Ukrayna’daki krizin neredeyse ikinci yılını doldurduğu şu günlerde bölgedeki kriz Batı ile Rusya arasındaki ilişkileri yeniden dizayn ederek uluslararası dinamiklere bir yenisini eklemiştir. Ukrayna’daki kriz bölgeyi aşarak ilk planda Rusya ile AB daha sonra ise Rusya ile ABD ilişkilerini etkilemiş, yine Rusya’nın eski Sovyet ülkeleri, Çin ve Türkiye ile olan münasebetlerinin gelişimine de zemin hazırlamıştır. Rusya’nın uluslararası politikadaki ağırlığı göz önüne alındığında bu durumun dünyanın her köşesine etki ettiği ve etmeye de devam edeceği rahatlıkla iddia edilebilir.
Ukrayna’daki bir grup iktidar karşıtının ayaklanmasıyla başlayan süreç kısa zamanda ülkenin doğusunda bir silahlı çatışma durumunu da beraberinde getirmiş; Avrupa’nın yüz ölçümü bakımından en büyük ülkesinin nüfusunun bir kısmının büyük bir insani dram ile yüz yüze gelmesine sebebiyet vermiştir.
Bununla beraber Rusya’nın 2014 Mart ayında Kırım’ı ilhak etmesi yalnızca Rusya ile Ukrayna’yı değil tüm bölge ülkelerini stratejik ve güvenlik anlamında etkileyecek bir süreci de beraberinde getirmiştir. Uluslararası hukuk göz ardı edilerek başlatılan bu ilhak süreci bölgede yaşayan Kırım Tatarlarının da Sovyet dönemi benzeri bir baskıyı yaşamasına da sebebiyet vermiştir.
Kriz Türkiye’yi de birçok sebepten ötürü oldukça yakından ilgilendirmektedir. Türkiye’nin en önemli yakın komşusu Rusya’nın bugün Batı ile olan ilişkileri birkaç sene öncesine göre oldukça farklı dinamikler üzerinden şekillenmektedir. Bu durum Rusya’nın Türkiye ve Ortadoğu politikalarına da yansımış ve süreç Türkiye açısından belli fırsatları ve tehlikeleri beraberinde getirmiştir. Rusya bugün Türkiye’yi enerji ve ticaret alanında daha yakın bir ortak olarak görmektedir. Fakat Kırım’ın ilhakı Karadeniz’de Rusya’nın asimetrik bir manevra alanı bulmasına sebep olmuş, ayrıca Türkiye’nin dost ve akraba topluluklarından olan Kırım Tatarlarının içerisinden geçtiği zor sürece Türkiye’nin müdahalesi Rusya’nın mevzuyu bir iç mesele olarak sunması ile sınırlı kalmıştır.
Ukrayna’daki kriz, uluslararası aktörlerin birbirini daha ciddi şekilde tahlil ederek anlaşmaya yönelik bir politika geliştirmesi ihtiyacına işaret etmesi bakımından da önemlidir. Bugün Rusya’nın geliştirdiği politikalar Soğuk Savaş sonrası iyimser havanın dağılmasına neden olmuşsa da Soğuk Savaş dönemi çatışmacı zihniyetinin de gerek bölgeye gerekse uluslararası sisteme uzun vadeli bir çözüm getirmekten uzak olduğu anlaşılmaktadır.
Elinizdeki analiz tüm bu gelişmelerin Türkiye’ye olan kısa ve uzun vadedeki yansımalarına rağmen konu üzerine Türkiye eksenli ve Türkçe yapılan çalışmaların yetersizliği göz önüne alınarak hazırlanmıştır. Analizde Ukrayna krizinin temelleri, krizde etkili olan başlıca aktörler, krizi sonlandırmak adına atılan diplomatik adımlar ve sürecin harekete geçirdiği bölgesel ve küresel dinamikler incelenmiştir. Çalışmada bu konular etraflıca tahlil edilerek ve Ukrayna’daki iç savaşın temasta olduğu dinamikler göz önüne alınarak krizin bugünü ve geleceği hakkında değerlendirmelerde bulunuluyor.