Siyasi partiler, siyasal aktörler, kurumlar ve medya organları hakkında bilgilere yer verilen çalışma, Mısır’daki hızlı değişimi daha iyi okumak için önemli bir rehber niteliğinde.
2010 yılının son aylarında Arap dünyasında gecikmiş bir öfke patlamasının sonucu başlayan değişim hareketi kadim dinlerin, kültürlerin ve medeniyetlerin beşiği olan bu coğrafyayı yeniden gündemin üst sıralarına taşıdı. Etki ve nüfuz bakımından Arap dünyasının kıyısındaki bir ülke olan Tunus, beklenmedik şekilde öfke birikiminin önündeki korku ve endişe duvarlarını parçalayarak dalga dalga büyüyen halk hareketlerinin ilham kaynağı ve dinamosu oldu. Muhammed Buazizi’nin kendisini yakması üzerine Tunus’ta başlayan olayların ardından Zeynelabidin Bin Ali’nin sessiz sedasız ülkesini terk etmesi Arap Baharı olarak isimlendirilen süreci başlattı.
25 Ocak 2011 tarihinde Mısır’a sıçrayan isyan dalgası, 18 gün boyunca Tahrir’de gerçekleştirilen protestolar sonucunda 1952 yılından beri ülkeyi yöneten asker kökenli 4. Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’i devirdi ve Mübarek görevini Yüksek Askeri Konsey’e devretmek zorunda kaldı. Askeri Konsey başkanı Mareşal Muhammed Hüseyin Tantavî, Cumhurbaşkanlığının yetkilerini devraldıktan sonra Tahrir Meydanına sıcak mesajlar vererek halkın sempatisini kazanmayı başardı. Kısa bir süre içerisinde referanduma giden halk yüzde 77’lik bir çoğunlukla anayasa değişiklik paketini onaylayarak, siyasi partiler önündeki engelleri kaldırdı. Ancak bir süre sonra ülke içinde yeniden sorunlar baş göstermeye başladı. Askeri Konsey’in Hüsnü Mübarek ve rejiminin aktörlerini yargılamada isteksiz ve yavaş davranması, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ne zaman yapılacağı konusunda bir tarih belirlemeyerek derin bir sessizliğe bürünmesi, İsam Şeref başbakanlığındaki hükümetin gözle görülür bir başarı sağlayamaması ve Askeri Konseyin vesayet rejimini sürdürme niyetinde olması gibi konular halk arasında rahatsızlık yaratırken, Tahrir’de yeni protestolar zinciri de başladı.
Sağ, sol, liberal ve İslamcı tüm çevrelerin hızlı bir şekilde partileşerek seçimlere hazırlandığı, seçimler için ittifaklar kurduğu, seçim takviminin kesinleşmesinden sonra da adaylık başvurularında bulunduğu ve tüm bu siyasi çevrelerin sahaya inerek seçim propagandalarına başladığı bir dönemde, Geçici Hükümetin Başbakan Yardımcısı Ali Silmi öncülüğünde hazırlanan Anayasal İlkeler Bildirgesi askerin, idareyi sivil bir iktidara devretme niyetinde olmadığı ve Mısır halkını oyaladığı konusundaki kanaatleri güçlendirdi. Askeri Konseye birçok imtiyaz tanıyarak ona ülkedeki tek mutlak belirleyici bir konum veren bu belge, yeni yapılacak bir anayasanın üzerinde kabul edilerek değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen bağlayıcı bazı hükümler de içeriyor. Toplumsal destekten yoksun olan bazı siyasi partiler ile çevreler bu belgeye imza atarak muhtemel bir İslamcı iktidarın önüne geçmeyi hedeflediler. Tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen 28 Kasım 2011 tarihinde Mısır’da üç aşamalı seçim süreci başladı. Mısır se&c