SETA > Odak |
Papa Franciscus in G7 Konuşması Bağlamında Yapay Zeka ve Etik

Papa Franciscus’in G7 Konuşması Bağlamında Yapay Zeka ve Etik

Dünyanın sanayileşmiş yedi büyük ekonomisini bir araya getiren G7 Liderler Zirvesi, dönem başkanı olan İtalya’nın Borgo Egnazia beldesinde 13 Haziran 2024’te başlamıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise 14 Haziran’da bu zirve kapsamında “Afrika ve Akdeniz-Yapay Zeka ve Enerji Konulu G7 Yüksek Düzeyli Oturumu”na katılmak üzere İtalya’ya resmi ziyarette bulunmuştur...

Dünyanın sanayileşmiş yedi büyük ekonomisini bir araya getiren G7 Liderler Zirvesi, dönem başkanı olan İtalya’nın Borgo Egnazia beldesinde 13 Haziran 2024’te başlamıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise 14 Haziran’da bu zirve kapsamında “Afrika ve Akdeniz-Yapay Zeka ve Enerji Konulu G7 Yüksek Düzeyli Oturumu”na katılmak üzere İtalya’ya resmi ziyarette bulunmuştur. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin ev sahipliğinde gerçekleşen liderler zirvesinin şüphesiz en çok dikkat çeken oturumu “yapay zeka” (YZ) meselesinin de masaya yatırıldığı, zirvenin ikinci gününde gerçekleşen yüksek düzeyli oturum olmuştur. Başbakan Meloni’nin davetiyle bu oturuma Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden, Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de aralarında olduğu çok sayıda lider katılmıştır.

Bahse konu oturumda Papa Franciscus’in G7 zirvesine hitaben YZ üzerine gerçekleştirdiği konuşmasındaki değerlendirmeleri dünya kamuoyunun ilgisini yeniden YZ ve “etik” tartışmalarına çekmiştir. Papa Franciscus ana hatlarıyla YZ’nin tehdit ve vaatleri, “tekno-insan” durumu, algoritmik karar alma süreçleri, YZ tarafından yazılan makaleler ve teknoloji üzerine siyasi iş birliğinin gerekliliğinden bahsetmiştir.

Papa Franciscus YZ’nin doğuşunun “gerçek bir bilişsel-endüstriyel devrim” olduğunu ve bu minvalde hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar doğurabilecek bir potansiyeline sahip olduğunu belirtmiştir. Papa’nın konuşmasında bilgiye erişimin demokratikleşmesi gibi hususlar olumlu yönler olarak dile getirilirken gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki teknolojik uçurumun derinleşmesi tehlikesi gibi meselelerin ise olumsuz yönler olarak ifade edildiği görülmektedir. Papa’nın konuşmasında asıl dikkat çeken kısım ise otonom karar alma sistemleri hakkındaki vurgusu olmuştur. YZ’nin otonom karar alma sistemlerinin “algoritmik seçimler” yapabilme yeteneğine sahip olduğu yani “teknik” seçimlerin “belirli kriterlere veya istatistiksel çıkarımlara dayalı olarak birkaç olasılık arasından” yapıldığını belirten Papa Franciscus insanın ise “sadece seçmekle kalmayıp vicdan ile karar verebilme” yeteneğine sahip olduğunun altını çizmiştir. Bu nedenle otonom karar alma sistemlerinden ziyade önemli kararların “her zaman insana bırakılması” gerektiğini vurgulamıştır.

Otonom Karar Alma Sistemleri

YZ (hassaten makine öğrenmesi ve derin öğrenme) teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte “otonom karar alma sistemleri” askeriyeden üretim sektörüne kadar farklı alanlarda daha yaygın bir biçimde kullanılır hale gelmiştir. Otonom karar alma sistemleri insan müdahalesine gerek kalmadan belirli bir amaca yönelik olarak karar verebilen ve eylemde bulunabilen YZ sistemleri olarak tanımlanabilir. Bu sistemler YZ’nin alamet-i farikası olarak büyük miktarda veriyi analiz eder, çevresel koşulları değerlendirir, belirli kurallar veya algoritmalar doğrultusunda en uygun kararı alır. Nihayetinde bahse konu sistemlerin fonksiyon mimarisi 0 ve 1’lerin işlem gördüğü denklemlerin ve yüksek dereceli analizlerin tezahürü olan algoritmalardır. Bu bağlamda Papa’nın vurguladığı “Algoritmalar ne nesnel ne de tarafsızdır” söylemi bu sistemlerin potansiyel taraflılıklarına dikkat çekmektedir.

