ABD BaÅŸkanı Obama’nın 4 Kasım Kongre seçimlerinde Temsilciler Meclisi’nden sonra Senato çoÄŸunluÄŸunu da Cumhuriyetçilere kaptırmasının 2016’ya kadarki ‘topal ördek’ döneminde dış politika açısından önemli sonuçları olacak. Hem iç hem de dış politikada Cumhuriyetçilerle ortak bir zemin bulmak zorunda olan baÅŸkan, göçmenlik ve saÄŸlık reformu gibi konularda kavga etmekten çekinmeyeceÄŸinin iÅŸaretini verse de Kongre’nin iki kanadına da hakim olan Cumhuriyetçiler baÅŸkanı dış politikada daha keskin (agresif de denebilir) politikalar izlemeye zorlayacaktır. Ancak ÅŸimdiye kadarki OrtadoÄŸu politikasına bakıldığında Obama’nın yüksek riskten kaçınan minimalist bir politika izlemeye devam edeceÄŸini öngörmek zor deÄŸil.
IŞİD'LE 'ENDİREKT' SAVAŞ
ABD’nin OrtadoÄŸu politikasının IŞİD’le mücadele ve Ä°ran’la nükleer anlaÅŸmaya varılmasına odaklandığı (veya indirgendiÄŸi) bir dönemden geçiyoruz. BaÅŸkan’ın IŞİD’i ‘geriletip yok etme’ diye belirlediÄŸi politika, Amerikan askerlerinin doÄŸrudan muharebeye girmediÄŸi ve yerel aktörlerin desteklendiÄŸi bir strateji üzerine inÅŸa ediliyor. Bu stratejinin Irak’ta BaÄŸdat hükümetini, PeÅŸmerge güçlerini ve Sünni aÅŸiretleri bir araya getirme ÅŸeklinde tezahür ettiÄŸini görüyoruz. Ancak bu güçlerin ÅŸu aÅŸamada yalnızca kendi bölgelerini koruyabilecekleri ve IŞİD’i maÄŸlup edemeyecekleri yönünde geniÅŸ bir kanaat var. Halihazırda IŞİD’a karşı ciddi aÅŸama kaydedilememiÅŸ olması Obama’nın politika deÄŸiÅŸikliÄŸine gidebileceÄŸi yönünde haberlere yol açtı. Ancak Savunma Bakanı Hagel ve Genelkurmay BaÅŸkanı Dempsey’nin Kongre sunumlarından da anlaşılacağı gibi yönetim kısa vadede ciddi bir politika deÄŸiÅŸikliÄŸine gitmeyi düÅŸünmüyor.
Amerikan askerlerinin sahaya inmesini çok aşırı durumlar (IŞİD’in nükleer silah edinmesi gibi) dışında reddeden stratejisi yüzünden Obama fazlasıyla eleÅŸtiriye muhatap oluyor. Eski Savunma Bakanı Gates’in de söylediÄŸi gibi, BaÅŸkanın Pentagon’a IŞİD’i yok etme misyonunu verip ondan sonra sahaya asker gönderemeyeceÄŸi ÅŸerhini koyması askeri rahatsız ediyor. Amerikan askerlerinin Irak ordusu ve PeÅŸmergelere sadece eÄŸitim ve danışmanlık düzeyinde destek vermesi ve savaÅŸçı rollerinin olmaması, IŞİD’le etkin bir mücadelenin önünü kesiyor. Dempsey’nin Musul’a yönelik muhtemel bir operasyonda Amerikan askerlerinin muharip güç olarak sahaya inmesi gerekebileceÄŸini ifade etmesi de stratejinin bu yönünün eksik kaldığına iÅŸaret ediyor.
Ocak’ta yeni Kongre’nin göreve baÅŸlamasıyla sahada istihbarat eksikliÄŸi, insansız hava araçlarının (Ä°HA) azlığı, koalisyon bombardımanlarının sürekli ve etkili olmayışı, sahada savaÅŸan kuvvetlerle koordinasyonun zorlukları gibi konularda eleÅŸtiriler yoÄŸunlaÅŸacaktır. Öte yandan Obama’nın IŞİD’le savaşı Bush döneminden kalma bir yasal altyapıyla götürüyor olması da Obama’nın savaÅŸ yetkileri konusunda tartışmalar baÅŸlatmış durumda. Ayrıca IŞİD’le etkin bir mücadele için Esad rejiminin doÄŸrudan hedef alınması gerektiÄŸini savunanların sayısı da az sayılmaz. Obama bu baskılar altında bazı düzeltmeler yapabilir ama Amerikan askerlerini OrtadoÄŸu’da yeni bir savaÅŸa sokmama sözüne sadık kalabilmek için direnecektir.
