Yüzde 25,6… Ne oranı bu derseniz, genç kadınlarımızın işsizliği…
Bugünkü yazıda, açıklanan son işgücü istatistikleri üzerinden gençlik odaklı gitmeye devam ediyoruz. Bir önceki yazımda 15-24 yaş grubu içinde kaydedilen %19,9'luk işsizlik oranından bahsetmiştim. Grubun kadın nüfusu, anlaşılan, ortalamayı yükseltiyor. Nitekim aynı yaş aralığındaki erkeklerde bu oran yine pek hoş olmasa da, %16,6 gibi daha farklı bir seviyede…
Tam bu noktada, iki alt grup arasında, işgücüne katılımda da ciddi bir fark olduğunu eklemek gerekiyor: Söz konusu genç nüfus kapsamında erkeklerde katılım oranı %55,7 iken, kadınlarda %31,9 gibi kıyasen düşük bir düzey gözleniyor.
Peki, genç kadınlar neden işgücüne erkeklerden daha az katılıyor? Bu grupta yaş hasebiyle okul vazifesine meyilden mi acaba diye akla gelebilse de, detaylı veriler farklı nedenlerin varlığına daha çok işaret ediyor. Dolayısıyla da, bu işaretlerin ayrıntılarını irdelemek gerekiyor.
YÜZDE 25,8 NE YAPIYOR?
Gençliğimiz hakkında dikkatimizi yöneltmemiz gereken bir diğer ilgili gerçek de, 15-24 yaş nüfusu içinde “ne eğitimde ne de istihdamda olan” kesimin, %25,8 gibi ciddi bir oran teşkil etmesi...
2016 Eylül itibariyle söz konusu yaş grubunda, ülkemizde kabaca her 4 gençten birinin aktif olmadığını ima eden bu veri, OECD başta olmak üzere çeşitli beynelmilel karşılaştırmalarda da yukarılarda yer alıyor.
Tabii bu kıyaslamalarda, emek piyasasındaki “esneklikler” ve “kadının yeri” gibi faktörler de tartışılması gereken konulardan ancak sonuç itibariyle kendi bünyemizde bakacak olursak, uluslararası jargonla NEET olarak nitelendirdiğimiz bu genç kesimimiz, (örgün/yaygın) eğitimde ve ekonomik aktivitede yer almaktan mahrum kalırken, yoksulluktan sosyal dışlanmışlığa kadar geleceğe dair mühim riskler taşıyor. Bu arada, söz konusu oranda geçmişten bugüne anlamlı bir düşüş sergiledik ancak daha iyi seviyelere ihtiyacımız olduğu da ortada.
PROFİL NASIL?
Peki, bu kadar yoğun bir kitlenin temsilcileri kimler? Daha doğrusu, bu gençlerimiz, işin arka planında nasıl bir profildeler?
Bu soruyu yanıtlamak amacıyla önce cinsiyete bakalım dersem, veriyi görmeden de cevap ortada dersiniz sanırım. Zaten veriler de, 15-24 yaş NEET grubunda Eylül 2016 döneminde %68'lik bir kadın ağırlığı hâkim diyor.
Eğitim açısından baktığımızda ise, eğitimle ve istihdamla iştigal etmeyen bu gençlerimizin %52,8'lik bölümünün lise altı bir mezuniyet derecesine sahip olduklarını gösteren rakamlar dikkat çekiyor. Bu noktada ise, söz konusu yaştaki nüfusumuzun ağırlıklı bölümünün bu eğitim seviyesinden oluştuğu detayını not düşmekte fayda var.
EĞİTİMİ TAMAMLAMAMAK
Bir diğer ilgili ayrıntıya ise, geçtiğimiz haftalarda TÜİK tarafından yayımlanan ve 2016 2. çeyreğe dair olan “Gençlerin İşgücü Piyasasına Geçişi” konulu araştırmanın verilerinde rastladım. Onu da eklemeden geçmeyeyim. Yalnız bu kez üzerine konuştuğumuz yaş grubumuz biraz daha kapsamlı ve 15-34 aralığında olacak. Odaklanacağım mesele ise, eğitimi tamamlamamaya dair...
Daha açarak söyleyeyim: Bu yaş grubunda hiç okula gitmeyenlerin, eğitimini yarıda bırakanların veya üniversiteye kadar eğitim sürecini tamamlamayanların eğitimini tamamlamama nedenleri…
Verileri süzüp hızlıca sonuca varacak olursak, bilhassa şunları ifade edebilirim:
Erkeklerde eğitimi tamamlamama nedenleri arasında ağırlıklı yer tutanlar; “maliyetin karşılanamaması”, “sınavlarda başarısız olmak” ve “çalışmak istemek” olarak öne çıkıyor.
Genç kadınlarda ise en ağırlıklı faktör, “evlilik ve ailevi nedenler” iken, bunu “ailenin/eşin izin vermemesi” ve “maliyetin karşılanamaması” nedenleri takip ediyor.
Ve bu yazıda öncelemeye çalıştığım tüm bu bulgular ise, ülke olarak ciddi şekilde üzerine eğilmemizi gerektiren toplumsal dinamikleri ortaya koyuyor.
Bir yazarın güzel bir ifadesi vardır:
“Gençliğin kendisi bir yetenektir ancak aşınıp eskiyecek bir yetenek…”
Kaybetmeden değerlendirmek, kritik öneme sahip.
[Yeni Şafak, 23 Aralık 2016].