SETA > Yorum |
Dershanelerin Dönüşümü için Yol Haritası

Dershanelerin Dönüşümü için Yol Haritası

Kaliteli eğitimi eşit şekilde sunmak kadar öğrencilere asgari standartları sağlayacak destek eğitimleri sunmak da sosyal devletin asli görevlerindendir. Bunun için etüt merkezlerine dönüşmüş kurumlardan faydalanılabilir.

Kaliteli eğitimi eşit şekilde sunmak kadar öğrencilere asgari standartları sağlayacak destek eğitimleri sunmak da sosyal devletin asli görevlerindendir. Bunun için etüt merkezlerine dönüşmüş kurumlardan faydalanılabilir.

Dershane meselesi, yaklaşık iki haftadır Türkiye gündeminin merkezindedir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta yaptığı açıklama ile anlaşılan odur ki, dershanelerin dönüşümü konusunda gerekli yasal adımlar atılacaktır. Hükümetin kararlılığı ve belirli bir toplumsal talep artık mevcut yapının devam etmeyeceğini göstermektedir. Dershanelerin dönüşümü için birçok öneri ortaya atılmış (özel okula, açık/akademik liseye ya da etüt merkezlerine dönüşüm) ve dönüşümler için teşviklerin verileceği belirtilmiştir. Dershanelerin kuruluş amaçları ile fiziki ve beşeri altyapıları dikkate alındığında bu dönüşümün gerçekleşmesi için önemli kaynağa ve süreye ihtiyaç vardır. Daha önemlisi, dönüşüm sürecinde öğrenciler, aileler, dershane sahipleri ve çalışanlarının mağdur edilmemesi gerekmektedir.

Bu dönüşümün nasıl gerçekleşeceği konusunda Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’nın henüz açık bir yol haritasının olmadığı görülmektedir. Aslında bu, olumsuz bir durum değildir. Paydaşların önerileri ve eleştirileri dikkate alınarak belirlenecek bir yol haritası, çok daha sağlıklı bir dönüşümün gerçekleşmesini sağlayacak. Bundan dolayı özellikle dershane sahiplerinin dönüşüme ilişkin önerilerini ve eleştirilerini yapıcı bir şekilde ifade etmelerinde fayda vardır. Şu açık ki önümüzdeki aylarda hatta çok daha uzun bir süre, dershanelerin dönüşümü meselesi gündemde olmaya devam edecektir.

SÜRECİ BİRLİKTE İNŞA ETMEK

Yol haritasını belirlerken dikkate almamız gereken birkaç husus bulunmaktadır. Bunlardan ilki dershaneciliğin, oldukça büyük ve yaygın bir sektör olmasıdır. Bu büyüklükteki yapının dönüşümü konuşulurken, öğrencilerin ve ailelerin telafi eğitimi, destek eğitimi ve sınava hazırlık için ek ders talebi dikkate alınmalıdır. İkinci husus dershanelerin dönüşümünün sadece bu ihtiyaçların karşılanması ile gerçekleşemeyeceğidir. Zira dershane meselesi sadece sektörden faydalanıcıları değil, dershane çalışan ve sahiplerini de ilgilendirmektedir. Dolayısıyla çalışanlar (öğretmen, idari personel vd.) ve dershane sahipleri de dönüşüm süreçlerinde hesaba katılmalıdır. Üçüncü bir husus ise dershanelerin mevcut fiziki ve beşeri altyapıları dikkate alındığında bu dönüşümün belirli bir süreye yayılması gerektiğidir.

