Dünyanın gündeminde Esed rejiminin tasfiyesi varken...
Avrupa, Suriyeli mülteciler konusunda iyice köÅŸeye sıkışmışken...
Türkiye'nin ev sahipliÄŸi yaptığı G-20 toplantısı bu iki meseleye hasredilecekken...
Paris'te canlı bombalar patladı, silahlar sıkıldı, siviller katledildi.
DAİŞ, Paris'i kana buladı.
DAÄ°Åž, Türkiye'den sonra Fransa'ya saldırdı. "Suriye'de öncelikli tehdit, Esed rejimidir" diyen iki ülkeyi hedef seçti.
Elbette Fransa da Türkiye gibi DAÄ°Åž'i bir tehdit olarak kabul ediyor. Onu terör örgütü kabul ediyor, onunla mücadele ediyor.
Fakat her iki ülke de, DAÄ°Åž tehdidini gerekçe göstererek kanlı Esed rejiminin meÅŸrulaÅŸtırılamayacağını savunuyor.
Geriye dönüp baktığımızda ÅŸunu net olarak görebiliriz.
DAÄ°Åž, ortaya koyduÄŸu eylemlerle her ÅŸeyden önce Esed rejimine hizmet etmiÅŸ bir hareket.
Esed rejimi, DAÄ°Åž'in güçlenmesiyle birlikte rahat bir nefes aldı.
Rusya ve Ä°ran tarafından açıkça dile getirilen "Esed rejiminin devrilmesi DAÄ°Åž'i güçlendirir" tezine ABD baÅŸta olmak üzere Batılı ülkeler destek verdiler.
Fransa, bu noktada bir istisna teşkil etti ve Esed rejimini korumanın bir anlamı olmadığını ifade etti.
Bu bağlamda Suriye'deki ılımlı muhalefete destek verdi.
Bütün bunlar, Fransa'nın Suriye politikasının Türkiye ile tıpatıp aynı olduÄŸu anlamına gelmez elbette.
Nihayetinde iki farklı aktörün bölge politikasından söz ediyoruz.
Fakat ne olursa olsun, her ikisi de Suriye krizinin kaynağında Esed rejiminin olduğu konusunda hemfikir.
Her ikisi de Suriye krizinin bölgesel bir kriz olmaktan çıktığını ve küresel bir krize kaynaklık ettiÄŸi görüÅŸünde.
Diyarbakır, Suruç ve Ankara patlamalarına sevinenlerle, Paris'teki terör saldırılarına sevinenler aynı kiÅŸiler.
Esedçiler, PKK'cılar ve Ä°slam karşıtları.
Esedçiler, bu saldırılar üzerinden ErdoÄŸan ve Hollande yönetimlerinin "katı tutum"unun yumuÅŸayabileceÄŸini, muhalif gruplara yönelik desteklerini geri çekebileceklerini düÅŸündüler.
Paris saldırılarının ardından kimse "katil devlet" demedi belki ama Fransa yönetimini "teröre silah ve finansman saÄŸlamak"la suçlayanlar da çok oldu.
En azından bizdeki Esedçiler bu fırsatı kaçırmadı.
Hendekçiler de sevindi bu saldırılara.
Türkiye'de devletin baÅŸarılı operasyonlarıyla ciddi ÅŸekilde köÅŸeye sıkışan PKK, Suriye'de de "Rojova romantizmi"ni tüketme noktasına gelmiÅŸ durumda.
DAÄ°Åž'le savaÅŸ kılıfı, kanton ilan ettiÄŸi bölgelerdeki hukuksuzluklarını gizleyemiyor.
Bu saldırılarla birlikte, DAÄ°Åž mitinin güçlenecek olması onları kelimenin tam anlamıyla mutlu etmiÅŸ görünüyor.
Terörden medet ummak da bu olsa gerek.
Ankara katliamından sonra güle güle mitinge giden HDP'li siyasetçileri hatırladım birden...
Paris'teki bu menfur saldırılar, tüm dünyadaki Ä°slam karşıtlarının da ellerini ovuÅŸturmalarını saÄŸladı.
Ä°slam karşıtları, bu saldırıların terörizm baÅŸlığı altında deÄŸil, "radikal Ä°slam" baÅŸlığı altında tartışılması için ellerinden geleni yaptılar.
Bu tipler, Türkiye'de de derhal sahne aldılar.
Hep beraber, "Ä°slam karşıtlığı"nı büyütme derdine düÅŸtüler.
Oysa fanatizmlerini bilemiÅŸ, terörizme hizmet etmiÅŸ oldular, o kadar...
[Sabah, 16 Kasım 2015]