SETA > Yorum |
CHP mi Restorasyon Yapacak

CHP mi Restorasyon Yapacak?

Koalisyon görüşmelerinde öne çıkan ve anlaşma sağlanamayan konuların başında CHP'nin restorasyon söylemi gelmekte.

Koalisyon arayışlarının gündemin merkezine yerleştiği şu günlerde AK Parti ile CHP arasındaki görüşmeler nihai aşamaya geldi. Koalisyon görüşmelerinde öne çıkan ve anlaşma sağlanamayan konuların başında CHP'nin restorasyon söylemi gelmekte.
CHP, AK Parti'nin tek başına iktidarda olduğu 13 yıl boyunca siyasetten dış politikaya, ekonomiden eğitim alanında uygulanan politikaların restorasyona ihtiyacı olduğuna inanıyor. Yani restorasyon hükümeti istiyor.
Peki seçim öncesi vaatleri sıkça tartışılan CHP, koalisyonun kurulması halinde kendi tabiriyle başta ekonomi olmak üzere dış politika, eğitim, siyaset ve sosyal politikalar gibi 13 yılda köklü bir değişim yaşanmış konularda, bir “restorasyon” hükümetine ihtiyaç var mı?
Ekonomide 2000'li yıllardan miras aldığı kronik ekonomik sorunları çözme konusunda ciddi bir restorasyonu zaten gerçekleştirmiş olan AK Parti, kendini inkar anlamına gelen ekonomide yapılması planlanan bu restorasyonu kabul eder mi?

GERÇEKTEN, CHP EKONOMİDE NEYİ RESTORE EDECEK?

Restorasyon konusunda CHP'ye bazı soruları sormadan geçemeyiz. Mesela;
1994 yılından bu yana ilk defa yatırım yapılabilir seviyede not alan, kişi başı geliri 3 kat artıran ve alt orta gelirden üst orta gelir grubuna yükselen Türkiye ekonomisini mi CHP restore edecek?

Türkiye'nin dev enerji projelerinin merkezinde yer aldığı, enerji ve finans merkezi olmayı hedeflediği, içinde bulunduğu coğrafyanın getirdiği risk unsurlarına rağmen bölgesel ve küresel bir güç olma yolunda hızla ilerlediği bir süreci mi CHP restore edecek?
Yapısal sorunlardan biri olan ve CHP'nin vaatleri arasında da yer alan cari açığın düşürülmesi konusunda bu açığı oluşturan yüksek enerji ithalatının nasıl düşürüleceğine veya bu konudaki hedeflere seçim bildirgesinde bile yer vermeyen CHP mi ekonomide restorasyona talip?

Türkiye ekonomisindeki yapısal problemlerin çözümü konusunda önemli başlıklardan olan yurtiçi tasarrufların arttırılması, Ar-Ge'ye daha fazla pay ayrılması, enerji ithalatının düşürülmesi gibi konularda çözüm sunmaktan çok klasikleşmiş slogan sözlerin ötesine geçmeyen CHP'den mi restorasyon beklenecek?

Hatta enerji bağımlılığının düşürülmesi bir yana petrol ve doğalgaza alternatif oluşturacak nükleer enerji konusunda yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali'nin kapatılması gibi bir vaadi olan ve dolayısıyla çözüm üretmekten çok sorun üreten bir yapıya sahip olan CHP mi restorasyon yapacak?

Geçmişte yüksek borç ve bütçe açığından dolayı, yani kötü yönetilen kamu maliyesi sonucunda 15 borç ötelemesi yapan ve IMF ile 19 stand-by anlaşması imzalamak zorunda kalan ülke görünümünden kurtulan, küresel ekonomik krizden yara almadan düzlüğe çıkan ve 2009 yılından beri ekonomik büyümesini sürdüren bir ekonomide CHP nasıl bir restorasyon düşünüyor?
1991 yılında CHP anlayışının hakim olduğu SHP'nin Özal dönemi ekonomiyi restore etmek için DYP ile kurduğu koalisyon hükümetinin, restorasyon amacıyla uyguladıkları politikalar sonucu ülkeyi ağır borç krizine sürükleyen anlayışın günümüzdeki temsilcisi CHP mi restorasyon yapacak?

Geçmişte restorasyon deyip ülkeyi restorasyona hatta radikal reforma ihtiyaç duyar hale getiren, geçmişteki ekonomik duruşu ve politikalarıyla önemli soru işaretleri barındıran CHP mi restorasyon yapacak?
7 Haziran sonrasında ortaya çıkan siyasi belirsizliğe rağmen ekonomide geçmiş koalisyon hükümetleri dönemlerindeki herhangi bir krizin yaşanmamasını son 13 yılda gerçekleşen reformlara borçlu olduğumuz halde, bu kazanımları kabul etmeyen, hatta ortadan kaldırmak isteyen CHP mi restorasyon yapacak?
Bunun gibi daha birçok soru sorabiliriz.

Bu soruların cevap bulması bir yana, AK Parti-CHP koalisyonu öncesinde bu kadar fazla sorunun sorulması, koalisyonun kurulmasının ve uzun ömürlü olmasının oldukça zor olduğunun da göstergesi.
Çünkü CHP'nin savunduğu restorasyon hükümetinin, ülkenin sorunlarına odaklanmaktan çok ülkeyi geçmişte sıkıştığı çemberin içine hapseden bir yaklaşımı benimseyeceği açıktır.

[Yeni Şafak, 13 Ağustos 2015]