GüvenliÄŸe müteallık meseleler Türkiye’nin gündeminden hiç çıkmamış olsa da güvenlik konularındaki tartışmalar ve çalışmalar aslında askeri-bürokratik elitin otoritesi sınırları içinde kaldı. ‘Güvenlik’ konusu, 1990’ların vesayetçi demokrasi döneminde, Cezayir’de, Pakistan’da da olduÄŸu gibi, belirli bir grubun tekeli altındaydı. Bu bakımdan güvenlik meseleleri ve dış politika yapımı konusunda büyük oranda politika yapım sürecine zaten el sürdürülmeyen Refahyol koalisyonu döneminde ve sonrasında muhafazakâr cenah yumuÅŸak güç unsurlarına yönelme tercihine zorlandı. Hatırlamalı ki muhafazakâr cenahin kendisi bu dönemde ve öncesinde bir ‘güvenlik meselesi’ olarak algılanıyordu. AK Parti iktidarıyla birlikte bu durumun kabaca 2010 yılında kadar devam ettiÄŸini söyleyebiliriz. AK Parti bir yandan ‘güvenlik meselesi’ olarak görülmesinin anormalliÄŸini ve kabul edilemezliÄŸini göstermeye çabaladı ve ‘güvenlik tehdidi’ olarak algılanmasından kaynaklı kendisine yönelik varoluÅŸsal tehditleri (darbe gibi) bertaraf etmeye çalıştı. DiÄŸer yandan ise, özellikle de 2005 sonrasında, güvenlik ve dış politikada kendi vizyonunu ve dilini geliÅŸtirmeye çalıştı. ‘Sıfır sorun’ vizyonu ve ‘ortak kader’ bunun en net tezahürleri oldu. Muhafazakâr camianın, artık hükümette kendisini nispeten biraz daha rahat hisseden AK Parti nezdinde, 2010 yılından sonra güvenlik politikalarına ve klasik güvenlik araçlarına daha da yakından ilgi göstermeye baÅŸladığını da hemen not etmek gerekir.
Bu deÄŸiÅŸim dönüÅŸümde birincil sebep Arap Baharıyla beraber artık yumuÅŸak güç unsurlarının güvenlik politikalarında beklenen etkiyi vermeyeceÄŸine dair iÅŸaretlerin belirginleÅŸmesi oldu. Küresel sistemdeki deÄŸiÅŸikliklerde olduÄŸu gibi onlarca hayatı görülen çıkarlar ve aktörlerin yumağındaki bölgesel düzlemde statükonun da yalnızca yumuÅŸak güç unsurları ile istenen doÄŸrultuda deÄŸiÅŸmesinin imkânsıza yakın olduÄŸu artık iyice ortaya çıkmış durumdadır. Ä°kinci temel sebep ise Türkiye’deki güvenlik sektörünün bizatihi büyük oranda deÄŸiÅŸip dönüÅŸmesidir. Güvenlik bürokrasisi tarafından ‘tehdit’ olarak algılanarak siyasal hayata doÄŸan bir parti ve kadrosu bu algıya, güvenlik sektörünü büyük oranda bir tehdit olarak görerek ve bu sektöre karşı tedbirli ve soÄŸuk bir yaklaşım sergileyerek cevap verdi. Muhafazakâr kesim, iktidardan muktedir olma sürecine geçerken hem güvenlik sektörüne yönelik tavrını deÄŸiÅŸtirmiÅŸ ve bu sektörle tanışmaya baÅŸlamış hem de bu sektörü yeniden yapılandırma yoluna girmiÅŸtir.
