SETA > Yorum |
Türkiye'nin Gündemi bu Olmamalı

Türkiye'nin Gündemi bu Olmamalı

Türkiye'nin bölgesinde başta enerji olmak üzere birçok alanda merkez ülke hedefine karşılık, ülkeyi bu gündemden uzaklaştırmak için eylemlerin arttığını görüyoruz.

1990'lı yıllarda Ortadoğu'da değişen dengelerde söz sahibi olmak isteyenlerin planları, 2000'li yıllardaki Türkiye'nin ekonomik ve siyasi başarısıyla kesintiye uğradı. 2008 yılındaki küresel ekonomik kriz ise, Batılı devletleri daha da fazla endişelendirirken Türkiye, elde ettiği siyasi ve ekonomik kazanımlarla bölgedeki gücünü artırdı. Böylece Türkiye başta Ortadoğu'da olmak üzere birçok ülkede hem ilham kaynağı bir ülke hem de başlıca aktörlerden birisi oldu.
Bunda Türkiye'de siyasi istikrarın sağlanmasıyla birlikte ekonomik gücün verdiği katkı ile güven ortamının inşa edilmesinin büyük payı var. Üstelik ekonomik gelişmenin teminatı olan siyasi istikrar birçok kez tehdit edilmesine rağmen, tüm krizler başarıyla yönetilerek ekonomi güçlü duruşunu sürdürdü.

NEDEN TÜRKİYE HEDEFTE?

Türkiye'nin bölgedeki siyasi ve ekonomik gücü, dünyanın Ortadoğu'ya bu denli önem vermesinin asıl sebebi olan enerjide de önemli bir coğrafi konuma yükselmesine sebep oldu. Bugün Türkiye, enerjide diğer aktör ülkelerin vazgeçemediği, alternatifinin olmadığı ve tüm enerji rotalarının kesiştiği noktadadır.

Diğer yandan, küresel kriz sonrasında hızlı bir şekilde toparlanması, gelişmekte olan ülkeler ile kurduğu ilişkiler ve G-20'deki duruşu, Türkiye'ye yönelen dikkati daha da artırdı. Türkiye'nin ortaya koymuş olduğu vizyon, G-20'nin dönem başkanı olmasıyla karşılık buldu. Bilindiği üzere, G20 zirvesi Kasım ayında Türkiye'nin liderliğinde Antalya'da gerçekleşecek.
Küresel siyasette ise, gelişmekte olan ülkelerden BRICS ülkeleri, yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ülkelerinin ekonomik ilişkilerini güçlendiren entegrasyon süreci hızla devam ediyor.

Bu ülkelerin son dönemde Yeni Kalkınma Bankası ile Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'na alternatif olacak çok uluslu banka oluşturma fikri, Türkiye'yi de yakından ilgilendirecek. Çünkü, özellikle gerçekleştirilecek dev projeler ve ekonomideki atılımlar için önemli bir fırsat oluşturacaktır.

TÜRKİYE'Yİ BÖLGESİNDE PASİFLEŞTİRME ÇABASI

Ancak, Türkiye'nin bölgesinde başta enerji olmak üzere birçok alanda merkez ülke hedefine karşılık, ülkeyi bu gündemden uzaklaştırmak için eylemlerin arttığını görüyoruz. 7 Haziran sonrası Türkiye bir türlü gerçek gündemine dönememiştir. Seçim sonrasında ortaya çıkan tabloyla koalisyonu, çatışmaları ve Türkiye'nin enerjisini tüketen eski Türkiye gündemini konuşuyoruz maalesef.

Bilindiği üzere, yıllarca Türkiye'de etnik, dini, kültürel veya ırka bağlı farklılıklar çatışma aracına dönüştürüldü. Bu çatışma ortamının sonucu olarak da Türkiye enerjisini ve zamanını, asıl olması gereken gündeminde değil, içine çekilmek istendiği kaos ortamıyla harcadı.

Bu soruna yönelik geliştirilen Çözüm Süreci ise, Türkiye'nin bölgesindeki gücünü artırarak, yıllarca hapsolduğu sınırlardan kurtulmasını sağlayacak ve tüm potansiyelini kullanabileceği bir alan oluşturacaktır. Sürecin başarıya ulaşması durumunda, hem Kürt meselesinin çözüme kavuşturulması ile siyasi arenada büyük bir güç kazanılacak olması hem de bu bölgenin ekonomik potansiyelinin ülke ve bölge ekonomisine yapacağı katkı Türkiye'yi bölgedeki en önemli aktörlerden biri haline getirecektir.
Ancak çözüm süreci başladığından bu yana sürecin bitirilmesi için birçok eylem yapıldı. Son olarak Suruç'taki eylemle de Türkiye'nin Suriye'deki savaşa çekilerek Çözüm Süreci'nin tamamen geride bırakılması hedeflenmiştir. Bu yüzden Suruç'ta yaşananlar Türkiye'yi bölgede pasifleştirme ve etkisizleştirme çabasıdır.

Suruç'taki saldırı karşısında Türkiye'nin IŞİD'e destek verdiği, yani savaşın bir tarafı olduğunu iddia ederek ülkenin huzur ve barışına kast edenlerin asıl derdi, Türkiye'deki 13 yıldır süren siyasi ve ekonomik istikrardan duydukları rahatsızlıktır.
Türkiye'nin bölgede kaderi tayin edilen ülke olmamasını ve siyasi istikrarı sağlayan aktörün AK Parti olması ise, AK Parti'yi hedef haline getirmiştir.

Her geçen gün biraz daha gerçek gündeminden uzaklaşarak kaos ortamın çekilmek istenen Türkiye, zaman kaybetmeden siyasi istikrarını yeniden kurmalıdır.

[Yeni Şafak, 23 Temmuz 2015]