SETA > Yorum |
Başlamadan Biten Kuzey Rakka Operasyonu

Başlamadan Biten “Kuzey Rakka Operasyonu”

ABD öncülüğündeki koalisyonun Rakka’ya odaklandığı bir dönemde Mare hattında hava saldırılarını neredeyse durdurması sebebiyle IŞİD bu boşluğu iyi değerlendirerek yeni bir taarruza girişti.

Uzun süredir YPG liderliğindeki SDG’nin IŞİD’e karşı bir operasyona girişeceği beklenirken, operasyonun Menbic’e ya da Rakka’ya yapılacağı spekülasyonları yapıldı. Türkiye’nin kırmızı çizgileri ve ABD’ye ilettiği itirazlar sebebiyle Menbic operasyonunun askıya alınıp, Rakka’ya yönelineceği, ABD CENTCOM komutanı General Joseph Vogel’in YPG-SDG kontrolündeki Kobani’yi ziyaret etmesiyle anlaşıldı.

Saldırıyla ilgili özellikle YPG’nin çok fazla ön plana çıktığını ve Arap Rakka şehrine yönelik bir “Kürt işgalinin” yaşanacağı iddialarına karşın, YPG’li yetkililer taarruza katılan güçlerin önemli bir bölümünün Araplardan oluştuğunu dile getirdi. SDG’de Arap gruplar olarak Liva Cund el-Harameyn, Elviyat Aşair Anza, Ceyş el-Süvvar, Liva el-Tahrir, Cephe Süvvar Rakka ve Liva Ahrar Rakka gibi gruplar ön plana çıkarken, bazı iddialara göre bu grupların operasyona katılan 20 bin kişilik gücün yaklaşık 5 binini oluşturduğu öne sürüldü.

Bu tartışmalar yaşanırken, Kobani’nin güneyi ve Rakka’nın kuzeyinde yer alan Ayn el-İsa çevresine yapılan yığınak ve sevkiyatın ardından 24 Mayıs’ta operasyona start verildi. İlk aşamada Ayn İsa’nın biraz güneyindeki el-Hişa’ya saldıran SDG, ilk aşamada köye girmeyi başarsa da, IŞİD’in güçlü direnişi ve karşı taaruzuyla köyü ele geçirmeyi başaramadı. IŞİD düzenlediği intihar saldırısındaysa çok sayıda SDG mensubunu öldürdüğünü açıkladı.

Daha doğuda Bir Hammud yönünden saldırıya geçen SDG, kısa sürede köyde kontrolü ele geçirdi. Tel el-Siman’a da girmeyi başaran SDG güçleri, yaklaşık 2 günün ardından bölgede yaklaşık 4 köye girmeyi başardı. Yaklaşık 10 kilometrelik bir ilerleme gerçekleştiren SDG, Rakka’ya 40 kilometre kadar yaklaştı. Buna karşın IŞİD güçlü bir direniş gösterirken, SDG saflarında ağır kayıplar yaşandı. Koalisyon güçlerinin hava desteğinin yeterli olmadığını öne süren SDG, daha fazla destek istedi. Operasyonun 3. günündeyse SDG’nin operasyona son verdiği ve bölgedeki ağır silahlarını çekmeye başladığı bilgisi geçildi. IŞİD’in 26 Mayıs gecesi kuzey Halep’te muhaliflere yönelik başlattığı ani taarruzla pek çok bölgeyi ele geçirmesinin ardından YPG-SDG’nin yönünü Menbic’e çevirdiği açıklandı.

KUZEY HALEP’TEKİ GELİŞMELER VE MENBİC MANEVRASI

Operasyonun başından beri gerek YPG liderliğindeki SDG’nin isteksizliği, gerekse saldırıya karşı özellikle Arap ağırlıklı muhalefetten gelen tepkiler nedeniyle Rakka operasyonunun geleceği daha en başında tartışılmaya başlanırken, bazı spekülasyonlara göre saldırıda yalnızca sınırlı bir ilerlemenin ardından Menbic’e yönelik bir manevranın yapılacağı gündeme getirildi. Özellikle YPG’nin batıdaki Afrin’e ulaşma amacı ve Suriye-Türkiye sınırını Hatay’ın güneyi hariç bütünüyle ele geçirme amacı güttüğü öne sürülse de, gerek demografik dezavantajlar, gerekse mevcut askeri gücü sebebiyle bu durumun kolay olmadığı düşünülüyordu. Buna karşın ABD öncülüğündeki koalisyonun sağladığı güçlü destekle önemli ilerlemeler kaydeden grup, hali hazırda bu amacına neredeyse ulaşmış bulunuyor.

ABD öncülüğündeki koalisyonun Rakka’ya odaklandığı bir dönemde Mare hattında hava saldırılarını neredeyse durdurması sebebiyle IŞİD bu boşluğu iyi değerlendirerek yeni bir taarruza girişti. Kafr Kalbin ve Kalcibrin de dahil Azez-Mare arasındaki 2 köy de dahil yaklaşık 6 köyü ele geçiren IŞİD, bölgedeki muhalif bölgeyi 2’ye böldü. Bab el-Selam(Öncü Pınar) sınır kapısına dayanan IŞİD’in burayı da ele geçirmesi halinde bölgedeki muhalif bölge 3’e bölünmüş olacak. Güneyde kalan Mare ise hali hazıda IŞİD ve YPG tarafından kuşatma altına alınmış durumda.

