Amerikan başkanlık seçimlerinde seçmenin oyunu belirleyecek en önemli mesele ekonomi olarak öne çıkarken, göçmenlik meselesinin önemi son senelerde yükselişe geçti. Özellikle 2023 senesinde Meksika sınırından girişlerin rekor seviyeye ulaşması bu meseleyi ülkenin en önemli gündem maddelerinden biri haline getirdi. Cumhuriyetçilerin Biden yönetimine karşı ‘açık sınır politikası’ uyguladığı şeklindeki sert eleştirileri etkili oldu. Texas ve Florida gibi Cumhuriyetçi valilerin yönettiği eyaletlerin New York ve Massachusetts gibi Demokrat eyaletlere otobüs ve uçaklarla göçmen yollamaları konuyu gündemde tuttu. Birçok küçük şehrin belediye hizmetlerinin ve bütçelerinin yeni göçmen nüfusu karşısında zorlanmasının da etkisiyle, göçmenlik ve sınır krizi başkanlık seçimlerinde kilit meselelerden biri haline geldi.
TRUMP’IN GÖÇMEN POLİTİKASI
Başkan adayı Trump’ın iktidara gelirse tarihin en büyük sınır dışı etme operasyonunu gerçekleştireceğini vadetmesi, göçmenlik meselesinin özellikle Cumhuriyetçi seçmen için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Pew Research’ün anketlerine göre, 2020 seçimlerinde göçmenlik meselesi bütün seçmenin %52’si tarafından önemli gösteriliyordu. Bu oran 2022’de %48’e düşmesine rağmen Eylül ayında açıklanan bir anket sonucuna göre %61’e çıkmış durumda. Trump 2016 seçimleri sonrasında terörle mücadele adına ‘Müslüman yasağı’ olarak tarihe geçen birçok Müslüman ülkeye seyahat sınırlaması getirerek büyük tartışma yaratmıştı. Mahkemelerden dönen bu karara rağmen Trump yönetimi hem legal hem de illegal göçmenliği sınırlamak için çok sert tedbirler uygulamıştı.
Trump yönetimi göçmenliği ve ilticayı zorlaştıran birçok adım atmıştı. Meksika sınırından girişleri salgın hastalıkları önlemek adına Title 42 adlı yasal düzenlemeyi kullanarak engellemeye çalışmıştı. Biden yönetimi de bu uygulamaya devam ettiği için eleştirilmekle birlikte sınırdan yüksek sayıda göçmen geçişini Trump kadar sert biçimde engellemeye çalışmadı. Mayıs 2023’te Covid-19 salgının bitişinin ilanından sonra göçmenleri sınırdan geri çevirme uygulamasına son veren Biden yönetimi, sene sonunda Amerikan tarihinin en fazla göçmen girdiği yılını tecrübe etmiş oldu. Trump’ın sınırı kapatma ve duvar örme söylemlerinin aksine uluslararası hukuka uygun hareket ettiğini savunan Biden yönetimi sınır krizini yönetemeyince göçmenlik meselesinin siyasi maliyet üretmesine engel olamadı.
HARRİS’İN STRATEJİSİ
Başkan Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris’e göçmenlik krizinde diğer ülkelerle ilişkileri yürüterek ‘sorunu kaynağında çözmesi’ için sorumluluk verdi. Harris Amerika’ya en fazla göç veren El Salvador, Guatemala ve Honduras gibi Orta Amerika ülkelerindeki ekonomik sorunlar ve çete şiddeti meseleleriyle ilgilenmesi için görevlen-dirilmişti. Cumhuri-yetçiler bu ülkelerdeki uzun vadeli ekonomik problemlerin giderilmesi için Amerikan yatırımlarının artırılmasına çalışan Harris’i sınır krizinden sorumlu tutma konusunda kısmen de olsa başarılı oldular. Biden’ın Haziran 2024 itibariyle sertleşen sınır politikasını ve Trump’ın engellediği sınır güvenliği yasasını destekleyen Harris, göçmen krizini şu aralar fazlaca konuşmayarak konunun siyasi maliyetinden uzak durmaya çalışıyor.
Giderek esmerleşen bir ülkede beyaz çoğunluğun ekonomik ve göçmenlikle ilgili kaygılarını gündemde tutmak Trump’ın siyasi başarısında önemli yer tutuyor. Trump, bu yüzden 2024 seçimlerinde de daha önce işe yaradığını düşündüğü anti-göçmen söylemine devam ediyor. Harris’le televizyon münazarasında da sürekli göçmenlik meselesini öne çıkaran Trump, Ohio eyaletinin Springfield şehrinde Haitili göçmenlerin insanların evcil hayvanlarını yediği gibi sansasyonel iddiaları gündeme getirmekten kaçınmadı. Daha önce göçmenlerle ilgili uyuşturucu tacirleri, suçlular ve tecavüzcüler gibi yakıştırmalar yapmasına rağmen başkan seçilen Trump, bu tür aşırı söylemlerin karşılığı olduğunu düşünüyor. Harris kampanyası ise göçmenlik meselesinde çok net önerilere ortaya koymaktan kaçınarak bu meselenin ana çerçevesini Trump’ın çizmesi riskini kabullenmiş görünüyor.
Trump ve Cumhuriyetçiler sınır krizinin ülkenin ‘istilası’ anlamına geldiği, uyuşturucu kartellerinin rahatlıkla sınırı geçtikleri, göçmenlerin kriminal geçmişleri olduğu, göçmenlerin sağlık hizmetlerini ücretsiz kullandığı, vatandaş olmayanların seçimlerde oy verdiği ve genel olarak göçmenlerin güvenlik riski ürettiği gibi tezlerini gündemde tutmayı başarıyorlar. Harris’in Trump’ın milyonlarca göçmeni sınır dışı etme gibi vaatlerine karşı çıkış yapmaktan uzak durarak sadece göçmen krizi ve suçla mücadelede zayıf olduğu eleştirilerine cevap vermekle yetinmesi göçmenlik meselesinde zorlandığı şeklinde yorumlanabilir. Kritik eyaletlerdeki beyazları yabancılaştırmaktan çekinen Harris, Trump’ın kitlesel sınır dışı etme planına karşı çıkmayarak Hispanik seçmen nezdinde desteğini artırabilecek bir fırsatı kaçırmayı yeğliyor sanki. Harris, anketlerin Trump’ın daha güçlü olduğunu gösterdiği göçmenlik meselesinden uzak durarak stratejik bir tercih yapmış görünüyor ancak böyle önemli bir meselenin rakibe bırakılmasının maliyeti de yüksek olabilir.
[Yeni Şafak, 18 Eylül 2024]