Türkiye Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki 'Stratejik Araştırmalar Merkezi' (SAM) ve Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı'na bağlı 'Strateji Araştırmalar Merkezi' tarafından düzenlenen ve birçok akademisyen, gazeteci, siyasetçi ve bürokratın katılımıyla gerçekleştirilen 'Türkiye Haftası' dolayısıyla 2-5 Kasım tarihlerinde Azerbaycan'daydık. Benim de bulunduğum bu program sayesinde, kardeş ülke olarak kabul edilen iki ülkenin beklentilerini ve ilişkilerin geldiği noktayı değerlendirme fırsatını elde ettik.
1991-2014 yılları arasında güçlenerek devam eden iki ülke arasındaki etkileşimin geçmişi Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını ilan etmesinden çok önceye dayanıyor. Bugün Azerbaycan'da 'Türkiye Haftası' Programı'nın düzenlenmesi de, iki ülke arasındaki ilişkilerin gücünü göstermesi bakımından önemli.
Azerbaycan ve Türkiye arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin temelini ise, geçmişe dayanan kardeşlik ve dostluk oluşturmaktadır. Manevi bağların güçlü olması, iki ülkenin birbirine olan yaklaşımını güvenle çerçevelemiştir. İki ülkedeki dil, din, gelenek ve kültürel hayattaki benzerlikler, ekonomik ilişkilerin güçlenmesi adına her iki ülke açısından da büyük bir fırsat sunmaktadır.
2008 yılındaki küresel krize rağmen, üretim potansiyellerini koruyan önlemleri alarak krizden etkilenmeyen iki ülke, karşılıklı yatırımlarla işbirliği potansiyelini güçlendirmiştir. 2013 yılı itibariyle, GSYH'si 73 milyar dolar ve kişi başı geliri 7400 dolar olan Azerbaycan'ın ihracatında en önemli pay petrol ve petrol ürünlerine aittir. İthalat yaptığı başlıca ülke ise Türkiye'dir. Türkiye 2013 yılında Azerbaycan'a 2.9 milyar dolar ihracat yapmış, 1.7 milyar dolar ithalat gerçekleştirmiştir. 2003 yılında Türkiye'nin Azerbaycan'a yaptığı ihracat miktarının 315,5 milyon dolar olduğu dikkate alındığında, ekonomik ilişkilerdeki ilerleme açıkça görülmektedir.
Bu durumun, yeni dönemde de artarak devam etmesi iki ülke için zorunludur. Çünkü bölgede coğrafi yakınlıktan ziyade, kültürel ve tarihsel yakınlığın bu kadar etkili olduğu başka bir ülke topluluğu yoktur.
ENERJİNİN KAYNAĞI AZERBAYCAN, MERKEZİ TÜRKİYE
Enerji kaynakları açısından oldukça zengin olan Azerbaycan'dan tedarik edilen ürünlerin başında tabii ki doğalgaz geliyor. Dolayısıyla Türkiye ve Azerbaycan'ın enerjideki ortak çıkarları, bu alandaki işbirliklerini öne çıkarmaktadır.
Örneğin, Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı'nın (BTC), işlevsel hale gelmesiyle, Azerbaycan petrolü dünya pazarlarına Türkiye aracılığıyla taşınmıştır. Böylelikle Azerbaycan ekonomisi kayda değer bir gelişme göstermiştir. Ayrıca, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı Projesi (BTE), Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi (BTK) ve son olarak Güney Gaz Koridoru'nun (GGK) başlangıç kolu olan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) bölgedeki ticareti ve enerji dengelerini değiştirecek projelerdir.
Asrın projesi olarak nitelendirilen ve enerji arz güvenliği için en önemli adım olarak görülen TANAP ve dolayısıyla GGK, Azerbaycan ve Türkiye'yi bölgede ve dünyada önemli bir konuma taşımıştır. Son 12 yılda Türkiye'nin bölgesinde merkez aktör olabilmek için izlediği siyaset ve Azerbaycan'ın özellikle petrol ve doğalgaz kaynaklarını dünya pazarına açma isteği, iki ülke için stratejik ortaklığı zorunlu kılmaktadır.
Dolayısıyla, birlikte ve her iki ülkenin çıkarlarına uygun hareket edilmesinin, kardeşlik temelli uluslararası bir ortaklıkla sonuçlanması beklenmektedir.
FIRSATLAR ORTAK BİR GÜÇ OLMA YOLUNDA ÖNEMLİ KATKILAR SAĞLAYACAKTIR
Programın dikkat çeken noktası, Azerbaycan'ın ekonomik kalkınmasını sağladığı 'neft' yani petrol ve doğalgazın yanında yeni sektörlerde söz sahibi olma isteği. Ülkenin neft ile başlattığı değişim ve dönüşüm göz alıcı, ancak petrol ve doğalgaz bağımlısı ekonomilerinde sektörel çeşitlilik adına neler yapılabileceği de konuşulmaya başlanmış. Bu durum aynı zamanda Türkiye ve Azerbaycan için yeni fırsatlar anlamına geliyor.
Azerbaycan'ın enerji dışındaki alanlarda da etkinliğini artırma hedefi, Türkiye-Azerbaycan ekonomik ilişkileri için önemli bir faktör, çünkü Türkiye'nin 12 yıllık dönemde aldığı yol Azerbaycan için örnek teşkil ediyor. Bu bağlamda Türkiye'den beklentilerin oldukça yüksek olduğunu ifade edebiliriz. Türkiye deneyimlerini paylaşarak ve yol göstererek Azerbaycan'a öncülük edebilecek bir potansiyele sahip.
Bu bağlamda, Türkiye'nin bölgede merkez ve dengeleyici güç olma siyaseti, Azerbaycan'ın enerji alanında dış pazarlara açılma isteği, Azerbaycan ekonomisinin sektörel çeşitlilik politikasının Türkiye tarafından desteklenmesi gibi konularda Türkiye ve Azerbaycan'ın ortak hareket etmesinin, yeni dünya düzeninde iki ülkenin ortak bir güç olma hedefine önemli katkılar vereceğini düşünüyorum.
[Yeni Şafak, 6 Kasım 2014]