Obama yönetimi hem Irak hem de Suriye politikalarını IŞİD’le mücadeleye indirgemiÅŸ bir görüntü sergiliyor. Bizim için IŞİD’in Irak’ta geriletilmesi öncelikli, Esad rejimiyle sonra ilgileniriz diyor yönetim. Suriye’de IŞİD’le savaÅŸacak ve Amerika’yla çalışacak ‘güvenilir ortaklar’ arayan yönetimin PYD’ye verdiÄŸi askeri desteÄŸi de bu baÄŸlamda anlamak gerekiyor. ÖSO’nun Ürdün ve Türkiye gibi müttefiklerle eÄŸit-donat programı dahilinde güçlendirilmesi de IŞİD’le mücadele önceliÄŸiyle alakalı. Bu güçlerin ilerde Esad rejimini hedef alıp siyasi bir çözüme giden yolu açabileceÄŸini söyleseler de ortada net bir yol haritası yok. Ayrıca Pentagon’un eÄŸit-donat programının bütçelendirilmesi ve organizasyonu zaman alacağı için CIA’in öteden beri devam eden muhalifleri eÄŸitme programının hızlandırılması tartışılıyor. Esad rejiminin ÅŸu aÅŸamada hedefe koyulmasının yeni bir cephe açmak anlamına geleceÄŸini ve sahada etkin savaÅŸabilecek bir ÖSO’nun olmadığını söylese de, yönetimin Suriye konusunda frene basmasının önemli nedenlerinden birinin Ä°ran’la nükleer anlaÅŸma ve potansiyel yumuÅŸamanın tehlikeye girme ihtimali olduÄŸu görülüyor.
NÜKLEERDE BAÅžARI ÅžANSI
Ä°ran’la nükleer anlaÅŸmayı akamete uÄŸratacak adımlardan kaçınan Obama’nın Hamaney’e gönderdiÄŸi gizli mektubun ifÅŸası Ä°ran’la iliÅŸkiler konusundaki tartışmaları tekrar alevlendirdi. Bu konuda sert eleÅŸtirilere maruz kalan yönetim, 24 Kasım’da bir anlaÅŸma saÄŸlayamaz ve yeni bir ara anlaÅŸma veya uzatmayla yetinmek zorunda kalırsa, Kongre ve Ä°srail’in baskısı artacaktır. GeçmiÅŸte Netanyahu’nun ‘Ä°ran’a saldır’ baskılarına direnen Obama, Ä°ran’a karşı sertleÅŸmeye zorlanacaktır. GeniÅŸ kapsamlı bir anlaÅŸma saÄŸlanması mümkün olsa bile Kongre’nin anlaÅŸmayı onaylaması çok zor olacak. BaÅŸkan bazı yaptırımları Kongre’yi devre dışı bırakarak kaldırabilir ancak bunun hem siyasi maliyeti fazla olur hem de yaptırımların en önemlilerinin kaldırılabilmesi ancak Kongre’nin onayıyla mümkün. Dolayısıyla Obama muhtemel bir anlaÅŸmayı her halükarda Kongre’ye kabul ettirmek zorunda.
Obama’nın nükleer meseleye sadece Amerika’nın Ä°ran’la OrtadoÄŸu’da stratejik mücadelesi perspektifinden bakmadığını not etmek gerekir. Kitle imha silahlarının yok edilmesi ve nükleer silahsızlanma Obama için önemli bir gündem maddesi ve Ä°ran’la müzakereler baÅŸarıya ulaşırsa bu konuda tarihe geçecek bir baÅŸarı elde etmiÅŸ olacak. Suriye’yi kimyasal silahlardan arındıran ve Ä°ran’ın nükleer güç olmasını engelleyen baÅŸkan olarak anılması, önümüzdeki iki yıllık dönemde dış politikada ciddi bir baÅŸarı kazanması (Ä°srail-Filistin barışı gibi) çok zor olan Obama’nın siyasi mirası açısından son derece önemli.
