Tehdit yerine teşvik İran'a ekonomik yaptırımlar uygulamak büyük oranda diğer ülkeleri iknaedebilmeyi gerektirir. ABD İran'ın ticaret ortaklarını ikna etmek zorunda. Bununiçin de iki yöntem var. Ya havuç dağıtırsınız ya da sopa. Ya teşvik edersiniz ya tehdit edersiniz. ABD zaten tehdit sopasını uzun süredir kullanıyor. Hatta gereğinden fazla zorladı ve sopa kırıldı. Türkiye'yi tehditle ikna edemeyeceğini gördü. Bu yüzden normalleşme arayışı başladı. Türkiye için İran ambargosunda en öncelikli konu enerji meselesi. İran'dan çok yüksek oranda enerji ithal ediyor. Bunun yasaklanmasını kabul edemez. ABD bu nedenle yeni bir adıma daha imza atıyor. Kerkük-Ceyhan boru hattı bir yıl aradan sonra tekrar akmaya başlayacak. Irak merkezi hükümeti petrolü doğrudan Türkiye'ye gönderecek. Barzani Kerkük'ü kaybettiği günden bu yana durdurulmuştu. ABD bu adımla hem Bağdat'ı hem Ankara'yı ikna etmek istiyor. Bağdat para kazanacak, Türkiye alternatif enerjiye kavuşacak. Hatta bu amaç çerçevesinde Barzani'ye de baskı uygulandı. Ve sindirildi. Kerkük petrolü akarken Barzani kenardan izleyecek. Türkiye elini sürmeden sadece sonuç aldı. Petrol kaynakları çeşitlendi. Barzani ve İran kaybetti. Ankara ve Bağdat kazandı. ABD'nin İran hedefi ciddiyete bindikçe ABD bu tür teşvikleri daha fazla gündeme getirecek. Türkiye bunları avantaja çevirse de ABD'nin beklentilerini otomatik olarak yerine getirmeyecek. Pazarlıklar devam edecek. İran ne kadar direnirse, Türkiye'nin eli o kadar güçlenecek. Ama hepsinden önemlisi İran'a yönelik baskı arttıkça Türk Amerikan ilişkileri gevşeyecek. Şimdi biraz da İran düşünsün.
[Sabah, 18 Kasım 2018]