SETA > Yorum |
Ahitleşme

Ahitleşme

Cumhurbaşkanı Erdoğan Pazar günü bir manifesto açıkladı. Ahitleşme ve sözleşme niteliğindeki bu belge Erdoğan'ın yeni dönemde koyduğu hedefleri içeriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Pazar günü bir manifesto açıkladı. Ahitleşme ve sözleşme niteliğindeki bu belge Erdoğan'ın yeni dönemde koyduğu hedefleri içeriyor. En kısa haliyle Erdoğan bir şahlanış öneriyor. Bir diriliş vaat ediyor. Seçim beyannamesinin temelini oluşturacak olan bu belge üç temel ilkeye dayanıyor. İrade, erdem ve cesaret. Türkiye'deki muhalefetin durumu ne olursa olsun, Erdoğan hep pozitif siyaset örneği verir. Daha önceki seçimlerden buna aşinayız. Gerektiğinde hizmet siyaseti öne çıkar. Gerektiğinde çılgın projeler konuşulur. Gerektiğinde 2023 ve 2071 hedefleri sunulur. Zaman zaman muhalefet bu tür önerilerle alay etme basitliği gösterse de bunların hepsi Erdoğan'ın vizyoner siyasetçi olduğunun göstergesidir. Erdoğan sadece seçim çerçevesinde vaatler üretmez. Genelde kendi ömrünün bile yetmeyeceği 2071 gibi hedefler bile koyar. Bunu da hep güçlü bir Türkiye yaratma duygusuyla beraber işler. Muhalefetten beklenecek yenilikleri de genelde Erdoğan dile getirir. Bunlar sadece birer seçim vaadi olarak da görülmemeli. Bunlar geleceği şekillendirme çabasının ürünüdür. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Haziran seçimlerine özel önem veriyor. Her seçim kendi içinde önemlidir. Türkiye'de biz defalarca önemli seçimlere gittik. Fakat Erdoğan, bunun bir dönüm noktası olduğu konusunda ısrarcı. Cumhurbaşkanlığı sisteminin ilk seçimine gidiyoruz. Sistemin oturması ve Türkiye'nin bu yeni sistemle yeniden doğması hedefleniyor. Bu nedenle de zaten manifestoda şahlanış ibaresi kendine böylesi seçkin bir yer buluyor. Türkiye yeni sistemle yeni döneme hazırlanacak. Bunca zamandır kaydedilen ilerlemeler kurumsal bir zemine oturtulacak. Türkiye'nin bağımsızlık ve güçlenme mücadelesinde ayağı dolanmadan önünü açılacak. Şayet yeni sistem düzgün bir biçimde uygulamaya konulamazsa, Türkiye ciddi kayıplara uğrama ihtimaliyle karşı karşıya kalacaktır. Zaten Cumhur İttifakı'nın doğmasına neden olan kaygı da burada. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, erken seçim talebini dile getirirken hep bu ifadeleri kullandı. 2019'a kadar çok zaman olduğu ve seçim süreci boyunca Türkiye'ye karşı çok fazla tuzağın kurulabileceğini dile getirdi. Türkiye'nin yeni sisteme geçişini engelleme gayreti içerisinde olanlar bu süreyi kendi lehlerini kullanmak isteyecekti. Çatı aday fikrinden tutun da belki finansal meselelere kadar her ne tehdit unsuru varsa hepsi kullanılacaktı. Türkiye bu süre zarfında yönetilemez hale getirilmek istenecekti. Ama şimdi seçim sürecine girdiğimizden ve son derece kısa bir takvim olduğundan bu oyunlar büyük oranda bozulmuş oldu. Dikkat ederseniz zaten muhalefet partileri de eski sisteme dönüş için uğraşıyor. Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazanmaları halinde parlamenter sisteme döneceklerini vaat ediyor. Bunu nasıl yapabileceklerine dair tek bir laf etmese de, böyle bir vaadi var. Asıl derdi ülkenin yüzleştiği sorunlar değil. Asıl derdi Türkiye'deki eski azınlık imtiyazlarını geri getirmeye çalışmak. Böyle olunca da Erdoğan gibi pozitifi bir siyaset yapmak yerine, kutuplaşmaya takılıp kalıyor. Kutuplaşmadan kazanmıyor. Ama kaybetmediğini düşünüyor. Kutuplaşma devam ettikçe kendi küçük partisinin başında kalabiliyor. Bu sefer Muharrem İnce'yi de tasfiye edebileceği için daha da rahat olacağını düşünüyor. Ama Erdoğan ilk günden bu yana takip ettiği icraat siyasetini devam ettiriyor. Siyasetin her alanına dair vizyon çiziyor. Bence bunların en başında da yeni bir Türkiye inşa etme çabası geliyor. Pazar günü kongre salonunda "Başaramayacaksınız" diye haykırdıkça salon da peşinden haykırıyordu. Takipçileri Erdoğan'ın ve Türkiye'nin saldırı altında olduğunun farkında. Ve buradan çıkmak için pozitif siyaset ve ahitleşmenin önemini de kavramış durumda. Saflar yine sıklaştırılıyor..

[Takvim, 8 Mayıs 2018]