Yeni CHP, farkında olarak veya olmayarak başlatmış olduğu kemoterapi sürecine, gayet sağlıklı olduğunu düşünen Kemalist tabanını ikna etmek durumunda.Cumhuriyet Halk Partisi tarafından açıklanan demokrasi ve anayasa raporları "yeni CHP" tartışmalarına faklı bir boyut katmış oldu. Sol geleneğe ait rapor hasletini CHP devam ettirme kararlığında. Önümüzdeki günlerde yeni raporlarını açıklayacaklarını da şimdiden ilan ettiler. Açıklanan raporlar, ilgili entelektüel veya akademik tartışmalara yeni veya orijinal bir katkı sunmuyor. Raporların asıl, hatta tek özelliği, CHP tarafından açıklanmış olması. Seçim kampanyasıyla beraber ortaya çıkan "yeni CHP" kavramsallaştırılmasının içerisi doldurulmaya gayret ediliyor, geçmişteki siyasi pozisyonlardan ricat veya değişim işareti veriliyor. Bu anlamda eski CHP'nin de bir rapor yoksunluğu yaşamadığını söylemekte fayda var. CHP'nin en şahin ve statükocu pozisyon aldığı siyasi meselelerde, dönemin şartlarına göre en demokratik raporları hazırlamış olduğunu hatırlatmakta fayda var. Cumhuriyet Halk Partisi 12 Eylül referandumu ile beraber oldukça ilginç bir makasa oturdu. Bir hesaba göre 88 yıllık, bir başka hesaba göre ise 5 aylık bir siyasi geleneğe dönüşüverdi. CHP seçim beyannamesi bu ilginç tenakuzun en güzel yansıdığı metindir.
CHP'nin kuruluşuna ve altı ok'a özel bir vurgu ile başlayan beyanname, bir anda 88 yıl atlayarak kendisini geçen sene sonunda yapılan kongrede bulmakta ve yeni CHP'yi tarife başlamaktadır. Gelinen son nokta itibariyle Türkiye'nin en eskiyeni partisi ile karşı karşıyayız. Gerek söylem gerek kadro gerekse de hafıza anlamında eski ile yeninin stratejik bir şekilde harmanlamasıyla oluşmuş bir yeni CHP ile karşı karşıyayız. Ortaya çıkan tablo, yeni CHP'nin de eski CHP'nin de "hiç yoktan iyidir" düzeyinde tatmin olduğu bir CHP'dir. Bu şekilde, eski CHP ile yeni CHP'nin karşılıklı tavizlerle üzerinde mutabık kaldıkları eskiyeni CHP zuhur etti.
CHP'nin amacı var olmak mı, yok olmamak mı?
Türk siyasi geleneğinde, hatta dünyadaki birçok örnekte, yeni siyasi hareketler ancak farklı bir isim, kadro ve dil ile ortaya çıkabilmişlerdir. Hele oturmuş bir geleneği, tarihi ve tabanı olan siyasi hareketlerde bu ilke aksamadan işlemiştir. CHP'den ayrışan Demokrat Parti, MHP'den kopan BBP, Refah geleneğinden kopan AK Parti, Saadet'ten kopan HAS Parti gibi. Elbette her birisinin siyasi kopuş ve oluşum hikâyesi birbirinden farklıdır. Ama ortak paydaları "yeni" arayışlarını muhakkak yeni bir çatı altında sürdürmüş olmalarıdır. Bu anlamda "yeni CHP'nin" gerçekten yeni bir metodu zorladığını teslim etmek gerekiyor. Eskiyeni CHP'den "yeni CHP"yi çıkarabilirse, siyasi tarihimizde bir ilke imza atmış olacaktır. Siyasi kopuş, yüzleşme ve travma olmadan; yas tutmadan ikna yoluyla değişim ve dönüşüm bu güne kadar örneği olmayan bir transformasyona işaret etmektedir. Eskiyeni CHP'nin ne anlama geldiğini idrak etmeden mecbur bırakılan transformasyonun sancılarını anlamamız da mümkün değildir. Anayasa referandumu ile beraber CHP'nin geçmişte yürüttüğü siyasi çizginin kullanım değeri, vesayet kurumları zayıflatıldığı için, anlamsızlaşmıştı. Türkiye'nin, normalleşme sancıları içinde, farkında olarak veya olmayarak, ulaştığı demokratikleşme evresinde yer alabilecek bir CHP'ye ihtiyaç vardı.Yeni Türkiye'de kullanım değeri olabilecek bir CHP'ye ihtiyaç vardı. Bu mücadele özünde bir var olma değil, yok olmama mücadelesiydi. Başka bir ifade ile CHP kendi kendisine kemoterapi uygulamak zorunda kaldı. Toplamda CHP tabanının mezkur kemoterapi sürecine dayanma süresi yeni CHP'nin kaderini belir