SETA > Yorum |
Rusya Yoğunluklu Bir Hafta

Rusya Yoğunluklu Bir Hafta

Türkiye-Rusya normalleşmesinin, aslında potansiyel işbirliklerinin önünü açması/malum stresleri gidermesi açısından da, tam bu noktada indirekt bir fayda sağlaması beklenebilir.

Dünya Enerji Kongresi haftaya çok daha ötesine yayılacak etkilerle damga vururken, bir yandan Rusya yoğunluklu bir gündemle de iştigal etmiş olduk. Yankı bulan Erdoğan-Putin görüşmesinin ardından, Çarşamba günü de Türkiye-Rusya Hükümetler Arası Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) 14. Dönem Toplantısı'nda Zeybekci ve Novak tarafından bir protokol imzalandı. Hemen akabinde de, DEİK'in ev sahipliğini yaptığı Türkiye-Rusya/Rusya-Türkiye İş Konseyleri 18. Toplantısı gerçekleşti. Tarafların oldukça pozitif bir tutum sergilediği tüm bu ve ilgili görüşmelerden çok sayıda da mesaj çıktı.

O halde, hafta boyunca neler hâsıl olmuş, topluca bir bakalım.

ESKİYE DÖNENLER

  • Eski gündemine dönen Türkiye-Rusya meseleleri arasında, Türk Akımı en popüler maddelerden biri oldu. Ben ise, bu konuda eski yazdıklarımı tekrarlamak istemiyorum. Bu nedenle de, konu 2014 sonunda belirdiğinde kaleme aldıklarıma bağlı kalarak, Batı Hattı alternatifi argümanının altını çizmekle yetiniyorum.
  • Toplantılarda yeniden toparlanacağı teyit edilen bir diğer unsur ise, Akkuyu Nükleer Santrali oldu. Bu gelişmeyi de zaten normalleşmeyle birlikte gelen açıklamalar dâhilinde bekliyorduk. Bu noktada da, 12 Ağustos tarihli “Çevrilen Rusya Sayfası ve Nükleer” başlıklı yazımdaki görüşlerimi tek cümleyle not düşmüş olayım: Akıllı müşteri olmak şart.
  • Enerjinin dışında yola girmesi beklenen bir diğer madde olan tarım ürünleri ihracatı mevzunda ise, bir takım gelişmeler var. Nitekim Rusya'nın (diğer nedenler hariç) ekonomik yaptırım babında Türkiye'den ithalatını yasakladığı 5 grubun önü yeniden açıldı. Buna göre; portakal, mandalina, kayısı, şeftali/nektarın ile erik yasakları kalktı. Özellikle mevsim gereği narenciye kısmı, ilgili sektörün içini ısıtması hasebiyle iyi haber…
Ancak…
ESKİYE DÖNEMEYENLER

  • Ancak, eskiye henüz dönemeyenler de var. Zira ekonomik ambargo yumuşadı yumuşamasına lakin tamamen de erimedi. Bu bağlamda tarım ürünlerinden devam edecek olursam, Rusya'nın Kasım 2015 tarihli kararnamesindeki gıda grubunun geriye kalan maddeleri halen yasaklı duruyor. Nedir bunlar? Üzüm, elma, armut ve çileğin mahpus kaldığı meyve yasaklarının yanı sıra, meşhur domatesimiz başta olmak üzere 4 madde sebze ile 2 madde et diye özetleyeyim. Burada Rusya'nın kademeli davranışının yanı sıra, kendi üreticisiyle ilgili hususlar da hissediliyor.
  • Tabii malumunuz; söz konusu kararnamede, sadece ticaret engelleri yer almamıştı. Aynı zamanda, vizesiz seyahat de askıya alınmıştı. Son kertede gözlenen o ki; vize meselesi henüz askıdan inecek gibi değil. Bununla birlikte, Rusların ilk etapta iş dünyasına dair bir muafiyeti göz önüne almaları mümkün olabilir.
  • Buna ek olarak, Rusya'daki Türk şirketlerine getirilmiş bir kısım yasaklar ile (bazı istisnalar hariç) Türk vatandaşlarına uygulanan çalışma engelleri konularının da, şimdilik beklemede olduğu anlaşılıyor ki, bunlar da etkin bir işbirliği isteği samimiyse, düzeltilmesi gereken maddeler…
NİSPETEN YENİLER

  • Öte yandan, Türkiye-Rusya görüşmeleri boyunca, yeni işbirliklerinin de doğmasının hedeflendiğine dair bolca niyete şahit olduk. KEK sonrasındaki İş Konseyleri Toplantısı'nda konuşan Novak ve Zeybekci, metalürjiden petrokimyaya çeşitli alanlarda karşılıklı ticaret ve yatırımların kapsamını genişletme hedefinin altını çizdi. Ayrıca, iki ülke arasındaki serbest ticaret anlaşması çalışmalarının da ilerlediğini ve 2017 yılında meyvelerinin toplanacağını anlıyoruz. Tabii bunu şimdilik ağırlıklı olarak hizmetler cephesinde düşünebiliriz.
  • Havadisiyle evvelden şüyu bulmuş olsa da, nispeten yeni sayabileceğimiz ilgili gelişmelerden biri de, Türkiye-Rusya Ortak Fonu'na dair kararlılıkları işitmek oldu. 1 milyar dolar sermayeyle kurulması planlanan fondan, Türkiye ve Rusya'daki yatırımların yanı sıra, 3. ülkelerde yapılacak işbirliklerinde de istifade edilmesi planlanıyor.
  • 3. ülkeler demişken; DEİK Başkanı Vardan'ın toplantıda vurguladığı gibi, Avrasya coğrafyasında iki büyük aktör olarak birlikte rol almanın önemi de inkâr edilemez. Daha önce İpek Yolu özelinde sıkça dile getirdiğim bu bölge, ikili ve çoklu işbirlikleri için kaçırılmaması gereken bir fırsat… Türkiye-Rusya normalleşmesinin, aslında potansiyel işbirliklerinin önünü açması/malum stresleri gidermesi açısından da, tam bu noktada indirekt bir fayda sağlaması beklenebilir. DEİK Genel Sekreteri Mustafa Mente de, gözlemler doğrultusunda son dönemde söz konusu bölge ülkelerinde bu minvalde bir rahatlama hissedildiğini belirtiyor.
Ve sözün özü, Türkiye-Rusya münasebetlerinde normale dönüldüğünü önemli ölçüde kanıtlayan enerji dolu bir haftayı geride bırakmış bulunuyoruz. Saydığım bu gelişmeler başarıya ulaşır ve pürüzler giderilirse, Novak'ın belirttiği gibi ilişkilerde bir ivme kazanılması muhtemel. Hatta formül tutarsa, bir sinerji yakalamak dahi mümkün.

Öte taraftan, benim kalemime düşenler, ekonomik değişkenler… Oysa denklemin içine bir de, “en az iki” taraflı dış politika unsurlarının karıştığına şüphe yok.

[Yeni Şafak, 14 Ekim 2016].