Nihayetinde YZ sistemleri, algoritmaları inşa eden yazılım mühendislerinin dünya görüşleri, moral ilkeleri ve vicdani değerlerinden azade değildir. Bu bağlamda otonom karar alma sistemlerin alacağı kararlar ve uygulayıcısı olacakları sonuçlarda insanlığın temel ilke ve değerlerini karşılayacak sonuçlar vermesi her örnekte mümkün olmayabilir. Bu bağlamda Papa algoritmaların yalnızca “sayısal terimlerle biçimlendirilmiş gerçeklikleri inceleyebildiğini” vurgulamıştır.

Elbette bir fabrika açısından otonom karar alma sistemleri belki bir üretim bandında üretilecek ürüne dair çeşitli kararların en etkili biçimde ve kısa sürede alınarak üretim sürecinde verimliliğin artırılmasına olumlu katkılar sağlayabilir. Ancak özellikle askeri alanda ve savaş durumlarında otonom karar alma sistemleriyle donatılmış SİHA’ların yer alacağı senaryolarda ciddi sonuçlar çıkabilmektedir. Nitekim 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de devam eden insanlık dramının faili olarak İsrail ordusunun saldırılarına dair geçtiğimiz aylarda YZ teknolojilerinin kullanıldığına dair önemli iddialar ortaya atılmıştır.

Yuval Abraham isimli gazeteci tarafından +972 Magazine haber platformunda +972 Magazine ve Local Call tarafından gerçekleştirilen bir araştırma raporu yayımlanmıştır. Kısa sürede The Guardian ve The Washington Post başta olmak üzere uluslararası medyada yankı bulan ve tepki çeken bahse konu raporda İsrail ordusunun YZ teknolojilerini kullanarak Gazze’deki bombalamaları sistematik bir biçimde gerçekleştirdiği iddia edilmiştir. Bahsi geçen raporda İsrail ordusu bünyesindeki “Unit 8200” adlı (siber) istihbarat birimi tarafından geliştirildiği ve İsrail ordusunun Gazze saldırılarında kullandığı iddia edilen YZ teknolojilerinin “Lavender”, “The Gospel” ve “Where’s Daddy?” olarak isimlendirildiği belirtilmiştir. Ayrıca bahse konu sistemlerin askeri istihbarat ve operasyonlar için tasarlanmış ileri düzey YZ sistemleri oldukları, Hamas ve Filistin İslami Cihad ile ilişkili kişilerin tespiti ve bu kişilerin –sivil kayıplar pahasına– etkisiz hale getirilmesi için etiketlenmesinde kullanıldıkları iddia edilmektedir.

Her ne kadar İsrail ordusu tarafından bahse konu iddialar yalanlanmış olsa da Papa Franciscus’in G7 konuşmasında ısrarla altını çizdiği husus olarak insan müdahalesi olmadan insan hayatına son verebilen öldürücü otonom silahların geliştirilmesi ve kullanılmasının yasaklanması gerekliliğinin ilgili iddialara dair bir cevap niteliği taşıdığı aşikardır. 

Algor-Etik

YZ’nin karanlık yüzü olarak insan hayatını hiçe sayan bahsi geçen örneklere cevap olarak uluslararası alanda devletleri bağlayıcı düzenlemelerin ivedi olarak tesis edilmesi büyük önem arz etmektedir. Elbette günümüzde Birleşmiş Milletler’in Gazze meselesinde sınıfta kaldığı bir dünyada uluslararası hukukun bağlayıcılığının devletler nezdinde ne oranda başarıya ulaşacağı belirsizliğini korumaktadır. Bu acı gerçeklerden ayrı olarak Papa Franciscus konuşmasının sonunda “algor-etik” olarak adlandırılan, kültürler, dinler, uluslararası organizasyonlar ve büyük şirketlerden destek bulabilecek “küresel ve çoğulcu” ilkeler dizisi geliştirilmesinin gerekliliğini belirtmiştir. Papa “Tek bir küresel değerler düzeni tanımlamakta zorlanıyorsak” en azından “dünya görüşüyle alakalı açmazları veya çatışmaları ele almak ve çözmek için ortak ilkeler bulabiliriz” demiştir.

Papa Franciscus’in G7 Liderler Zirvesindeki konuşmasında dile getirdiği YZ’ye dair endişeler halihazırda zihinlerde bulunan soru işaretlerini yansıtmaktadır. İlerleyen yıllarda YZ’nin etik hususlarının –özellikle YZ teknolojilerindeki gelişmeler ivmelendikçe– dünya gündemini meşgul etmeyi sürdüreceği anlaşılmaktadır. Ancak teknolojik gelişmelere dair endişeler bir yana Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür!” söyleminin önemi her geçen gün Gazze’de şehit düşen masum çocukların acısıyla daha iyi anlaşılırken özellikle Batı’da ise halen “odadaki fil”in gerçekliği tartışılmaktadır.