Konseyi’nin ikinci toplantısı düzenlenecektir. Dinamik bir şekilde gelişen ikili ilişkilerde 2016 sonunda başlayan yeni dönemin mimarları Cumhurbaşkanı Erdoğan ve mevkidaşı Şevket Mirziyoyev’dir. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım 2016’da Mirziyoyev henüz geçici olarak devlet başkanlığını yürütürken Özbekistan’ı ziyaret etmiş ve kendisiyle dostluk tesis etmiştir. Bu ilk görüşmeden sonra iki lider karşılıklı ziyaretler dışında katıldıkları uluslararası toplantılar vesilesiyle de çok sayıda görüşme gerçekleştirmiştir.

Özbekistan’da 25 Ekim 2021’de devlet başkanlığı seçimleri yapılmış ve Mirziyoyev oyların yüzde 80,1’ini alarak beş yıllığına ikinci kez göreve gelmiştir. Yürürlüğe koyduğu reformlarla dünyanın takdirini toplayan Mirziyoyev’in eğitim, sağlık, ekonomi ve demokratikleşme alanlarında yürüttüğü politikalar Özbekistan halkı tarafından da yaygın olarak kabul görmektedir. “Üçüncü Rönesans” olarak adlandırdığı kapsamlı reformlarla “yeni Özbekistan”ı inşa eden Mirziyoyev’in dışa açık çok yönlü dış politikasında Türkiye ile iş birliği özel bir yere sahiptir. Türkiye özellikle ticaret, yatırımlar, bankacılık, turizm, sağlık ve yükseköğretim gibi konular başta olmak üzere pek çok alanda Özbekistan’ın kalkınmasına katkı sunmaktadır.

Devlet Başkanı Mirziyoyev’in önem verdiği alanların başında ulaşım koridorları kurulması suretiyle karaya hapsolmuş bir ülke olan Özbekistan’ın limanlara ulaşımını sağlamak ve dünya ile bağını güçlendirmek gelmektedir. Bu bağlamda Hazar geçişli ulaşım ve enerji projelerine dahil olmak Özbekistan için hayati önem taşımaktadır. Ekim 2019’da Türk Devletleri Teşkilatı’na üye olan ülkenin teşkilat içerisinde öncelik verdiği alanların başında diğer üyelerle karşılıklı ticaretin ve yatırımların artırılması bulunmaktadır.

Ankara-Taşkent ilişkilerinde kültürel ortaklık ayrı bir başlıktır. TÜRKSOY, TÜRKPA, Türk Devletleri Teşkilatı gibi Türk dünyası entegrasyon kurumlarında birlikte yer alan iki ülkenin kültür politikaları karşılıklı güveni güçlendirici bir rol oynamaktadır. Erdoğan ve Mirziyoyev gençliğe özel önem veren liderlerdir. Gençliğin aşırılıktan ve radikal akımlardan korunması ve kendi değerleriyle kaliteli bir eğitim alması için ortak girişimler başlatılmıştır. Semerkant’ta kurulan Uluslararası İmam Buhari Enstitüsü, Türkiye’nin de destek verdiği bir eğitim ve araştırma kurumudur. Yakın dönemde Türkiye-Özbekistan ortak üniversitesinin faaliyete geçmesi de hedeflenmektedir.

Özbekistan, Taliban’ın Afganistan’da kontrolü ele geçirerek geçici yönetim kurması sürecini yakından takip etmektedir. İkili ve çok taraflı platformlarda ortaklıklar yürüten Türkiye ve Özbekistan son dönemde özellikle Afganistan’da istikrarın sağlanabilmesi konusunda aktif diplomasi izlemektedir. Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılması ve barışın tesisi için de aynı yaklaşımı benimseyen iki ülke yönetimi komşularıyla bir istikrar kuşağı kurmak suretiyle bölgesel ve küresel güvenliğe katkı sunmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan ziyareti sadece ikili ilişkiler değil Büyük Avrasya jeopolitiğinin geleceğini şekillendirme açısından da önemlidir.

