Eskişehir’de bir grup, nümayiş yapmış. Yürüyüş yapıp daha önceden hazırladıkları bildirileri vatandaşa dağıtmak istemişler. İzinsiz gösteri yaptıkları için ve dahası memlekette OHAL olduğu için polis grubu defalarca uyarmış. Dağılmamakta ısrar eden ve polise direniş gösteren gruba müdahale edilmiş ve 25 gösterici gözaltına alınmış.
Nümayişi tertip eden “Birleşik Haziran Hareketi” isimli grup. Kim bunlar dersiniz? Memleketin ve insanlarının sahici gündemlerini hiçbir zaman yakalayamamış, insanların gündelik hayatlarına hiç temas edememiş, incir çekirdeğini doldurmayacak meselelerden devrim yapmaya, olmadı iç savaş çıkarmaya çalışan; bu uğurda bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, her türlü enstrümanı kullanan ve her türlü kirli güç odağına enstrüman olan bir grup. Erdoğan karşıtlığında bir araya gelen, şiddet eğilimli radikal sol ile ulusalcı Kemalizm’in gayrimeşru ilişkilerinin acı meyvesi.
Peki, kimleri birleştirdi “Birleşik Haziran Hareketi”?
- Ergenlik heyecanlarını henüz üzerinden atamamış, biyolojik ergenliği bitse de zihinsel ve entelektüel ergenliği henüz bitmemiş gençleri.
- Biyolojik ve zihinsel raf ömürlerini tüketmek üzere olan ve lakin düşledikleri devrimin ucunu dahi görememiş devrimcileri.
- Alevilerin kahir ekseriyetinin bile yaka silktiği, inancını şiddet üzerinden tanımlayan anarşist ve Vandal mezhepçileri.
- “Demokrat Parti’nin iktidara geldiği zaman Türkiye’de karşı devrim hareketi başlamıştır” cümlesini kurup, bu cümle ile kerameti kendinden menkul bir entelektüelliğe büründüğünü düşünen, böylece kendini “gardırop Atatürkçüleri”nden ayrıştırdığını zanneden Kemalistleri.
Hemen her gün olabilecek 'vaka-ı adiye'den sayılabilecek bir durum. Ajanslar haberi geçer, gazeteler televizyonlar haberi kullanırlar ve vatandaş da haberdar olur. Mesele bundan ibaret ancak maalesef bazı haber ajansları için bu nevi durumlar sadece bir vaka-i adiye değil; amaçları ve çıkarları için kullanılması gereken, aba altından sopa göstermenin müthiş fırsatları. Bir ülkede medyanın bir kısmı ekonomik ve siyasi ilişkileri ile bir güç odağı olmaya alışmışsa, bu gücü elinden bırakmak istemiyorsa, çıkmamış candan umut kesilmez misali bulduğu her fırsatı bir rejim krizine dönüştürmeye çalışıyorsa, mesele bunca masum olmuyor ve o kadarla kalmıyor. Evet, Doğan medyasından bahsediyoruz. Bu 'vaka-ı adiye’yi eski günlere büyük bir özlemle ve iç çekişle haber yaptı Doğan Haber Ajansı.
Ajansın haberi duyururken tercih ettiği başlık: “Laiklik Bildirisi Dağıtmak İsteyenlere Müdahale!..” Sanırsınız ki; memlekette laiklik karşıtı bir atmosfer var. Sanırsınız ki laiklik elden gidiyor. Buna karşı da birkaç tane masum ve idealist genç, ülkedeki yasal hukuki durumu yok sayarak laiklik bildirisi dağıtmaya karar veriyor ve ülkedeki laiklik karşıtı baskıcı yönetim buna izin vermiyor. Doğan Haber Ajansı’nın aşk ve şevk ile ortaya koyduğu haber resmi bu! Belli ki Doğan medyası çıkmamış candan umut kesmiyor. Bu minvalde bulduğu en küçük fırsatları dahi değerlendirmekten geri kalmıyor.
Ne dersiniz, Doğan medyası elinde tuttuğu ekonomik ve siyasi güç ile siyasetçileri istediği gibi kapısına getirip pijamayla karşıladığı ve isteklerini emrederek uğurladığı o eski günlerine dönmenin özlemiyle mi kavruluyor?
[Türkiye, 27 Eylül 2016].