-
ASALA ve JCAG nedir?
1970’li yıllardan itibaren Türk diplomatları ile ailelerini hedef alan ASALA, sözde Ermeni soykırımının Türkiye tarafından tanınması, Türkiye tarafından Ermenilere tazminat ödenmesi ve toprak verilmesi amaçlarını gerçekleştirmeye çalışan bir terör örgütüdür. Kendilerine Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları ismini veren JCAG, ASALA’nın sosyalist çizgisinin tersine, milliyetçi tandansa haiz olmakla birlikte ASALA ile iş birliği ve koordine içinde Türkiye’ye yönelik terörist saldırılar düzenlemiştir. Öte yandan Sovyetler Birliği etkisi altında olan ve Lübnan’da kendini örgütleyen ASALA sadece Türkiye’ye değil aynı zamanda Batı çıkarlarına yönelik eylemler de yapmıştır. ASALA ve JCAG, 1980’li yıllardan itibaren Beka Vadisinde PKK ile birlikte eğitim ve terörist eylemleri bir arada icra etmeye başlamıştır.
-
ASALA/JCAG/PKK müstakil veya iş birliği içinde hangi terör faaliyetlerinde bulunmuştur?
Bu örgütlerin müstakil veya bir arada düzenledikleri saldırılarda 33’ü Türk diplomat veya aile üyeleri olmak üzere 58 Türk vatandaş hayatını kaybetmiştir. Ayrıca saldırılarda 19 yabancı ölmüş ve toplamda 77 kişi suikast veya bombalama türü saldırılarla hayatını kaybetmiştir. Batılı ülkelerin topraklarında yoğunlaşan saldırılar sonucunda diğer ülke vatandaşlarının da hayatlarını kaybetmesi –özellikle 15 Temmuz 1983 tarihinde Paris’in Orly Havaalanında düzenlene saldırı sonrası– söz konusu örgütlerin baskılar neticesi faaliyetlerini durdurmasına neden olmuştur. Bu tarihten sonra, PKK çatısı altında Türkiye topraklarında terör saldırıları icra edilmeye başlanmıştır.
-
Hamping Sassouninan kimdir ve neden tahliye edilmiştir?
Sassounian bir JCAG üyesi olup 1982 yılında Los Angeles Konsolosu Kemal Arıkan’a suikast düzenleyerek şehit etmiştir. Suikast sonrasında Arıkan’ın vücudundan 14 mermi çıkarılmıştır. Yapılan mahkeme sonrası, ABD yasalarında idam cezasına alternatif olduğu düşünülen ‘şartlı salıverme olmaksızın müebbet hapse’ hükmedilmiştir. Sassounian avukatları aracılığıyla birçok kez şartlı salıverilmesi için ilgili Kurula başvurmuştur. Son olarak 2017 yılında yapılan başvuru, Türkiye’nin Washington Büyükelçiliğinin itirazı sonrası reddedilmiştir. Ancak 2019 yılı Aralık ayı içinde yapılan koşullu salıverilme başvurusu kabul edilmiştir.
-
ABD hukukunda şartlı salıverme ile ilgili hükümler hangi uygulamalara işaret etmektedir?
ABD hukuku, suçlunun "rehabilite" olma ihtimali ve topluma tehdit teşkil etmediği kanaati hasıl olduğunda Şartlı Salıverme Kurulu tarafından karar altına alınmaktadır. Kararın eyalet valisi tarafından onaylanması gerekmektedir. Şartlı salıverme sonrası işlenen herhangi bir suç veya şartlı salıvermeye meydan veren koşulların ortadan kalkması, kararın iptaline yol açabilmektedir. ABD Kongresinin 1984 tarihli İnfaz Reformu Kanunu’na göre, 1 Kasım 1987 öncesi sonrasında işlenen federal nitelikte suçlara karışanların şartlı salıvermeden faydalanmasının önüne geçilmiştir. Ancak 20 yıl infaz edilen mahkûmiyet kararlarında şartlı salıverilmenin önüne geçilmekle birlikte, iyi hal indiriminin önü açılmıştır. Sassounian’ın "şartlı salıverme olmaksızın müebbet hapis" cezası alması nedeniyle, kanunun öngördüğü tarihten önce fiil gerçekleşmiş olsa dahi şartlı salıverilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla ABD ceza infaz sistemi kendi içinde çelişkili bir karara imza atmıştır.
Şartlı Salıverme Kurulu’nun aldığı ve Vali’nin onadığı karar 2017 yılından sonra hangi koşulların değişmesi sonucunda böyle bir değişikliğe neden olduğunun sorgulanmasını gerektirmiştir. 2017 yılı sonrasında dikkat çeken olaylar ele alındığında;
- Sözde Ermeni soykırımına yönelik ABD yasama kanatlarında kararlar alınmış olması,
- ABD’de Ermeni lobisinin süreklilik arz eden ikna ve propaganda faaliyetleri,
- Artan Türkofobik ve İslamofobik eğilimleri,
- Türkiye ve Türklere yönelik kamuda husul eden önyargı dikkat çekmektedir.
-
Sassounian’ın şartlı salıverilmesi muhtemel sonuçları ve Türkiye-ABD ilişkilerine nasıl etkide bulunabilir?
Sassounian, ABD’nin koruma sorumluluğunda olan bir Türk diplomatı "canavarca" şehit etmiştir. Sassounian vakası; ABD kanunlarında, ABD veya diğer ülkelerde "muharip olmayanlara" yönelik şiddet veya saldırı olarak ifade edilen terörizm tanımlamasına tam olarak uymaktadır. Bu nedenle, toplumu tehdit etmeyecek suçlunun rehabilitasyonu olarak tanımlanan şartlı salıverme teröristin rehabilitasyonu şekline dönüşmüştür.
Şartlı salıverme kararı, ABD makamlarınca, Türk diplomatlara yönelik terör saldırılarının meşrulaştırılması anlamına gelmektedir. Terör eylemini gerçekleştiren terörist atılı suçun ve takdir edilen cezanın hükümlerinden sıyrılmıştır. Ayrıca karar, diğer teröristler tarafından emsal olarak iddia edilebilecek ve terör suçları için teamüle neden olabilecektir. Bu durum ABD’nin küresel terörle "savaşı" ile çelişki halindedir. Nitekim 11 Eylül saldırılarını yapan teröristler şartlı salıverme maksadıyla süreklilik içinde başvurular yapabilecektir.
Türkiye, ilgili Kurul’un kararı sonrası diplomatik kanalları devreye sokarak ABD adli makamları nezdinde dava açabilecek ve siyasi içeriğe sahip mukabelede bulunabilecektir. Bu çerçevede, Türkiye, FETÖ ve PKK/PYD’den sonra ABD’nin terörizmle küresel mücadele iddiasının samimiyetini sorgulamaya başlayacaktır. ABD’de Ermeni lobisinin güçlü olduğu Kaliforniya’da terörist Sasounian’ın salıverilmesiyle birlikte, ABD’nin, PKK ile ilişkisi ve FETÖ’yü ülkede “ağırlaması” bir arada ele alınınca izah edilemeyecek bir resim ortaya çıkmaktadır.