Yukarı Git


 

İstanbul Üniversitesi

Özbekistan, Orta Asya bölgesindeki merkezi konumu, diğer bölge ülkelerinin tamamıyla (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan) kara sınırına sahip tek ülke olması ve bölgeler arası geçişleri sağlaması hasebiyle jeopolitik önem taşır. 34,2 milyonluk nüfusuyla bölgenin en ağırlıklı nüfusunu barındıran Özbekistan, tarihi hafızası olan kültürel kodlarıyla etrafındaki ülkelere geçmişin izlerini de yaşatmaktadır. Özbekistan’da en önemli maden kaynağı altın yataklarıdır, bunun yanında yer altı kaynakları bakımından kendine yeten ender ülkelerden birisidir. Amuderya ve Sırderya adlı dünyanın en büyük iki nehri arasında bulunan topraklarıyla tarımsal alanda çok büyük potansiyele sahiptir. Tarım, bilhassa teknolojik tarım son yıllarda en çok yatırım yapılan sektördür. Ülkenin dış ticaret hacmindeki paylarına göre ortakları ise sırasıyla Çin, Rusya ve Türkiye’dir. Ortak çalışmalar tarım, teknoloji, bilgi iletişim, sosyokültürel ve eğitim alanlarında Türkiye lehine gün geçtikçe artmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel ilgi ve çabasıyla birçok alanda ortak projeler bakanlıklar nezdinde yürütülmekte, karşılıklı ortak inovasyon merkezleri vasıtasıyla insan kaynaklarımız eş güdümlü hale getirilmektedir.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlığını kazanan Özbekistan, bölge ülkeleri arasında uluslaşma sürecinde de diğer ülkelere göre daha başarılı görünürken; Taşkent, Buhara ve Semerkant gibi tarihi açıdan kültürel değeri ve aynı zamanda dönemin ticaret merkezleri olan antik kentleriyle günümüzde de Orta Asya’nın ruhunu yaşatmaktadır. Uluslaşmanın en temel ögesi olan maddi kültürel varlıkların ve eğitim kurumlarının derinliği bu sürece olumlu katkı sağlarken diğer ülkelere de kaynaklık etmesi bakımından oldukça mühimdir.

Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev 2003’ten 2016’ya kadar başbakanlık görevini yürütmüş ve halkın sevgisini kazanmış bir politikacı olarak cumhurbaşkanı seçilmiştir. Halen görevini sürdürmekte olan Mirziyoyev ülkesinin hem iç siyasetinde hem de dış politikasında önemli değişikliklere gitmiştir. Bu çerçevede iç bünyedeki yeniden kalkınma hamlesine ve idari düzenlemelere dış politikada açık ve çok taraflı anlayışla ciddi bir ivme kazandırmıştır.

Ayrıca Çin-Orta Asya-Rusya ve Avrupa arasındaki tarihi yolun en önemli kavşağını oluşturan Özbekistan bu yönüyle ister Çin’in isterse diğer güçlerin lojistik projelerinde merkezde yer almakta ve Orta Asya’nın dış dünyaya açılan kapısı konumundadır. Bu nedenle Özbekistan’ın jeopolitik önemi yıllar içinde artarak devam edecek, karayla çevrili ve denizlere çıkışı olmayan coğrafyası bir geçiş noktası olabilecektir. Bu yönüyle pazarlar arasında bir ticaret, ulaşım ve enerji merkezi haline gelebilecektir. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte düzensiz göç dalgasının Özbekistan’ı etkilemesi hem bölge hem de ülkenin kendisi için önemli zorlukları gün yüzüne çıkarabilir. Çünkü Özbekistan ordusunun meydana gelebilecek çatışmalı bir durumda kendi iç güvenliğini sağlama hususunda zorluklar yaşama ihtimali söz konusudur. Özbekistan’ın Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’ne (KGAÖ) üye olmaması belirli derecelerde özerk politikalar yürütmesi için fırsatlar sunmakta ve bu alanda Türkiye başta gelmek üzere bölgesinin etkin güçleriyle ortak projeler yürütebilmesi imkanı değerlendirilmektedir.

