Medyanın modern toplumdaki başlıca görevi olarak gösterilen denetleme ilkesi iktidarın tek elde temerküz etmesi ihtimalinin ortadan kaldırılmasıyla yakından ilişkilidir. Denetleme misyonuyla ön plana çıkan medya modern demokratik devletin vazgeçilmez bir aracı olarak kabul edilmekte ve medyaya bu açıdan önemli bir rol düşmektedir. Bu nedenle ifade özgürlüğünün bir türevi olarak kabul edilen basın özgürlüğünün tesisi ve sosyopolitik konularda bireylerin kendilerini basın yayın araçlarıyla ifade ederek karar alma ve uygulama süreçlerine dahil etmeleri hayati derecede önemlidir. Devlete düşen görev basının bu rolü icra etmesinin önündeki bütün engelleri kaldırması, formel ve informel düzenlemelerle uygun ortamları oluşturmasıdır.
Türkiye özellikle son yıllarda basın özgürlüğüyle ilgili tartışmaları en üst seviyede yaşamakta ve çeşitli olaylar üzerinden bu konuyla hem ülke içi hem de uluslararası bir gündem maddesi olarak karşılaşmaktadır. Burada dikkat çekilmesi gereken husus sıklıkla gündeme gelen basın özgürlüğü meselesinin salt medya ve gazetecilik pratiğiyle ilişkili bir konu olmaktan daha fazlası olduğunun bilinmesidir. Özellikle son dönemde uluslararası raporlarda Türkiye’de basının özgür olmadığı ve muhalefet kanallarının ortadan kaldırıldığı yönündeki iddialar dikkate alındığında konunun farklı boyutları olduğu görülmektedir. Nitekim basın özgürlüğü sadece basınla sınırlı bir konu olmaktan çıkarak Türkiye’nin hem iç hem de dış siyasetini meşgul eden bir baskı aracına dönüşmüştür. Uluslararası arenada bir baskı aygıtı olarak kullanılan raporların hem metodolojik hem de içerik açısından değerlendirilmesi bu konuda yapılacak eleştirilerin yolunu açacağı gibi karşılaştırmalı değerlendirmelere konu olarak meselenin bütün boyutlarının görülmesine de yardımcı olacaktır....