SETA > Yorum |
Yaptırımlar İsrail İncirlik ve Kürecik

Yaptırımlar, İsrail, İncirlik ve Kürecik

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'gerektiğinde İncirlik’in de Kürecik’in de kapatılabileceğine' dair açıklamaları beklendiği gibi hem Türkiye’de hem de yurt dışında önemli yankı uyandırdı. Doğrusu bu açıklama Türkiye’nin uzun zaman izlediği bağımsız dış politikanın doğal sonucunu yansıtıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “gerektiğinde İncirlik’in de Kürecik’in de kapatılabileceğine” dair açıklamaları beklendiği gibi hem Türkiye’de hem de yurt dışında önemli yankı uyandırdı.

Doğrusu bu açıklama Türkiye’nin uzun zaman izlediği bağımsız dış politikanın doğal sonucunu yansıtıyor.

Bağımsız hareket ettiği, yani dış politikada kendi halkının çıkarlarını esas alan bir çizgi izlediği için onca saldırıya maruz kaldıktan sonra Erdoğan’ın ABD’den gelmesi beklenen yaptırımlara sessiz kalması beklenemezdi.

Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları dikkatle okunduğu zaman, Türkiye’nin gerek İncirlik gerekse Kürecik konusunda ABD ile yeni bir gerginlik yaşama arzusunda olmadığı, ancak Washington’un buna zorlaması durumunda Türkiye’nin bu üslere ilişkin söz konusu adımı atmak zorunda kalacağı anlaşılır.

Bu açıklama aslında ABD’deki “Türkiye düşmanı” çevrelere açık bir uyarı.

“17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimlerini yaptırdığınız, Türk ekonomisine saldırdığınız, PKK/YPG terör örgütüne destek verdiğiniz hâlde bu üsler kapatılmadı, ancak artık daha fazla ileri gitmeyin. Bütün bunların üzerine şimdi yeni bir saldırıyla Türkiye’ye karşı ağır yaptırımlar uygulamaya kalkarsanız Türk-Amerikan güvenlik ortaklığının artık hiçbir anlamı kalmayacak” mesajıdır bu...

İncirlik ve Kürecik’in kapatılmasına dair kararı Amerikan yönetiminin bundan sonra atacağı adımlar belirleyecek. Türkiye’ye yönelik saldırılarını artırarak sürdürürlerse Ankara’ya çok fazla seçenek bırakmayacaklar. Hâlbuki Türkiye, dış politikasında denge arayışı çerçevesinde ABD ve diğer Batılı ülkelerle ilişkilerine de önem veriyor. İstediği sadece bu ilişkiyi Türkiye’nin de egemenliğine saygı duyulduğu bir çerçeveye oturtmak.

Şimdi şöyle bir soruyla devam edelim:

Türkiye, S-400’ler konusunda geri adım atsa mı ABD ile ilişkileri düzelir, yoksa İsrail ile ilişkileri geliştirme yoluna girse mi?

ABD’deki Türkiye karşıtı lobi, Türkiye’nin Rusya’dan S-400’leri almasını ve Barış Pınarı Harekâtı’nı yeni yaptırımlar için gerekçe olarak gösteriyor. Peki, Ankara bu konularda Washington’un istediği şekilde hareket etmeye başlasa, ama İsrail’in bölgedeki saldırganlığına karşı çıkmaya devam etse Türk-Amerikan ilişkileri düzelir mi?

Bu sorunun cevabı bence açık bir “hayır”.

Aksine, eğer Türkiye İsrail’in işgal ve ilhak politikalarını görmezden gelse ve bu ülke ile ilişkilerini geliştirme yoluna gitseydi, ABD’deki Türkiye karşıtları artık bu karşıtlığı terk eder ve Türkiye “dostu” olurlardı. Böyle bir durumda Türkiye’nin kuzey Suriye’deki operasyonlarını desteklerler ve Rusya’dan S-400 alınmasını da görmezden gelirlerdi. Daha doğrusu Washington’da, bir NATO üyesinin S-400 almasını kabullenmekte zorlananları ikna ederlerdi.

Amerika’daki İsrail lobisinin ikna gücü herkesin malumu.

Amerikan Kongresi’nden Ankara’ya yönelik yaptırım tehdidi, Türkiye’nin son yıllarda maruz kaldığı ABD kaynaklı diğer düşmanca politikalar gibi, Erdoğan ve AK Parti hükûmetinin İsrail saldırganlığı karşısındaki duruşundan kaynaklanıyor.

Türkiye’nin İsrail’in Gazze’ye yönelik insanlık dışı saldırılarına ve ablukasına karşı çıkması, Mısır’da Mursi yönetimine destek vermesi ve hâlen ona karşı gerçekleşen darbeye karşı çıkmaya devam etmesi, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan kararına karşı BM Genel Kurulu’nda çıkarılan karara öncülük etmesi Amerika’daki İsrail lobisini öfkelendirdi.

Lobinin temsil ettiği İsrail’in çıkarlarıyla Amerikan halkının çıkarları karşılaştırılması yapıldığında, ABD’nin Orta Doğu politikası şekillendirilirken İsrail’in çıkarlarının öncelendiğini çok sayıda örnekte görüyoruz.

Amerikan devletini, Mursi’nin devrilmesi, Irak’a karşı savaş ve İran’ın kuşatılması konusunda harekete geçiren İsrail lobisinin, aynı şeyi Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye’ye karşı da yapmaya çalıştığı görülüyor.

Bu açıdan bakıldığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İncirlik ve Kürecik’in kapatılabileceğiyle ilgili açıklamasının ABD’deki İsrail lobisinin Türkiye düşmanlığında geri adım atmasına yol açmayacağını söylemek gerekir. Zira böyle bir adım Amerikan çıkarlarına zarar verecek olsa da İsrail açısından çok önemli olmayacaktır.

Ancak Türkiye’nin İncirlik ve Kürecik’le ilgili Cumhurbaşkanı’nın söylediği adımları atması ABD ve NATO açısından çok olumsuz sonuçlar doğuracaktır.

ABD’de bu durumun farkında olan ne kadar kişi kaldığı ve bunların İsrail lobisini durdurmak için harekete geçip geçmeyecekleri ise meçhul.

[Türkiye, 18 Aralık 2019].


İlgili Yazılar
İnanca Saldırı
Yorum
İnanca Saldırı

Kasım 2024