Yukarı Git


 

Kutluk Kağan Sümer İstanbul Üniversitesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in davetine icabetle 29-30 Mart arasında Özbekistan’a resmi ziyarette bulunacaktır. Ziyaret kapsamında Türkiye-Özbekistan Yüksek Düzeyli Stratejik İş birliği Konseyi’nin ikinci toplantısının yapılacağı da bildirilmiştir. Bu ziyaret esnasında stratejik ortaklık düzeyindeki ikili ilişkiler tüm boyutlarıyla gözden geçirilerek iki ülke arasındaki iş birliğinin daha da derinleştirilmesi için atılabilecek adımlar ele alınacaktır. Yapılacak görüşmelerde ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında fikir teatisinde de bulunulacaktır. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı vesilesiyle Ankara-Taşkent ilişkilerinin ahdi zeminine önemli katkılar sağlayacak muhtelif anlaşma ve mutabakat metinlerinin imzalanması da gündemdedir.

Görüşmelerin en öncelikli konularından biri de Türk Devletleri Teşkilatı’nın yeniden yapılandırılmasının ardından 11 Kasım’da Özbekistan’da düzenlenmesi planlanan teşkilatın bu yılki zirvesidir. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı Türk devletleri arasında bölgesel stratejik iş birliğinin önemini göstermekte ve teşkilatın gerekliliğini bir kez daha ön plana çıkarmaktadır.

Özbekistan özellikle altın madenleri ve pamuk tarımı konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir. Türkiye-Özbekistan iktisadi ilişkilerinin özellikle son dönemi incelendiğinde geçen yıl karşılıklı ticaret hacminin yüzde 70 arttığı bilinmektedir. Bu yıl da ticaret hacminin en az yüzde 50 artması öngörülmektedir. Türkiye geçen yıl 407 firmayla Özbekistan’da en çok şirket kuran ülke olmuştur. Ocak 2022 itibarıyla ülkede faaliyet gösteren Türk sermayeli şirket sayısı 2 bin 123’e ulaşırken Türkiye –Rusya ve Çin’in ardından– Özbekistan’da en çok şirket kuran üçüncü ülke olmuştur. Türkiye’nin Özbekistan’a ihracatı 2021’de 1 milyar 845 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye, Özbekistan’a ağırlıklı olarak makine, elektronik eşya, mobilya ve aydınlatma cihazları, prefabrik yapılar, motorlu kara taşıtları, tekstil, gıda ve tüketim ürünleri ihraç ederken bu ülkeden plastik mamuller, bakır, çinko ve pamuk ipliği ithal etmektedir. Bu mihmandar görüşmede ikinci önceliğin ekonomi ve karşılıklı hukuki anlaşmalar olacağı da anlaşılmaktadır.

Özbekistan özellikle son yıllarda demokrasi ve insan hakları konusunda aldığı mesafeyle Türk dünyasının parlayan yıldızlarından biri haline gelmiştir. Türk dünyasının ve İslam medeniyetinin önemli merkezleri olan Semerkant, Buhara ve Taşkent’e de ev sahipliği yapan Özbekistan, Türk ve İslam medeniyetinin önemli kültürel birikimlerine, devlet ve medeniyet geleneğine sahiptir. Bu sebeple iki ülke arasında turizm ve kültürel iş birliği alanında özellikle son yıllarda önemli gelişmeler yaşanmaktadır.

İki ülke cumhurbaşkanlarının stratejik ortaklık bağlamındaki bu görüşmeleri –özellikle yeni gelişmekte olan dünya politikası da dikkate alındığında– medeniyet, dil, din ve millet birlikteliğimiz olan Türk dünyasına yönelimin önemini bir kez daha vurgulamaktadır.