SEKTÖRÜN YAPILANDIRILMASI
Aslında güvenlik sektöründeki deÄŸiÅŸim dönüÅŸüm tartışmaları ilk baÅŸlarda hep ordu üzerinden yürümüÅŸtü. Özellike ordunun Türk siyasi hayatındaki rolünün azaltılıp sivil alanın etkinleÅŸtirilmesi meselesi 2007 sonrasındaki siyasetin en temel konularından oldu. Yüksek Askeri Åžura Toplantılarında önce Genelkurmay BaÅŸkanının BaÅŸbakan ile yan yana oturmaya baÅŸlaması ve sonrasında ise sadece BaÅŸbakanın ÅŸuralara baÅŸkanlık etmesi sembolik bile olsa güvenli sektörü ile muhafazakar tabanlı bir siyasi iktidar arasında normalleÅŸen bir iliÅŸkiye iÅŸaret ediyordu. Güvenlik sektöründeki deÄŸiÅŸim rüzgarı özellikle Hakan Fidan’ın müsteÅŸar olmasıyla Milli Ä°stihbarat TeÅŸkilatı´na sıçradı. Göreceli olarak askeri dönüÅŸtüren ve sonrasında MÄ°T´i halkla barıştıran bir siyasal iktidar olan AK Parti için güvenlik sektörünün son aÅŸaması emniyete gelmiÅŸ durumdadır. Özellikle 17 Aralık sürecinin hızlandırdığı ve aciliyet gerektiren adımlar atmayı gerektiren Emniyet ve polis teÅŸkilatının yeniden yapılandırılması meselesi Türkiye´de güvenlik sektörü açısından en kapsamlı reform yapılan alan olmaya adaydır. EÄŸer Meclise gönderilen yasa büyük bir deÄŸiÅŸime uÄŸramadan kanun haline gelirse, Türkiye’de polis olmanın ÅŸartları bütünüyle deÄŸiÅŸmiÅŸ olacaktır. Artık askeriyeyi model olarak kendi eÄŸitim kurumlarını kuran bir emniyet deÄŸil, daha çok topluma açık/barışık ve üniversite mezunları arasından seçeceÄŸi bir kitle üzerinden kendisini yeniden kuracaktır. Polis Akademisinin yeniden yapılandırmasının önünü açacak yasa tasarısı bu açıdan deÄŸerlendirilmedi ve Türkiye’deki güvenlik sektöründeki en köklü reform olarak okunmalıdır.
Daha çok akademik çalışmalar yapmak ve emniyetin ihtiyaç duyduÄŸu personeli yetiÅŸtirmek olarak tanımlanabilecek ikili bir ayak üzerinde faaliyetlerini sürdüren Polis Akademisi BaÅŸkanlığı bu yasayla beraber kendisini eÄŸitim anlamında daha merkezi bir konumda bulacaktır.Geleneksel anlamda çok dar bir kapsama çalıştığı ve biraz da 11 Eylül sonrası oluÅŸan dalganın etkisiyle kendisini “terörizm” kavramıyla konumlandırıp güvenliÄŸe sadece bu kısıtlı ama konforlu açıdan bakan polis akademisinin araÅŸtırma merkezleri ve ‘akademi’ ayağı kendisini bu süreçte yeniden yapılandırmaktadır.
Polis akademisi bünyesinde faaliyet gösteren Uluslararası Terörizm ve Sınırasan Suçlar AraÅŸtırma Merkezi (UTSAM) yeni genel vizyon ve yetkin insan gücü ile mutemeyyiz bu yeni sürece uygun olarak 5-7 Aralık 2014 tarihleri arasında Antalya’da “Bölgesel GeliÅŸmeler ve Güvenlik” temalı geniÅŸ katılımlı uluslararası sempozyum düzenledi. Sempozyumda ilk gün “güvenlik kavramının teorik ve pratik yansımaları”, “bölgesel güvenlik” “yabancı savaÅŸçılar” gibi üst perdeden güvenlik sarmalına bakış açıları tartışılırken; ikinci gün güncel ve pratik unsurlar öne çıktı. Çözüm sürecinin küresel örnekler baÄŸlamında tartışılmasından tutun da medyanın terörü sunuÅŸ biçimine kadar birçok konuÅŸ ikinci günü konuları arasındaydı. Ayrıca ikinci gün tartışılan Afrika güvenliÄŸi ve Somali paneli Türkiye’de güvenlik alanında yapılan bir toplantıda nadir olarak konuÅŸulan konulardandı. Son gün ise hem bir deÄŸerlendirme hem de İŞİD’in Türkiye için tehlikeleri masaya yatırıldı.