2008 baÅŸkanlık seçimleri öncesinde Ä°ran’la ön koÅŸulsuz diyaloÄŸa girmeyi vadeden Obama, ruhani lider Hamaney’e birkaç defa gizli mektup göndermiÅŸ ve Ä°ran’la Amerika arasında bir yumuÅŸamaya (detente) gitmenin yollarını aramıştı. En son mektubunda IŞİD’le ortak mücadele etme önerisi baÅŸkanın IŞİD stratejisini ne kadar öncelediÄŸini gösteriyor. Maliki’nin gönderilmesinde zımni destek aldığı Ä°ran’a nükleer anlaÅŸma sonrası IŞİD’e karşı ortak mücadele önerisi sunması, Obama’nın Esad rejimin en önemli destekçisi olan Ä°ran’ı Suriye’de karşısına almak istememesini de açıklıyor. Nükleer meselede geniÅŸ kapsamlı bir anlaÅŸmaya varılamazsa Ä°ran’la Suriye konusunda diyaloÄŸun da kapısı ÅŸimdilik kapanacak gibi görünüyor. Ä°ran’a karşı son derece ÅŸüpheci ve hasmane bir tavrı olan Kongre’ye muhtemel bir nükleer anlaÅŸmayı onaylatmak ve Ä°ran’la daha geniÅŸ bir iÅŸbirliÄŸine razı etmek hiç de kolay olmayacak. Ancak Obama’nın Ä°ran nükleer meselesinde baÅŸarısızlık lüksü yok.
SURİYE POLİTİKASI DEĞİŞİR Mİ?
Obama yönetiminin bugüne kadarki Suriye politikasına bakıldığında bundan sonra geniÅŸ kapsamlı bir politika geliÅŸtirerek iç savaşı sona erdirme konusunda liderlik yapması pek mümkün görünmüyor. Yönetim uzun süredir Suriye sorununu ‘herhangi bir iç savaÅŸ’ olarak analiz etti ve Suriye muhalefetinin ne kadar bölünmüÅŸ ve zayıf olduÄŸundan yakındı. Suriye krizinin Ä°srail, Lübnan, Ürdün ve Irak’a etkilerini sınırlandırmakla yetinen (ve bazılarına göre de bir yandan Ä°ran’ı Suriye’de ‘kanatma’ politikası güden) yönetimin kısa vadede Esad rejimini hedef alması zor. Rejim giderse tamamen kaos oluÅŸur ve ülke tamamen Nusra ve IŞİD’e kalır yönündeki kaygıları da dikkate alındığında, yönetimin en iyi ihtimalle Esad gitsin ama rejim kalsın ÅŸeklinde bir siyasi geçiÅŸ formülünü zorlayabileceÄŸini düÅŸünebiliriz.
Amerikan dış siyaset tartışmalarında son zamanlarda güvenli bölge ve uçuÅŸa yasak bölge konularında Türkiye’nin tezlerine yakın analizlerin çoÄŸaldığını görüyoruz. Bunları daha çok Cumhuriyetçiler arasında destekleyen siyasetçiler de var ve yeni Kongre’de çok daha etkili konuma gelecekler ancak dış politikada ipler büyük oranda Beyaz Saray’ın elinde. Obama’nın Suriye’de yeni bir cephe açmak istemediÄŸi ve sadece IŞİD’le mücadele eden güçlere destekle yetinmeye çalıştığı aÅŸikar. Bu ÅŸekilde adeta ‘diÅŸsiz’ ve Suriye iç savaÅŸ koÅŸullarını deÄŸiÅŸtirmeyi öngörmeyen bir IŞİD stratejisinin baÅŸarıya ulaÅŸma ihtimali oldukça zayıf görünüyor. Zaman içerisinde hem Amerikan askerlerine Irak’ta muharip misyon verilmesi hem de Suriye’de stratejinin Esad’ın hedef alınarak geniÅŸletilmesi kaçınılmaz hale gelebilir ancak Obama’nın bu adımları atmaktan uzak duracağı neredeyse kesin diyebiliriz.
Irak savaşını bitirmiÅŸ olmak, Obama’nın dış politikadaki siyasi mirasının en önemli maddesi olacaktı ama IŞİD’in Amerika’yı Irak’a tekrar angajmana zorlaması bunu pek mümkün kılmıyor. Irak’a geri dönmeye mecbur kalan Obama, IŞİD’le mücadelenin uzun süreceÄŸini söyleyerek bu konuda kesin zafer beklentilerini düÅŸürmeye çalıştığı belli. Ä°srail-Filistin barışı da neredeyse imkansız hale geldiÄŸine göre, ABD-Ä°ran yakınlaÅŸması Obama’nın siyasi mirası açısından önemli. Ancak bu yakınlaÅŸma bölgedeki Amerikan müttefiklerini ve Sünni güçleri rahatsız ederken IŞİD’in de elini güçlendirme riski taşıyor. Obama yönetiminin OrtadoÄŸu politikasından çok ciddi deÄŸiÅŸiklikler beklemek yanlış olur ancak bölgedeki geliÅŸmeler ve Kongre’deki yeni dengeler baÅŸkanı ciddi revizyonlara zorlayabilir.
[Star Açık GörüÅŸ, 23 Kasım 2014]