 

Yukarı Git


Yaşar Sarı Haydar Aliyev Avrasya Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, İbn Haldun Üniversitesi ve Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Özbekistan ziyareti zamanlaması açısından önemli sonuçlar doğurabilir. Ziyaret iki ülke arasındaki diplomatik münasebetlerin başlamasının 30’uncu yılına denk gelmektedir. Türkiye ile Özbekistan arasındaki ilişkilerin uzun yıllar gelgitli oluşu düşünüldüğünde bugün gelinen nokta her iki ülke açısından da başarılı bir seviyedir. Bunda 2016’da kurucu Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un vefatı sonrası cumhurbaşkanı olan Şevket Mirziyoyev’in açılım politikası ve Türkiye ile ilişkilere önem atfen politikalarının yanında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılan pencereyi ve fırsatı değerlendiren aktif diplomasi hamleleri etkili olmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kasım 2016’da Özbekistan’a yaptığı ziyaret ile ikili ilişkilerde yeni bir dönem başlamıştır.

Diplomatik ilişkilerin yanı sıra iki ülke arasında ekonomik ilişkilerde de çok önemli gelişmeler yaşanmıştır. Birbirlerini tamamlayan ekonomik özelliklere sahip iki ülke arasındaki ticari ilişkiler 2016’da 1 milyar dolar civarında iken 2021’de koronavirüse (Covid-19) rağmen 3,6 milyar doları aşmış ve bu miktarın kısa sürede ilk hedeflenen 5 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. Bu sebeple hedef 10 milyar dolara çıkarılmıştır. Ticaretin yanında Türk iş adamlarının Özbekistan’da yaptığı yatırımlar ve aldığı ihaleler de önemli boyuta ulaşmıştır. Gerek ticaret gerekse yatırım konularında hedeflenen düzeylere iki ülkenin liderlerinin iradeleri ve ülkelerin ekonomik kapasiteleri sebebiyle yakın zamanda ulaşabileceği düşünülmektedir.

Ekonominin yanı sıra çok taraflı ilişkilerde de önemli gelişmeler yaşanmıştır. Özbekistan 2019’da Türk Konseyi’ne üye olmuştur. Kasım 2021’de yapılan İstanbul zirvesi ile Türk Devletleri Teşkilatı’na dönüşen konseyin 2022’deki zirve toplantısına Özbekistan ev sahipliği yapacaktır. Bu durum Özbekistan’ın teşkilat içindeki aktif üyelerden biri olduğunu göstermektedir. 24 Mart’ta Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım’ın Özbekistan’a yaptığı ziyarette Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev tarafından kabul edilmesi ve Mirziyoyev tarafından teşkilatın “önemli bir bölgesel örgüt” olarak tanımlanması Özbekistan’ın Türk Devletleri Teşkilatı’na verdiği değeri göstermektedir.

Son dönemde meydana gelen gelişmeler iki ülkeyi belli konularda ortak hareket etmeye ve/veya benzer politikalar geliştirmeye de sevk etmiştir. Özbekistan basınında ziyaret ile ilgili talebin Mirziyoyev’den geldiği bildirilmektedir. Özbekistan ve Türkiye, Ukrayna’daki gelişmelerden tedirginlik duymaktadır. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Afganistan’daki Taliban yönetiminin tanınması  ve bu ülkede istikrarın sağlanması konusunda atılabilecek adımlar ve Özbekistan dışındaki Orta Asya ülkelerindeki gelişmeler (özellikle Kazakistan’da Ocak’ta yaşanan olaylar, Türkmenistan’daki liderlik değişimi) ikili görüşmede ele alınması muhtemel konulardır.

