Gazetemizde neredeyse 8 ayını dolduran köşemizde, Türkiye ekonomisini hem iç hem de dış dinamikleri göz önüne alarak değerlendirme amacına hizmet etme gayreti var. Bu niyetle sanayiden teknolojiye, işsizlikten enerjiye, ABD'den Çin'e, karmaşık denklemin içindeki değişkenleri gözlemleyerek geçmişten yarına bir görünüm çizmeye çalışan köşemiz, bugün itibariyle kısa süreliğine bir günlük ekonomi serüvenine çıkıyor.
AMACIMIZ SORULARI YANITLAMAK
Çıkış noktası ise, ülkenin geleceğinde en kritik parametrelerden olan ekonomiyi, dış olumsuzlukların da yansımalarıyla dolu şu hassas dönemde bir bütün olarak okumak gerekliliği.
Bu noktada, ekonominin beklentilerle şekillendiğini bir defa daha tekrarlamakta mahzur görmüyorum. Buna bağlı olarak da, akıllarda oluşan sorulara cevap vermek oldukça mühim. Nitekim bireylerden firmalara her aktör için günlük hayatın en temel bileşeni olan ekonominin ne halde olup nereye gittiğini bilmek, toplumumuzun en doğal hakkı…
DETAYLARA İNECEĞİZ
İşte bu ciddi ihtiyaçtan yola çıkarak, gazetemiz Yeni Şafak önemli bir girişime imza atıyor ve ekonomi sayfalarında günlerce sürecek bir analiz dizisine başlıyor.
Soluğum yettiğince yazılarımla eşlik edeceğim bu dizide; dövizden enflasyona, istihdamdan ihracata, ekonominin tüm detaylarına olabildiğince inmeyi amaçlıyoruz.
RESMİ HER RENGİYLE ÇİZECEĞİZ
Her gün bir konuyu ele alarak ekonominin bütününe dair bir tablo çizecek olan çalışmamız, seçkin akademisyenlerden, uzmanlardan ve iş adamlarından alacağımız değerlendirmelerden beslenecek. Zira farklı pencerelerden bakmak ve ortak bir akıl yürütmek, işin püf noktası.Bugün merhaba dediğimiz dizimizin, Türkiye ekonomisinin resmini eğrisiyle doğrusuyla ve her rengiyle çizerek, ihtiyacımız olan sıçrama için önümüzdeki yola ışık tutmasını arzu ediyoruz.
Dizimize, yaşamlara en çok dokunan unsur olan “işsizlik" sorunuyla başlıyoruz. Köşemizde zaman zaman sorguladığımız bu problem, son veriler bağlamında bir hoşnutsuzluk yaratmış durumda. Nitekim açıklanan %11,3'lük Ocak oranı dikkat çekiyor. Öyleyse, perde arkasına bakmak gerek.
Öncelikle altını çizelim: İşsizlik yükselişte ancak istihdam da var gücüyle tırmanıyor. Bakın; 2015 Ocak döneminde istihdam edilenlerin sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre 998 bin kişi arttı. Az buz değil, ciddi bir artış! Fakat ne oldu da, işsizlik oranı 1 puan yükseldi derseniz; cevap burada: Bu dönemde işgücü, hanesine 1 milyon 452 bin kişi ekledi.
2014'TE İŞGÜCÜ 1.5 MİLYON KİŞİ ARTTI
Kabaca ifade edersek; 2014-2015 Ocak dönemleri arasında, ek 1,5 milyona yakın kişi iş talep ederken, 1 milyon civarı yeni istihdam yaratıldı. Bu görünüm, geride bıraktığımız 2014 senesindeki eğilimin devamı niteliğinde… Zira o dönemde de, gerek istihdam gerekse işgücü, milyonla ifade edilebilecek ciddi artışlar kaydetti. 4 katımızı aşan nüfusa sahip Euro Bölgesi'nde ise aynı yıl sadece 220 bin kişinin işgücüne katıldığını söylersem, bizdeki dinamizmi bir çırpıda özetler sanırım.
İSTİHDAMLA İŞ GÜCÜ YARIŞ HALİNDE
O halde, tablo net: İstihdam artışı kendini katlayarak ilerliyor ancak “ben de çalışacağım" diyenlerin sayısı da almış başını gidiyor. Dolayısıyla, emek piya