Yarın Almanya’da yapılacak olan parlamento seçimleri, bu ülkenin son dönemdeki Türkiye politikası yüzünden Ankara’dan da yakından takip ediliyor. Türkiye’ye ilişkin kritik konularda, Almanya’daki bazı muhalefet partilerinin aynı zamanda Türkiye muhalefet partisi gibi çalıştıkları gözden kaçmadı. Başta bu muhalefet partileri olmak üzere, Almanya’da parlamentoya girmeye aday bütün partilerin Türkiye ile ilişkileri seçim malzemesi olarak kullanması iki ülke ilişkilerine ciddi zararlar verdi.
Dış politikanın iç siyasi çıkarlar için araçsallaştırılması ve dış ilişkiler açısından rasyonel olmayan tavırların geliştirilmesi uluslararası ilişkilerde sık rastlanan bir durumdur. Bu nedenle Alman siyasi partilerinin kendi toplumlarında bir şekilde inşa edilen olumsuz Türkiye algısını iç siyasette bir araç olarak kullanmaya çalışmaları ve bu çerçevede iki ülke ilişkilerine zarar verecek tutum içerisinde olmaları çok şaşılacak bir durum değil. Bu tutumları hem kendi ülkelerine hem de Türkiye’ye zarar veriyor, ancak bazen iç siyasetin şekillenmesinde bu türden rasyonel olmayan yaklaşımlar öne çıkabiliyor. Genellikle seçimler sonrasında iktidar sorumluluğunu üstlenen parti ya da partiler bu tür yaklaşımlara son verip dış politikayı olması gereken rasyonel çizgiye çekiyorlar.
Almanya’da yarın yapılacak seçimler sonrasında kurulacak koalisyon hükûmetinin Türkiye ile ilişkileri normalleştirme konusunda adım atıp atmayacağı ise hâlâ soru işareti olarak duruyor. Bu adımların atılıp atılmaması biraz da PKK’nın yeni Alman meclisinde kaç milletvekili ile temsil edileceği sorusuyla yakından ilişkili.
Başta Sol Parti (Die Linke) olmak üzere parlamentoya girme şansı yüksek olan sol partilerde çok sayıda sempatizanı olan PKK’nın bu partilerin koalisyon ortağı olması durumunda dolaylı olarak Almanya’da iktidar ortağı olacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Sol Parti ve Yeşiller içerisindeki PKK mensupları ve sempatizanlarının, bu partiler muhalefetteyken bile Almanya’nın Türkiye politikasını ne kadar olumsuz etkilediği ve Türkiye’ye karşı yürüttükleri karalama kampanyaları hatırlanırsa, bu partilerden birinin veya ikisinin katılacağı bir koalisyon hükûmetinin Ankara ile ilişkileri normalleştirme konusunda başarılı olamayacağını öngörmek zor değildir.
Özellikle Sol Parti’nin AK Parti iktidarına sert muhalefeti ve Türkiye’nin PKK terörüne karşı yürüttüğü mücadeleye yönelik eleştiri ve ithamları düşünüldüğünde, bu partinin iktidar ortağı olmasının Almanya’da PKK’nın terör örgütü olmaktan çıkarılacak bir süreci başlatma ihtimali yüksek görünüyor. Bu partinin ve/ya Yeşiller’in katılımıyla kurulacak bir koalisyon hükûmeti Türk-Alman ilişkilerinde tamir edilmesi çok zor yaralar açacaktır.
Peki, PKK destekçisi Sol Parti’nin Almanya’da iktidar ortağı olma ihtimali nedir?
Yapılan kamuoyu yoklamalarında açık farkla önde görülen Hıristiyan Demokratların (CDU/CSU) Sol Parti ile bir koalisyon kurmayı kategorik olarak reddettiği düşünüldüğünde, bu aşırı sol partinin ancak Sosyal Demokrat SPD’nin önderliğinde kurulacak bir koalisyon hükûmetinin parçası olarak hükûmete katılması söz konusu olabilir. Ancak yine yapılan kamuoyu yoklamaları, SPD Lideri Martin Schulz tarafından da çok istenen sol koalisyonun (SPD, Sol Parti ve Yeşiller arasında) mümkün olmadığını gösteriyor. Bu üç partinin toplam oy oranı yüzde 38-40 arasında görünüyor ki, bu rakamlarla iktidar olmaları söz konusu olamaz.
Bu durumda PKK’nın Sol Parti üzerinden Alman Meclisine yeniden girmesi mümkün olacak belki, ancak iktidar ortağı olması söz konusu olmayacak gibi görünüyor. Ancak Sol Parti kadar olmasa da, içinde çok sayıda PKK sempatizanı barındıran bir başka parti olan Yeşiller’in, Jamaika Koalisyonu (CDU/CSU, FDP ve Yeşiller) olarak adlandırılan opsiyon gerçekleşirse iktidara ortak olması mümkün olabilir. Yeşiller’in iktidar ortağı olması durumunda da Almanya’nın PKK’ya yönelik desteğinin artarak devam etmesi söz konusu olacak ve bu da Türk-Alman ilişkilerinin normalleşmesini engelleyecektir.
Almanya’da yapılacak seçimler sonrasında PKK’nın Sol Parti veya Yeşiller üzerinden bu ülkede kurulacak koalisyon hükûmetine katılıp katılmayacağı belli değil, ancak bu partilerin yüzde 5’lik seçim barajını aşmaları beklendiğinden, onların Alman Parlamentosunda temsil edilmeleri PKK’nın da dolaylı olarak temsil edilmesi anlamına gelecek.
[Türkiye, 23 Eylül 2017].