İnternet Çağında Kamu Diplomasisi
Moderatör |
Enes Bayraklı |
Konuşmacılar |
|
SETA İstanbul’un düzenlediği “İnternet Çağında Kamu Diplomasisi” adlı panelde son yıllarda gündeme gelen sosyal medya ile diplomasi ilişkisi masaya yatırıldı. SETA Dış Politika Araştırmacısı Enes Bayraklı’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, genelde internet diplomasi ilişkisi özelde de sosyal medya diplomasi ilişkisi bütün boyutlarıyla ele alındı. Panelde danışmanlık hizmetlerinin yanında öğretim görevlisi olarak da çalışan Gökhan Yücel, Kadir Has Üniversitesi’nden öğretim görevlisi İsmail Hakkı Polat ve SETA’dan Yalçın Arı konuyu farklı yönleriyle değerlendirdi.
İSMAİL HAKKI POLAT: “E-DEVLETLE BİRLİKTE E-VATANDAŞ DA OLMALI”
Kadir Has Üniversitesi’nden öğretim görevlisi İsmail Hakkı Polat konuşmasının başında gençlik yıllarında yaşadığı devlet dairesi travmalarından bahsetti. ”80’li yılların başında bugün git yarın gel mantığı devlet dairelerinde hakimdi" dedi. Daha sonraları bilgi iletişim teknolojilerin ilerlemesi ile birlikte “elektronik devlet” denilen kavramın devlete eklemlendiğini belirtti. 2000’li yıllardan itibaren ise sosyal medyanın ve intenet sitelerinin ortaya çıkması ile birlikte vatandaşların kamu kurumları ile çok daha iyi etkileşebilir hale gelmeye başladığını ifade etti. Twitter’dan yapılan bir şikayetin devletin bütün kademeleri tarafından aynı anda görülebilecek bir kamusal alan oluştuğunun altını çizdi. Ayrıca, Polat “e-devlet” in yapıldığını fakat vatandaşın ‘e’ haline gelemediğini ve bu eksikliği giderebilecek politikalar benimsenmesi gerektiğini savundu.
GÖKHAN YÜCEL: “DİPLOMASİ 4.0 DÖNEMİNE GİRDİK”
Çeşitli pozisyonlarda danışmanlık yapan ayrıca Bahçeşehir Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Gökhan Yücel 2000’lerde dijital diplomasi üzerine kafa yorduklarını fakat o zamanlar bu konu hakkında şimdi konuşulanların %1’nin konuşulmadığını belirtti. Yücel bir kategorizasyon yaparak diplomasiyi 4’e ayırdı. Evvela, diplomasi 1.0’ı siyah takım elbiseli beyaz gömlekli kişilerin yaptığı reel politiğin, ulusal çıkarların, ve propagandanın mevzubahis olduğu bir iş olarak tanımladı ve Heny Kissenger’ın yazdığı “Diplomacy” kitabının bu kategoriyi sembolize ettiğini ifade etti. Diplomasi 2.0’a ise devlet-halk ilişkilerinin merkezde olduğu kamu diplomasisi diyebileceğimizi ve Joseph Nye'nin yazdığı "yumuşak güç" kavramıyla daha iyi anlayabileceğimizi belirtti. Dijital diplomasi 3.0 ise her yerde, her zaman, herkes için herkes tarafından yapılan bir diplomasi olduğunu, onun için devletin her zaman bir muhatap olması gerekmeyeceğini söyledi. Dijital diplamasi de sınırsızlığın ön planda olduğunu ve Westphalia'nın çizdiği kamu diplomasi sınırlarını tanımadığını aktardı. Dışişleri bakanlıklarının sosyal medya verilerini kullanarak geleceği daha iyi tahmin etme çalışmalarını yürüttüklerini belirten Yücel, dijital diplomasi konusu üzerine yapılan akademik çalışmaların gittikçe arttığını belirtti. Dijital dipmasi ile kamu diplomasisinin kurallarının örtüşen kurallar olmadığını ve bunun yapılan araştırmalarda tartışıldığını belirtti. Yücel, diplomasi 4.0 dönemine girdiğimizi ve bu diplomasi türünün nesneler arası etkileşimi sağlayacak über-diplomasi olduğunu söyledi.
YALÇIN ARI: “DEVLET İNTERNET DENEYİMİNİ ARTIRMALI”
SETA’dan Yalçın Arı internet ile birlikte artık başka bir mekanda ‘siber mekanda’ olduğumuzu ve olagelen bir olaya hemen cevap verebileceğimizi belirtti. Bugün, “bilgiyi sadece medyayı elinde bulunduranlar üretmiyor, her vatandaş bu bilgiyi üretebiliyor” dedi. Devletin bir merkezi olduğunu ve merkezi olmayan internetle mücadele edemedeğini ifade etti. Devlet bir olay hakkında bilgi verinceye kadar bu olay hakkında bir sürü doğru-yanlış bilgi ortam içinde akmakta olduğunu belirtti. Arı, "devletin yaşanan olaylara refleks gösterememesi olagelen kaosların önemli nedenlerinden biri" olduğunu aktardı. Devletlerin internete adaptasyon ve deneyim sorununun var olduğunu ve bu sorunun bürokratik bir süreçle öğrenilemeyeceğinin altını çizdi. Arı, çözümün devletin internet deneyimini artırarak kendi kaynaklarını internette anlık paylaşması olduğunu ve bu şekilde dezenformasyonun engellenebileceğinin altını çizdi. Her şeye rağmen, dezenformasyonun da iletişimin bir parçası olduğunu ve bununla birlikte yaşamayı, gerçek bilgi ile karşılaşıncaya kadar öğrenmemiz gerektiğini de vurguladı. Arı, son olarak herkesin kendi gerçekliği ile farklı gerçekliklerle etkileşime geçmesi, toplumda bir kutuplaşma olduğu varsayımını doğurduğunu savundu.