Almanya, Hollanda, Danimarka, İsviçre ve diğer Avrupa ülkelerinde güçlü hayır kampanyaları yürütülüyor. Yanlış anlamayın kendi ülkelerindeki bir referandum için değil. Türkiye'deki 16 Nisan referandumu için hayır kampanyası yapıyorlar. Ne kadar da meraklıymış Avrupalılalar Türkiye siyasetine. Neden acaba? Önce Almanya çıktı sahneye. Zaten uzun süredir Alman gazetelerinin manşetlerini sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan süslüyor. Alman çocukları Erdoğan'ı Almanya'nın Cumhurbaşkanı zannediyormuş. Kendi cumhurbaşkanları bile bu kadar çok manşete çıkmıyor Alman gazetelerinde. Şimdi Hollanda sahne aldı. Ama Hollandalılar çok daha pervasız çıktı. Etrafı kırıp döktüler. Son derece barbar bir tavırla tüm düşmanlıklarını açık ettiler. Bu esnada hepimiz düşünmeye başladık. Acaba Hollanda neden bu kadar barbarca bir tavra savruldu diye. Nasıl oldu da tüm diplomatik teamülleri ve hatta insani gereklilikleri dahi çiğneyecek kadar çıldırdılar? İlk aklımıza gelen açıklama seçimlerdi. Hollanda'da gidilecek seçimler öncesi aşırı sağın yükseliyor oluşu Hollanda'nın yabancı düşmanlığının sebebi olarak gösterildi. Wilders yükseliyor diye Başbakan Rutte'nin de eli yükselttiğini düşündük. Ama bu açıklamada akıl almaz boşluklar var. Hollanda ilk kez seçime gitmiyor. Aşırı sağ ilk kez yükselmiyor. Bu tür eylem ve söylemeler sadece Hollanda'yla sınırlı değil. Yani Avrupa'daki bu genel eğilim sadece kendi içlerindeki kavgayla ve popülizmle açıklanamaz. Avrupalılar sadece diplomatik kriz çıkararak seçim kazanmanın peşinde değil. Aynı zamanda ve daha önemlisi Türkiye'deki referandumun sonuçlarını etkilemek istiyorlar. Bu kısmı çok belli değildi. Üstü örtük bir hayır kampanyası yürütüldüğünden somut örneklerini bulmak mümkün olmuyordu. Fakat son olarak İsviçre'de gerçekleştirilen bir yürüyüş asıl meseleyi hepimizin gözleri önüne serdi. İsveçre'nin Türkiye ile hiç alakası yok. Ülkede seçim falan da yok. Ama Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı içeren yürüyüş yapılıyor. Kafalarına fes giymiş, suratlarına çirkin maskeler takmış, ağızlarına bıcak almış, ellerinde Erdoğan'a hakaret içeren pankartlar taşıyan adamlar feslerine de Türkçe hayır yazmışlar. Belki de hayatında Türkiye'yi hiç görmemiş bu tiplerin İsviçre sokaklarında böylesi zırva bir yürüyüş yapmasının akılla açıklanacak tarafı yok. Hele hele hayır kampanyası yapmaları iyice çıldırdıklarının göstergesi. Avrupa medyasında ve sokaklarında hayır kampanyası yapılmasının tek bir nedeni var. Kaygı. Avrupa kendisi bir krizin içinde sürükleniyor. Krize girdiğini gördüğü için de endişelere kapılıyor. Aynı esnada Türkiye'nin kendisini yeniden inşa ettiğinin ve eğer Cumhurbaşkanlığı sistemi geçerse Türkiye'nin kontrol edilemez olacağının farkındalar. Koalisyonlarla, ekonomik krizlerlerle ve IMF düzenlemeleriyle kontrol edilen Türkiye yerine güçlü liderliğe sahip bir Türkiye'nin doğuyor oluşu hepsini rahatsız ediyor. Resim tersine dönüyor. İç kavgalara sürüklenen Türkiye gidiyor, iç çekişmelere esir olan Avrupa geliyor. Düzenini oturtmuş çevresine baskı yapan Avrupa gidiyor, yerine düzenini oturtacak ve Avrupa'ya baskı yapabilecek bir Türkiye geliyor. Hem içeride hem dışarıda bu kadar Türkiye düşmanının ortak bir dil tutturması tesadüf mü? Tabii ki değil. Türkiye'nin işlemeyen bir sistemden kurtulması hepsini rahatsız ediyor. İçeride bürokratik vesayet ve terör odakları kaybediyor. Halkın anaakım kitlelerinin iktidarı garanti altına alınıyor. İç siyasette istikrarı yakalayan Türkiye dışarıda daha güçlü olacaktır. Mesele bu kadar basit. Vatandaş da tüm bu süreci çok net görüyor. Türk halkı günün sonunda oy kullanırken şuna bakacak. Kimler hayırı destekliyor kimler eveti destekliyor. Şöyle kaba bir liste yaptığında hem yurtiçinde hem yurtdışında birbiriyle örtüşen isimler ortaya çıkacak. Türk düşmanı Avrupalılar hayır kampanyası yapıyorsa, bunun bir nedeni var. Bu da Türk halkının gözünden kaçmaz.
[Takvim, 16 Mart 2017].