Rusya’nın Ukrayna topraklarına “askeri operasyon” adını verdiği işgal hareketi eski Sovyet cumhuriyetleri arasında (Ukrayna ve Baltık devletleri dışında) en net biçimde Özbekistan tarafından eleştirilmiştir. Rusya’nın ismi verilmeden Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü tanıdıklarını, Luhansk ve Donetsk’te kurulduğu iddia edilen ayrılıkçı siyasal yapıları ise tanımayacaklarını Özbekistan Dışişleri Bakanı Abdülaziz Kamilov açıklamıştır. Bu açıklama Özbekistan’ın net tavrını göstermesi açısından oldukça önemlidir. Çünkü resmi ve gayriresmi olarak istatistiklere göre 1,5 milyon Özbekin Rusya’da çalıştığı düşünülmektedir. Bu rakamın gayriresmi verilere göre 3 milyon civarında olduğu da iddia edilmektedir. Rusya’da çalışan Özbeklerin Özbekistan’daki ailelerine gönderdiği para ülkenin gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 10’undan fazladır. Koronavirüs salgını ve Batılı devletlerin Rusya’ya karşı uyguladığı yaptırımlar, kapanan iş yerleri ve Rus rublesinin düşen değeri gibi tüm koşullar Özbek işçilerinin durumunu kötüleştirmekte; işçilerin bir kısmı ülkelerine dönerken bir kısmı da Türkiye gibi başka ülkelere iş için göç etmeye başlamaktadır. Göçmen işçilerden bazılarının Ukrayna’ya giren Rus ordusunda görev aldıkları da haberlere konu olmaktadır.

Rusya’nın Ukrayna saldırısı diğer bir açıdan Donetsk ve Luhansk’taki ayrılıkçı hareketlere benzer bir durumun Özbekistan’ın Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti’nde gerçekleşme ihtimalini göstermiştir. Nitekim son yıllarda dışarıdan desteklendiği açık olan silahlı ayrılıkçı grupların varlığı Özbekistan hükümetini endişelendirmektedir. Taşkent yönetimi bu konuda diplomatik ve güvenlik desteğine ihtiyaç duymaktadır. Benzer sorunlarla yıllardan beri mücadele eden bir ülke olarak Türkiye’nin tecrübesi ve son yıllarda askeri teknolojilerde elde ettiği başarılar, Özbekistan’ın Türkiye’yi doğal müttefik olarak görmesini kolaylaştırmaktadır. Türkiye ile Özbekistan’ın Ukrayna konusunda benzer politikalara sahip olması bu konuda da iki ülkenin birlikte hareket etmesine olanak sunmaktadır.

Ukrayna’daki savaş nedeniyle Moskova yönetimine uygulanan yaptırımlar karasal olarak en büyük ticaret yolu Rusya üzerinden Avrupa olan Çin’in; Rusya’nın Avrupa kapısının kapanmasıyla alternatif yol arayışına girmesi ve bu yolun da Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Özbekistan ve Türkiye merkezli geçiş yolu olan Orta Koridor’a talebi artırması beklenebilir. Bu da Türkiye ile Özbekistan arasındaki iş birliğine olumlu katkılar sağlayabilir.

Son dönemlerde yaşanan bir diğer önemli bir gelişme Afganistan’da ülkeye hakim olan Taliban rejiminin siyasal olarak tanınması ve Taliban ile siyasi ve ekonomik ilişkilerde istikrarın sağlanmasıdır. Ankara ve Taşkent yönetimleri bu konuda benzer politika ve hedeflere sahiptir. İki yönetim de Afganistan’ın neredeyse tamamında kontrolü sağlamış Taliban hükümeti ile görüşmekte ve bu ülkede istikrarın sağlanmasını istemektedir. Nitekim 11-13 Mart arasında yapılan Antalya Diplomasi Forumu’na katılan Özbekistan Dışişleri Bakanı Abdülaziz Kamilov, Afganistan’daki Taliban geçici hükümetinin Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki ile görüşmüştür. Benzer bir görüşme Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Muttaki arasında da gerçekleşmiştir.