Haklı olarak, dershane sahiplerinin dönüşüm süreçlerine ilişkin bazı kaygıları vardır. Örneğin, bazı dershane sahipleri, kredi kullanarak yatırımda bulunduklarını ve uzun süreli kira sözleşmeleri nedeniyle mağdur durumda kalabileceklerini belirtmektedirler. Buna ilaveten, dönüşüm sürecinde personelin tazminatına ilişkin mali güçlükler ile karşılaşabileceklerini ifade etmektedirler. Hükümetin ve Bakanlığın, dönüşüm sürecinde dershane sahiplerinin bu kaygılarını ortadan kaldıracak bir politika geliştirmesi gerekmektedir. Başbakan’ın kimsenin mağdur edilmeyeceği şeklindeki açıklaması, sektör çalışanları arasında büyük bir rahatlamaya yol açmıştır. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da mağduriyetin oluşmaması için çeşitli formüllerin geliştirilebileceğini ifade etmişve farklı formüller telaffuz etmiştir. Avcı, özel okula dönüşemeyen dershanelerin, açık lise ya da akademik lise olarak devam edebileceğini ya da halk eğitim merkezi olarak kullanılabileceğini ve dönüşmeyen kurumlardan hizmet satın alınabileceğini ifade etmiştir. Ayrıca, kamuoyuna yansıyan açıklamalarda, dönüşüm için belirli bir sürenin verileceği belirtilmiştir.

Diğer bir husus ise, dershane personelinin ne olacağı ile ilgilidir. Zaman zaman tartışmalar sadece dershane öğretmenlerine indirgenmektedir. Ancak dershanelerde çalışan memurlar, hizmetliler ve diğer çalışanların durumlarının ne olacağı da önemli bir sorundur. Dershane personelinin, dönüşüm sürecinde mağdur edilmeyeceğine yönelik Başbakan ve Bakan Avcı açıklamalarda bulunmuştu. Bakanlık tarafından, beş yıl ve üzeri tecrübeye sahip dershane öğretmenlerinin Bakanlık bünyesine mülakat yolu ile alınacağına yönelik, açıklamalar yapılmıştır. Başbakan ise yaptığı açıklama ile 40 yaş üstünü de Bakanlık bünyesine alınabileceğini belirtti. Öğretmenlerin bakanlık bünyesine alınması sürecinde atanma bekleyen öğretmen adaylarının baskısının dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim Bakan Avcı, dershane öğretmenlerinin kamuya alınması ile yeni öğretmen atamalarını tamamen ayrıştırmış ve dershane öğretmenlerinin Bakanlık bünyesine alınması sürecinde atama bekleyen öğretmen adaylarının kadro sayısının olumsuz etkilenmeyeceğini belirtmiştir. Zaten Başbakan da önümüzdeki yıl 50 bin yeni öğretmenin istihdam edileceğini açıklamıştır. Oldukça yüksek bu rakam, mali açıdan bütçeye ciddi bir yük getirecek olmasına rağmen, hükümetin eğitimi iyileştirmeye atfettiği önemi göstermektedir.

Şüphesiz dershaneler, başarının artmasında, öğrencilerin motive edilmesinde, devlet okullarında çeşitli nedenlerle oluşmuş (öğretmen eksikliği, müfredatın yetiştirilmemesi vb.) eksikliklerinin tamamlanması konusunda önemli işlevler görmektedir. Hâlihazırdaki eğitim sisteminin herkese kaliteli eğitimi eşit bir şekilde sunmadığı da açıktır. Bu anlamda dershaneler, eğitim sisteminden kaynaklanan bir boşluğu doldurmaktadır. Dershanelerin kapatılması durumunda, ciddi bir fırsat eşitsizliğinin ortaya çıkacağı, öğrencilerin kamu okullarındaki eksikliklerini giderme ve sınavlara hazırlanma konusunda sorun yaşayacakları da vurgulanmaktadır. Bu durumda, yasal düzenlemenin ilk dikkate alması gereken husus, dershanelere atfedilen pozitif rolü yani öğrencilerin eksikliklerini giderme ve sınavlara hazırlama işlevini görecek bir mekanizmayı dönüşüm sonrasında tesis etmesi gerekmektedir. Bu bağlamda okuma salonları ve etüt merkezleri, bu telafi ya da destek eğitimi sağlayacak mekanizmalar olarak düşünülebilir. Zaten, bugün Türkiye’nin bazı bölgelerinde kamu kaynakları ile desteklenen okuma salonları mevcuttur. Kaliteli eğitimi eşit bir şekilde sunmak kadar öğrencilere asgari bazı standartları sağlayacak destek/telafi eğitimleri sağlamak da sosyal devletin asli görevlerindendir. Bu bağlamda devlet, asgari nitelikteki kaliteli eğitimi sağlamak ve telafi eğitim imkânı sunmak için etüt merkezlerine dönüşmüş kurumlardan hizmet satın alabilir. Böyle bir uygulama ile özel okula dönüşemeyen kurumlar, mevcut beşeri ve fiziki altyapıları ile bu hizmeti sağlayabilir. Ayrıca, kar amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşları da etüt merkezleri ve okuma salonları açarak telafi, destek ve hazırlayıcı eğitim imkânları sunabilir. Böylece, fırsat eşitliğinin sağlanmasına katkı yapmış olurlar.

