Zehirli İlişkiler!

Almanya’daki bazı çevreler, Rus muhalifin zehirlenmesi olayının sorumluluğunu Putin yönetimine yükleyip Berlin’in buna tepki olarak gerekli adımları atmasını isterken, Rusya meseleyi kendisine karşı bir karalama kampanyasının ürünü olarak görüyor.


Devamı
Zehirli İlişkiler
Türkiye'den Fransa'ya Ağır Darbe Macron Saf Dışı Bırakıldı

Türkiye'den Fransa'ya Ağır Darbe! Macron Saf Dışı Bırakıldı

Doğu Akdeniz’deki Türkiye faaliyetlerinden rahatsız olan Macron’un provokatif hamleleri bir bir elinde patlıyor. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Saadet Oruç, Fransa'nın Türkiye karşıtı tutumuna ilişkin, "Fransa'nın Orta Doğu politikası da Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve İsrail çizgisinde ilerliyor. Türkiye'yi hedef alan, Türkiye düşmanlığında sınır tanımayan bu cephenin de bir tarafında yine Fransa'yı görüyoruz." ifadelerini kullandı.


Devamı

Doğu Akdeniz'deki gerginliğin öncekilerden en önemli farkı, daha önce genellikle gerilimin düşürülmesi rolünü üstlenen üçüncü tarafların Yunanistan lehine harekete geçmeleri ve konuyu Türkiye üzerinde bir baskı aracı olarak kullanma istekleridir.

Dost sahibi olmak iyi gibi görünür ama bu ne kadar iyi bir diplomasi yürüttüğünüzün ölçüsü değildir. Çünkü diplomasi gerilimin tersi değildir. İçinde gerilimi de barındıran bir yoldur. Diplomasi kavgaya gürültüye rağmen sizin işinize geliyorsa kıymetlidir. Tek bir tane dostunuz olmayabilir ama siz kazanıyorsanız bir önemi yoktur. Etrafınız dostlarla çevrilidir ama siz kaybediyorsanız bunun da bir anlamı yoktur.

Türkiye düşmanları kervanına Macron da eklendi.

Tablo Macron'un Ortadoğu'dan Avrupa'ya, Afrika'dan NATO'ya kadar birçok alanda sonuçsuz çırpınışlara savrulduğunu gösteriyor. Bunun en tehlikeli boyutu bu bölgelerde oluşturacağı istikrarsızlıktır. Tam da bu yüzden Almanya, İspanya ve İtalya Doğu Akdeniz'de Yunanistan-Fransız ekseninin dengelenmesine yönelik bir tavır içinde. NATO'nun Türkiye ile Yunanistan arasında olası bir çatışmayı engellemek için devreye girmesi ve ABD Afrika Komutanlığının Tunus'ta gerçekleştirdiği askeri faaliyetler de Fransa'nın NATO'yu istikrarsızlaştırıcı hamlelerinden bağımsız okunamaz.

Türkiye Hedeflerinden Şaşmıyor

Türkiye'nin yakın zamanda Karadeniz'den yeni müjdeli haberler alabileceği son zamanlarda daha fazla dillendirilir oldu. Hem son keşfedilen rezervin yeni katmanlarının olabileceği hem de başka sahalarda yeni keşifler yapılabileceği söyleniyor. Şüphesiz bu müjde topluma aktarılmadan önce uzmanlar ve siyasetçiler kılı kırk yarıyorlar. Hayal kırıklığı yaşanmaması için temkinli ve gerçekçi olmak zorundalar. Öte taraftan da bazı haber sızıntıları oluyor. En iyisi bekleyip görmek.


Devamı
Türkiye Hedeflerinden Şaşmıyor
Avrupa nın Doğu Akdeniz ve Orta Doğu ile Sınavı

Avrupa’nın Doğu Akdeniz ve Orta Doğu ile Sınavı

Kendisini Avrupa’nın siyasi ve askerî lideri (ve muhtemelen zamanın Napolyon’u) zanneden Macron’un maceracı Libya politikasını seyretmekle meşgul diğer Avrupa ülkeleri. İçlerinden “Rusya’yı kapımıza kadar getirdi ama vardır bir bildiği” ya da “gayri-meşru, isyancı Hafter’i destekliyor ama Avrupa’nın çıkarları için gerekliyse olsun” diyorlardır belki ama büyük ümitler bağlanan Macron’u başarıya ihtiyacı olduğu için desteklemek zorunda hissediyorlar. Zira Macron’un başarısızlığı Fransa’nın aşırı sağcı Le Pen’in eline düşmesi ve bu da AB’nin sonu anlamına gelecektir.


Devamı

Türkiye ile Yunanistan arasında tansiyonun artmasına sebep olan Doğu Akdeniz konusu, Avrupa Birliği (AB) açısından da çeşitli sorunları, bölünmeleri ve çelişkili durumları gözler önüne serdi. Türkiye’nin Libya ile deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması imzalamasını kıyasıya eleştiren AB yetkililerinin, Yunanistan’ın Mısır ile benzer bir anlaşma imzalamasına yönelik “anlaşmanın iki ülke arasında imzalandığını ve AB’nin yorum yapacağı bir durumun olmadığını” belirtmeleri bir başka iki yüzlü tutum olarak kayıtlara geçti. Yaşanan gerginliğe yönelik hakkaniyetli olmayan tutumunun yanı sıra dönem başkanı Almanya’nın girişimleriyle arabulucu bir rol benimsemeye çalışan AB’de, çeşitli ayrışmaların yaşandığı ve soruna yönelik farklı tutumların sergilendiği görülüyor.

'Havuç-sopa' anlayışı sadece müzakere sürecindeki bir üyeye takınılan Avrupa nobranlığını göstermiyor. Aynı zamanda AB'nin Başkan Erdoğan yönetimindeki yeni Türkiye'nin varoluşsal önceliklerini anlamadıklarını ya da anlamazdan geldiklerini ifade ediyor.

Her zengin güçlü ve güvende değildir. Her güçlü zengin değildir.

Mavi vatan kavramına nereye kadar sahip çıkılmalıdır? Bu uğurda gerekirse Türkiye Yunanistan ile savaşmayı düşünmeli midir? Bunun için ne tür hazırlıklar yapılmalıdır? Kısacası yönetime talip olan muhalefet Türkiye'ye dış politika ve güvenliğin bu önemli alanında ne tür bir alternatif sunmaktadır?