İki ülkeyi endişelendiren ve birbirleriyle mütalaa etmelerine sebep olan diğer konu ise Ocak’ın başında Kazakistan’da meydana gelen olaylardır. İstikrarlı ve güçlü bir Kazakistan’ın varlığı Türkiye ve Özbekistan için de elzemdir. Kazakistan’ı Türkiye stratejik ortak görürken Özbekistan ise müttefik olarak tanımlamaktadır. Kazakistan’daki olayların ülkeyi dış müdahaleye açık hale getirmesi ve siyasal belirsizliğin tam olarak ortadan kalkmamış olmaması iki ülkeyi de endişelendirmektedir.

Tacikistan ile Kırgızistan arasındaki sınır anlaşmazlıklarının zaman zaman da olsa çatışmaya dönmesi, sorunun tam olarak çözülmeyişi ve çatışmaların büyüme riski taşıması ne Özbekistan’ın ne de Türkiye’nin isteyebileceği bir gelişmedir. Bu açıdan sorunun barışçıl yollarla çözülmesi için Ankara ve Taşkent yönetimlerinin ortak hareket ederek katkı vermesi öngörülmektedir.

Türkmenistan’da Kurbankulu Berdimuhammedov’un cumhurbaşkanlığından ayrılıp yerini oğlu Serdar Berdimuhammedov’a bırakması “Lider değişiklikleri Orta Asya devletlerinde politika değişikliğine yol açar mı?” sorusunu da gündeme getirmiştir. Türkmenistan gibi dünyaya kapalı bir ülkedeki gelişmeler biri Türkmenistan ile komşu diğeri de Türkmenistan’ın yakın siyasi ve ekonomik ilişkisi olan Özbekistan ve Türkiye tarafından yakından izlenmektedir. Serdar Berdimuhammedov’un cumhurbaşkanı seçilmesi sonrası yaptığı konuşmada devamlılık vurgusu yapması ve hükümette kendisinin yerine gelen bakan dışında hiçbir yeni ismin bulunmaması ise Kurbankulu Berdimuhammedov’un “Arkadağ” olarak asıl güce sahip olduğunu göstermektedir. Bu sebeple Türkmenistan’ın Türkiye ve Özbekistan ile ilişkilerinde de dramatik bir değişiklik beklenmemektedir.

Sonuç olarak Türk dünyasının biri batıda diğeri doğuda iki kutup ülkesi olan Türkiye ve Özbekistan arasındaki cumhurbaşkanları düzeyindeki görüşmede sadece ikili ilişkilerin değil bölgesel ve uluslararası meselelerin de gündeme getirilmesi beklenmektedir. Gerek ikili gerekse de Türk Devletleri Teşkilatı aracılığı ile üretilen ortak politikalar ve bu politikaların uygulanması adına atılacak adımlar geleceğe yönelik önemli hamlelerin habercisi olacaktır.

Türkiye, Özbekistan için Batı’ya açılan bir kapı iken Özbekistan da Türkiye için Doğu’ya açılan bir kapıdır. Aralarında varolan tarihi ve kültürel bağlar ise iki ülke ve halklar arasındaki ilişkilerin geliştirmesi için bir zemin oluşturmaktadır. Konumları ve ekonomik olarak birbirlerini tamamlayacak yapıya sahip olmaları ise bu ilişkilerin motoru olabilecek potansiyele sahiptir. İki ülkenin uluslararası sisteme ve bölgeye bakışları ve hedefleri de uyuşmaktadır. Bu sebeple Özbekistan ve Türkiye’nin koordinasyonu sağlayacak ikili ve çok taraflı yapıları ve bu yapılar arasındaki ağları oluşturmaları durumunda sadece iki ülke için değil bölgedeki tüm ülkeler için de “kazan kazan” ilişkilerinin hakim olacağı bir ortam oluşacaktır.

 

Yukarı Git