Irak savaşının yanlış istihbarat sonucu başlatıldığı artık herksin malumudur. Aslında yanlış hafif bir kelime kalır. Çünkü yanlış ifadesinde biraz masumiyet de vardır. Irak’a saldırıldı çünkü istihbarat birimleri Irak’ta kitle imha silahlarının var olduğunu iddia ediyordu. Karar vericiler, yani Bush, Blair ve şürekası, bu "yanlış" istihbarata binaen tetiğe bastılar ve hala sonuçlarına katlandığımız yıkım sürecini başlattılar.
Birkaç gün önce İngiltere’nin Irak Savaşı’ndaki rolünü sorgulayan komisyonun raporu John Chilcot tarafından açıklanırken bu acı gerçekle bir kez daha yüzleştik. Komisyon İngiltere’nin Irak’taki tasarruflarının hemen hemen hepsinin yanlış, hesapsız ve hatta illegal olduğunu belirten veya ima eden ifadeler içeriyor. Bizim için malumun ilanı, İngilizler için suçun kabulünden başka birşey değil rapor. Yine de hayatını kaybeden yüzbinler için, evinden yurdundan olan milyonlar için, Ortadoğu’nun yerle bir edilen tüm dengeleri için içimiz sızlıyor.
Savaşın mimarlarından dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair, raporun açıklanmasının akabinde savaşı "iyi niyetle ve ülkenin inandığım ali menfaatleri uğruna başlattım" dediğinde insanın tansiyonu yükseliyor. Bre savaş suçlusu adam, senin menfaat fetişizmin uğruna kaç yüzbin kişi hayatını kaybetti? Bu ne utanmazlık, bu ne arsızlık. Yok mudur bu dünyada bu adamdan ve diğer sorumlulardan hesap soracak bir kurum?
Hatırlayın ABD’deki komisyonlar ve yetkililer de "oopss, kitle imha silahları yokmuş" minvalinde laflar etmişlerdi. Yanlış istihbarat masallarıyla yıkılan bir Irak, kaybedilen yüzbinlerce can, bölgenin genelinde başlatılan mezhep savaşları ve elleriyle ortaya çıkma şartlarını ürettikleri DAİŞ tarzı terör örgütleri. Evet, Blair, Bush veya geçenlerde yine aynı yüzsüzlükle Türkiye’ye nefret kusan John Hannah en az Ebu Musab El-Zerkavi veya Ebu Bekir El-Bağdadi kadar DAİŞ’in kurucusudur, sorumlusudur.
Bu yanlış istihbarattan kaynaklanan bir yıkımdı. Ya istihbarat doğru olunca ortaya nasıl bir tablo çıkıyor? Aradan 10 sene geçti, bu sefer Suriye’de toplu katliamlar, kimyasal silah kullanımı, tecavüz ve işkenceler artık açık istihbarat kaynaklarıyla bile doğrulanacak bir seviyeye ulaştı. Esed rejimi, şebbihaları ve başta İran olmak üzere uluslararası şürekaları hastane, okul, fırın vs. dinlemeden toplu katliamlarına hala devam ediyor. Dünyada rejimin toplu imha silahlarıyla Suriye halkına saldırdığını doğrulayamayacak bir tane istihbarat birimi yoktur. Kaldı ki bu yönde doğrulamalar bir çok istihbarat kaynağı tarafından yapılmıştır. Yani bu sefer istihbaratımız doğru.
Maalesef değişen hiçbir şey yok. Suriye yerle bir oldu. Yüzbinler hayatını kaybetti. Milyonlar evsiz kaldı. Bölgede oynanmadık bir tane denge kalmadı. Ve Irak Savaşında yanlış istihbarat sonucu ürettikleri DAİŞ, bölgeyi, kahir ekseriyetle Müslümanları terörize etmeye devam ediyor. Yanlış istihbaratla Irak’ı yerle bir edenler, şimdi doğru istihbarata rağmen Suriye’nin yerle bir edilmesinin sessiz ortağı oluyorlar.
Sorun istihbaratın sıhhatinde değilmiş demek ki. Bölgenin kalemi kırılmış. Yüzbinlerin ölümünün müsebbibi olanlar, hala ahlaki üstünlüğe sahip olduklarını düşünürken, daha hangi ülkeler harap olacak göreceğiz. Size hatırlatacağım seneler sonra, Suriye yüzünden Obama’nın ne suçlamalarla karşı karşıya kalacağını. Fakat o gün yüzbinlerce can çoktan kaybedilmiş olacak.
[Akşam, 8 Temmuz 2016].