SETA > Yorum |
Pakistan'da Terörün 'Amerikan' Kaynakları

Pakistan'da Terörün 'Amerikan' Kaynakları

Afganistan'ı Sovyetlere kaybetmek istemeyen Washington yönetimi bu ülkeye yönelik politikalarını Pakistan üzerinden yürütmüş, Sovyet işgaline karşı direnen İslamcı grupları Pakistan ordusu ve istihbaratı üzerinden silahlandırıp desteklemiştir.

Pakistan 1947 tarihinde Muhammed Ali Cinnah liderliÄŸinde Ä°ngiltere sömürgesi olmaktan kurtulup Pakistan Ä°slam Cumhuriyeti adı altında bağımsız olduÄŸunda Cinnah ve onun baÅŸkanlığını yaptığı Müslüman Ligi, kurulan bu ülkenin kısa sürede kalkınıp Ä°slam dünyasına liderlik yapması konusunda büyük ümitlere sahipti. Ancak bu bağımsızlığın, dönemin küresel güçlerinin her türlü “neo-kolonyalist” ve “neo-emperyalist” politikalarından kurtulmak anlamına gelmediÄŸi kısa sürede anlaşıldı ve Pakistan SoÄŸuk SavaÅŸ ortamındaki küresel güç mücadelesinin yaÅŸandığı alanlardan biri oldu. ABD’nin Sovyetler BirliÄŸi’ne karşı uyguladığı çevreleme politikası kapsamında önemli bir ülke olarak gördüÄŸü Pakistan, Washington tarafından mutlaka kontrol altında tutulması gereken bir ülke olarak görüldü ve bu da Ä°slamabad siyasetine sık sık müdahale edilmesi sonucunu doÄŸurdu. ABD’nin, nüfuzu altındaki ülkelerde kendi küresel çıkarlarına uygun politikalar izleyecek siyasetçileri iktidarda tutmak yönündeki müdahaleleri, baÅŸka ülkelerde olduÄŸu gibi, Pakistan’da da darbeleri, askeri yönetimleri, onların güvenlikçi politikalarını, onlara eÅŸlik eden ağır insan hakları ihlallerini ve bunların sonucu olarak ortaya çıkan radikalizmi beraberinde getirdi.

1956 yılında General Eyüp Han liderliÄŸinde ilk askeri darbe gerçekleÅŸtirildi ve bunun arkası da geldi. Zaten kalabalık nüfusa sahip yeni bir devlet olarak çok sayıda sorunla yüzleÅŸmesi gereken Pakistan’a bu sorunlarını kendi yöntem ve imkanlarıyla çözme konusunda fırsat verilmedi ve stratejik konuma sahip olduÄŸu düÅŸünülen ülkeye sürekli olarak dışarıdan müdahale edildi. Hafta başında PeÅŸaver kentindeki bir okula gerçekleÅŸtirilen ve 130’dan fazla çocuk ile çok sayıda öÄŸretmenin hayatını kaybetmesine yol açan katliam da aslında bu müdahaleci politikaların dolaylı bir sonucu olarak görülmelidir. Bu saldırıyı üstlenen Pakistan Talibanı’nın ortaya çıkmasının arka planına bakıldığında, ABD’nin 1980’li yıllarda Sovyetler BirliÄŸi’ne karşı Afganistan’da giriÅŸmiÅŸ olduÄŸu mücadelenin ve bu mücadelenin baÅŸarıyla sonuçlanmasının ardından 1990’lı yıllarda Afganistan’da yaÅŸanan iç savaÅŸtaki tercihlerinin belirgin bir ÅŸekilde karşımıza çıktığı görülür.

Afganistan’ı Sovyetlere kaybetmek istemeyen Washington yönetimi bu ülkeye yönelik politikalarını Pakistan üzerinden yürütmüÅŸ, Sovyet iÅŸgaline karşı direnen Ä°slamcı grupları Pakistan ordusu ve istihbaratı üzerinden silahlandırıp desteklemiÅŸ ve bu ÅŸekilde Pakistan’ın Afganistan sınırına yakın bölgelerinin kontrol edilmesi zor paramiliter silahlı grupların etkisi altına girmesine dolaylı olarak katkıda bulunmuÅŸtur. Sovyetlerin Afganistan’dan çekilmesi sonrasında da ABD’nin Pakistan üzerinden Afganistan’a müdahaleleri devam etmiÅŸ, 1990’lı yıllarda bu ülkede yaÅŸanan iç savaÅŸta Taliban’ı desteklemek suretiyle bu silahlı grubun hem Afganistan hem de Pakistan’da halkın güvenliÄŸinin saÄŸlanacağı bir devlet düzeninin kurulmasına engel olacak düzeyde güçlenmesine ve bölgenin sürekli bir kaos yaÅŸamasına zemin hazırlamıştır. Bu yıllarda Washington yönetiminin, Taliban saflarında kristalize olup adından söz ettirmeye baÅŸlayan El Kaide konusunda da bugünkü gibi düÅŸünmediÄŸi ve bu örgütü ilk zamanlarda “faydalı bir araç” olarak deÄŸerlendirdiÄŸinin de altını çizmek gerekir.

'DOST VE MÜTTEFÄ°K' YAPILAR

Daha önce birç