27 Aralık 2008’de İsrail’in Gazze’yi bombalamaya başlaması ile birlikte gözler bir kere daha Filistin topraklarına çevrildi. Saldırılarda bugüne kadar 1000’den fazla Filistinli öldü ve 4000’den fazlası yaralandı. Yapılan çağrılara karşın, ABD’nin ateşkes için girişimde bulunmaması ve İsrail’in operasyonu genişleterek sürdürmesi Gazze’deki durumu daha da vahimleştirmektedir.
İsrail’in Hamas ile hesabı, vatandaşlarının can güvenliğini temin etmeye çalışan bir devletin masumiyeti ile örtüşemeyecek kadar derindir. Gazze’yi vurma kararının ardında Hamas’ı iktidardan uzak tutma çabası kadar İsrail’deki yaklaşan seçimleri kazanma hesapları yatmaktadır.
Türkiye ilk andan itibaren saldırıya karşı tepkisini açıkça ortaya koymuş ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çıktığı Ortadoğu turunda bölge ülkeleri ile görüşmelerde bulunarak çözüm arayışı içine girmiştir. Türkiye’nin bu konudaki gücünü sınırlı görenlere rağmen sürdürülen girişim, dünya tarafından dikkatle izlenmektedir. Ankara’nın sorunun bütün aktörlerini süreç içinde tutabilecek ilişkilerini kullanması çözüm alternatiflerini artıracaktır.
Bu analizde, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırı ardındaki nedenler ve el-Fetih ile Hamas arasındaki iktidar mücadelesinin soruna yansımaları değerlendirilmektedir. Türk dış politikası açısından sorunun ele alındığı son bölümde aynı zamanda Türkiye’nin yapabileceği katkılar üzerinde durulmaktadır..