Muhaliflerin oldukça çaresiz kaldığı bu saldırı sonucu, YPG-SDG hızlı bir biçimde Rakka’daki güçlerini Menbic’e kaydırmaya başladı. IŞİD’in ani hamlesiyle iyice çöküşün eşiğine gelen Azez koridorundaki muhalif bölgeyi ele geçirmek için YPG-SDG’yle IŞİD arasında yarış başladı. YPG’nin Azez’in batısında da güçlerini mobilize ederek yığınak yapmaya başladığı gözlemlenirken, IŞİD’den önce Azez’i almak için harekete geçebileceği düşünülüyor. Buna karşın YPG ve IŞİD’in bölgede Ahras, Kafr Nasih köylerinde birbirine saldırmaması ise dikkat çekiyor.

RAKKA OPERASYONUNUN İPTALİ VE KUZEY HALEP’TEKİ MUHTEMEL SENARYOLAR

Kuzey Halep’te Türkiye destekli muhalif gruplar zayıf halka olarak zor bir hatta uzun süredir tutunmaya çalışırken, gün geçtikçe çevrelerindeki kemer daralıyor. IŞİD’in doğudan, YPG’ninse batıdan saldırıları sonucu iyice sıkışan Kilis Operasyon Odası’na bağlı muhaliflerin, Türk Ordusu’nun sağladığı topçu desteği ve koalisyon güçlerinin sağladığı hava saldırılarına rağmen bölgede gün geçtikçe kan kaybettiği görülüyor.

ABD öncülündeki koalisyon güçlerinin hava saldırılarındaki düzensizlik ve bunun IŞİD taarruzlarıyla arasındaki korelasyonsa dikkat çekiyor. Son bir haftada koalisyon uçakları Mare hattında yalnızca 7 hava saldırısı gerçekleştirirken, Rakka’nın kuzeyindeki saldırılar 20 civarında gerçekleşti. Koalisyonun asıl ağırlığıysa her gün onlarca hava saldırısı gerçekleştirdiği Irak’a verdiği anlaşılıyor.

Türkiye ile ABD arasında gerginliğe sebep olan bu durum karşısında özellikle IŞİD avantaj elde etmeye çalışırken, kuzey Halep’teki muhalifleri bölgeden bütünüyle çıkarmaya çalışıyor. Türkiye’nin YPG’nin Fırat’ın batısına geçirilmemesi ısrarı sebebiyle ABD’nin bilinçli olarak bölgede muhaliflere desteği sınırlı tuttuğu düşünülüyor. Son günlerde ABD’li askerlerin YPG armalı üniformalarla basına yansıyan görüntüleriyse, iki ülke arasındaki gerginliği iyice artırdı. Adı açıklanmayan üst düzey bir Türk yetkili, ABD ile Türkiye arasında Suriye konusunda büyük bir güvensizlik yaşandığını ifade etti. Son dönemlerde Türkiye’nin PKK bağlantılı YPG ile ilgili dile getirdiği endişelere ABD’nin kayıtsız kaldığı ve YPG’yi Suriye’de müttefik olarak desteklemesinin iki ülke arasında büyük bir güven bunalımına yol açtığı görülüyor.

Hali hazırda IŞİD’in kuzey Halep’teki son hamlesiyle ABD’nin bundan sonra Türkiye’nin Fırat’ın batısıyla ilgili itiraz ve rezervlerini göz ardı ederek YPG-SDG’nin Menbic’e yönelik saldırasına destek verebileceği düşünülüyor. Türkiye’nin, ısrarla YPG-SDG’nin Rakka’ya saldırması konusunda ABD’ye baskı yaparken, özellikle kuzey Halep’teki son gelişmelerle birlikte de facto bir durumla karşı karşıya olduğu anlaşılıyor.

YPG’nin kuzey Halep’i öncelikleri arasında gördüğü anlaşılırken, ancak bu bölgede ilerleyerek 3 kantonu birleştirmesinin ardından Rakka’nın kuzeyine tekrar yöneleceği düşünülebilir. Hali hazırda YPG-SDG hakimiyetindeki bölgelerin Haseke bölgesinde önemli petrol yataklarına sahip olduğu bilinse de, kuzeyde Türkiye, güneyde IŞİD’le çevrili bu bölgenin tarıma elverişli olmaması sebebiyle Fırat deltasında yer alan verimli Rakka bölgesine ilerlemek isteyebileceği de göz önünde bulundurulması gereken noktalardan birisi. Su sorunun üst düzeyde yaşandığı bölgede, özellikle Fırat havzasının hakimiyeti, bölgedeki yerel aktörler arasında önemli bir rekabet konusu.

[Bu makale Can Acun ve Hüseyin Öner tarafından hazırlanmıştır.]
[Suriye Gündemi, 27 Mayıs 2016]

İlgili Yazılar
Hassas Bir Süreç
Yorum
Hassas Bir Süreç

Aralık 2024