Amerikan yönetimindeki başıbozukluğun geldiği son nokta vize meselesidir. Amerika'da doğru düzgün bir siyasi liderlik bir yıldır kurulamadı. Trump iktidar olamadı.
Amerika'ya başı sonu belli bir strateji biçemedi. Washington'da her kafadan başka ses çıkıyor. Her bakanlık kafasına göre öncelikler belirliyor. Ciddi bir güç ve irade boşluğu var. Bu boşluk içinde bürokratlar hem yetki alanlarını aşıyor hem de kontrol mücadelesi veriyor. Bir bakanlıktan çıkan ses başka bakanlıktan çıkan ile çarpışıyor. Pentagon Türkiye'ye İdlib'de desteğini açıklarken, dış işleri tam tersine Türkiye'ye karşı pozisyon alabiliyor. Böyle bir resim içinde bürokratlar da gemi azıya alabiliyor.
Sorumsuzca sorumluluk alanlarını çiğneyebiliyor. Henüz ayrıntılarını bilmiyoruz ama bu vize kararını Türkiye'deki elçilik kendi başına bile almış olabilir. Bence bunun sorumluluğu en fazla Tillerson'a kadar götürülebilir.
Ama Trump'a kadar götürülebileceğine pek inanmıyorum. Hükümetin kuramadığı siyasi boşluk bu tür başıbozuk bürokratlarca dolduruluyor olabilir. Böylesi saçma sapan bir kararı açıklamak başka türlü kolay değil.
BAŞARISIZ DİPLOMAT BASS
Tartışma ortada. Bir yıldır Türkiye FETÖ davasında Amerika'nın bir müttefike yaraşır adımlar atmasını bekliyor. Ama Amerika oyalamaya devam ediyor. Türkiye'de bir yıldır dedikodular ayyuka çıkmış durumda. Toplumun çok büyük bir çoğunluğu bu darbeyi Amerika'nın planladığını düşünüyor.
Örgüt liderinin hala Pennsylvania'da rahatça oturuyor oluşu bile tek başına insanları çileden çıkarmaya yetiyor.
Bunlar hakkında doğru düzgün açıklama yapmak yerine Amerika'nın Türkiye'deki büyükelçisi toplumun sinir uçlarını aşındırmaya devam etti. Muhtemelen kendi ülkesinde bile oldukça başarısız bir diplomat olarak görülecek. Sıkıntılı bir dönemde Türkiye'de görev yapan Bass giderayak bir krize daha imza attı. Görünen o ki Türkiye'de kaldığı onca süre boyunca burada tehdit ve şantaj yöntemiyle iş yapamayacağını öğrenememiş. Yoksa bu kararın başka anlamı yok. Muhtemelen FETÖ soruşturmasıyla ilgili bir konsolosluk çalışanının tutuklanması etkili oldu. FETÖ ile Amerikan Konsolosluğu'nun arasındaki ilişkiyi kurduğu düşünülen kişinin tutuklanmasının hemen ardından böyle bir karar gelmesi herkesi bu konuda tekrar şüpheye itiyor.
BUNUN ZARARI ONLARA...
Amerikan elçiliği böyle davranarak galiba meseleyi kapatmak istiyor.
Böyle bir adımla kriz çıkarmak siyasi müdahaleyi gerekli kılabilir. Trump ve Erdoğan devreye girip meseleyi bir al-ver merkezli anlaşma ile çözebilir. Ama eğer büyükelçilik meseleyi bu noktaya kadar tırmandırıyorsa gerçekten ortada kendileri için ciddi bir sorun var demektir. Ya gerçekten korktular ya da gerçekten çok öfkelendiler. Öfkedense de korkudansa da önemli bir hata. Eğer öfkenden dolayı böylesi bir karar alınmışsa, kontrolü yitirdikleri anlamına gelir. Bu şartlar altında her ne elde etmek istiyorlarsa onu elde edemeyecekleri ortada. Bu mesele Bass'ın kariyerinin sonu bile olabilir. Yok eğer korkudan yapılıyorsa, o da ortada saklanması gereken ciddi açıkların olduğu anlamına gelir. Böyle bir durumda da Ankara'nın eli oldukça güçlü olacaktır.
Birkaç gün içinde bu krizin şekilleneceğini ve daha fazla bilgi sahibi olacağımızı düşünüyorum. O zaman göreceğiz gerçekten bu karar merkezden belli bir strateji çerçevesinde mi alınmış yoksa öfke veya korkudan mı doğmuş. Ama her halükarda Amerika-Türkiye ilişkilerinin ne aşamaya geldiğini göstermesi bakımından ilginç. Bir o kadar da absürt. Müttefiklik ilişkisinin ne hale geldiği ortada.
Amerika'da siyasi irade kendini toparlayıp bu başıbozukluğu hizaya getirmediği müddetçe bu tür zırvalıklarla karşılaşma ihtimalimiz hep var. Amerika bu haliyle sadece Türkiye'ye değil kendine de zarar veriyor. Tüm dünya siyasetinde onarılması zor hasarlara neden oluyor. Bu kontrolsüz gidiş hayra alamet değil.
[Takvim, 10 Ekim 2017].