15 ülkeden 230 civarında katılımcının bulunduÄŸu toplantıda elbette doÄŸrudan konuÅŸulmayan birçok konuda vardı: ekonomik güvenlik, enerji ve mülteciler konusu bunlar arasında zikredilebilir, fakat bu konuların konuÅŸulmaması bunların önemsizliÄŸinden deÄŸil diÄŸer konuÅŸların göreceli olarak aciliyeti ve önceliÄŸi dolayısıyladır.
DEĞİŞEN MUHAFAZAKARLAR
UTSAM tarafından organize edilen 6. Uluslararası Terörizm ve Sınırasan Suçlar Sempozyumu (UTSAS2014) Türkiye’de güvenlik alanında yapılan bir toplantı olarak bazı ilkelere de ev sahipliÄŸi yapmıştır denilebilir. Hem programın içeriÄŸi hem de konuÅŸmacıların çok farklı geçmiÅŸten gelmesi dolayısıyla güvenlik konuları çok boyutlu ve disiplinler arası bir boyuttan tartışılabildi. ÖrneÄŸin İŞİD meselesi sadece bir güvenlik meselesi olarak deÄŸil, teolojik, sosyolojik, siyasal ve psikolojik boyutları da dâhil olmak üzere birçok açıdan tartışıldı. Bir diÄŸer ilk ise güvenlik konusundaki bir toplantıda sadece bu sektördeki insanların deÄŸil, baÅŸka alanlarda da karar alıcıların davet edilmesiyle beraber bu konunun farklı dinleyici kitlesi için anlamlı hale getirilmesiydi. Bu açıdan açılistan kapanış oturumuna kadar dinleyici anlamında çok yüksek bir katılımı mümkün kılan konferansın bu baÅŸarısının sırrı dinleyici kitlesi ile konuÅŸmacılar arasındaki senkronizasyonu çok iyi yakalayabilmesiydi. Özellikle uluslararası alanda tartışılan konuların uzmanlarının bunu kamu kurumlarından katılımcılar ve akademisyenlerinde bulunduÄŸu yerel uzmanların da katılmasıyla beraber, aslında teori- pratik uyumu uluslararası bir düzeyde saÄŸlanmış oldu.
Bunların ötesinde bu toplantı Türkiye’deki yeni eliti anlamlı bir konteskte güvenlik sektörüyle ilk defa bu kadar yakınlaÅŸtırmış ve barıştırmış; ayrıca bu cenahin güvenlik alanına bakış ile ilgili ciddi bir iz bırakmıştır. Hem toplantı sonrası yapılan yorumlar hem de içeriÄŸi besleyici olması bu algıyı ÅŸekillendirmiÅŸtir.
Kendisini Türkiye’de güvenlik alanında merkezi bir konumda tutmayı ve öncü çalışmalar yapmayı amaçlayan UTSAM önümüzdeki dönemde de UTSAS türü geniÅŸ katılımlı toplantılar düzenlemeye devam edecektir. Bu tür toplantillar hiç ÅŸüphesiz hem Türkiye’nin geniÅŸ kesimleriyle güvenlik sektörü arasındaki iliÅŸki ve barışı daha da derinleÅŸtirecek hem de sosyolojik temsil ve meÅŸruiyetle uyumlu bir güvenlik sektörünün oluÅŸmasının önünü açacaktır. Tüm bunlardan da önemlisi son on yıldır Türkiye´nin kendine has bir ÅŸekilde bölgede uyguladığı güvenlik politikalarını teorileÅŸtirip, güvenlik konusunda bazı kavramsallaÅŸtırma ve teorileÅŸtirmelerin yapılması ancak ve ancak UTSAS türü çok boyutlu ve çok-disiplinli toplantioların artmasıyla saÄŸlanabilir.
[Star Açık GörüÅŸ, 14 Aralık 2014]