Dershanelere atfedilen bir diğer işlev ise öğrencileri kötü alışkanlıklardan uzak tuttuğu şeklindedir. Bazı velilerin, dershanelere bu anlamları yüklediği de bilinmektedir. Dönüşüm sürecinde bu işlevi görecek bir mekanizma da tesis edilmelidir. Dershanelerin dönüşümü sürecinde, yukarıda ifade ettiğimiz, destek/telafi/hazırlayıcı eğitim imkanları ile yine bu işlev karşılanabilir. Buna ilaveten, dershaneler şimdiye kadar sadece bir eğitim kurumu olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak tasarlanmıştır. Gençlerin boş zamanlarını değerlendirme, iyi alışkanlıklar kazanması konusunda çalışan Gençlik ve Spor Bakanlığı ile yapılacak bir protokol ile mevcut birçok dershane, gençlere yönelik eğitimsel, sanatsal, kültürel ve sportif etkinlikler için kullanılabilir. Bu sayede yine mevcut fiziki ve beşeri altyapı kullanılabilir. Diğer yandan da dershanelere atfedilen bu işlev de sürdürülmüş olur. Bu vesile ile özel okul olma kapasitesine sahip olmayan kurumların da değerlendirilme imkânı ortaya çıkabilir. Hatta, ciddi bir eleştiri konusu olan çocukların kültürel sosyal hayattan uzak olmaları sorununa yönelik olumlu bir adım atılmış olur.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Kısaca ifade etmek gerekirse, dershanelerin dönüşümü konusunda bir kararlılığın olduğu görülmektedir. Bu dönüşümün oldukça kapsamlı, maliyetli ve belirli bir süre içinde gerçekleşeceği açıktır. Bu çerçevede dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

Sürecin mağduriyetler üretmeden sektörün taleplerini ve toplumsal talepleri karşılayacak şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, çocuklara okul içinde ve okul dışında telafi eğitimi ve sınavlara hazırlayıcı kurslar verilmesi tartışılmalıdır.

MEB taraflarla onları mağdur etmeyecek şekilde etkin ve şeffaf olarak görüşmeli, tüm tarafları dinlemelidir. Dönüşüm sürecinde ilişkin tartışmaların kamuoyunun önünde gerçekleşmesi hem kamuoyunun bilgilendirilmesi ve şeffaflığın artması açısından hem de dezenformasyonun engellenmesi için önemlidir.

Dönüşüm sürecinde sektörün temsilcileri ve dershane sahipleri, taleplerini dillendirmekle kalmamalı aynı zamanda dönüşüm sürecinin daha sağlıklı olması için öneriler geliştirip sunmalıdır.

Dershanelerin dönüşüm sürecinin bir anda olmayacağı dikkate alınmalıdır. Bu kadar büyük bir yapıyı sağlıklı bir şekilde dönüştürürken zamana ihtiyaç olduğu açıktır. Yasal düzenleme içerisinde dönüşüm için orta ve uzun vadeli bir sürenin tanımlanması oldukça önemlidir.

Yasal düzenlemenin çeşitli çözüm alternatifleri ve senaryoları içermesi, farklı büyüklük ve altyapıya sahip dershanelerin dönüşmesini kolaylaştıracaktır.

[Star Açık Görüş , 30 Kasım 2013]