Batı Şeria’nın El Halil bölgesinde üç İsrailli yerleşimcinin kaçırılması ve öldürülmesini siyasi kazanıma çevirmek isteyen İsrail yönetimi, Gazze’ye 7 Temmuz’da operasyon başlatmıştı.
İsrail yönetimi bu defa Gazze’den önemli kazanımlar elde ederek çekilmeyi hedefliyor. Gazze ve Batı Şeria’da Hamas’ın varlığını zayıflatmak, Filistinli gruplar arasında başlayan uzlaşmayı baltalayarak uluslararası toplumda meşruiyet kazanan uzlaşı hükümetini devirmek, İsrail hükümetinin Filistin halkına karşı yapması gereken yükümlülüklerden kurtulmak, savaşın oluşturduğu puslu havada yerleşimleri artırmak bunlardan bazıları.
Arap Baharı’ndan sonra Mısır, Suriye, ve Irak’taki kargaşa ortamını lehine kullanmak isteyen İsrail, Mısır’ın daha önce Hamas’ya yönelik askeri operasyon tehdidini de arkasına alarak, Gazze’yi bombalama konusunda daha iştahlı davranmaktadır. Özellikle de Mısır’ın Hamas çekincesinde istifade etmek isteyen Netanyahu hükümeti, İzzeddin Kassam Tugayları tarafından fırlatılan uzun menzilli roketlerle şoke oldu. Netanyahu’nun bile sığınağa girmek zorunda kalması dikkat çekiciydi.
Uzlaşı hükümetinin kurulmasının ardından Mahmud Abbas yönetimini suçlayan İsrail, Abbas’ı "teröristler"in yanında yer almakla suçlamıştı. Hükümetin kurulmasının ardından İsrail Batı Şeria’da 1000’den fazla kişiyi tutukladı. Tutuklananların çoğu Hamas’ın üst düzey yöneticileriydi. İçlerinde eski milletvekilleri ve belediye başkanları da vardı.
Asıl dikkat çeken tutum ise, İsrail yönetiminin 'Şalit Takası Antlaşması’ndan dolayı serbest kalan esirlerin tamamına yakınının tekrar zindanlara atılması oldu. Bu süreçte esirlerin ailelerinin de rahatasız edildiği gözlendi. Batı Şeria’daki hayır kurumları ve dini müesseselerin yanı sıra, Hamas’a ait ekonomik, kültürel ve toplumsal oluşumlar da hedef alınmıştır.
Muhammed Mursi’nin Mısır Cumhurbaşkanlığı esnasında 2012 yılında yapılan ateşkesi de diğerleri gibi İsrail istediği zaman delmiştir. Hamas ise, 2012 Ateşkesi ve Şalit Takası ile ilgili antlaşmaları hayata geçirme gayreti içinde olmuştur. İsrail tarafından yapılan saldırılara Hamas roketlerle karşılık verdi. Bu inkar edilemez. Ancak Hamas, demir kubbe’nin bulunduğu İsrail topraklarına, sadece 40 km menzilli roketler fırlatmış ve ortamı germeme konusunda dikkatli davranmıştır.
Gelinen nokta itibariyle Netanyahu hükümeti, Gazze’ye uzun soluklu ve kapasamlı bir operasyon için iç kamuoyundan gereken desteği almış ve İsrail içi ve dışındaki 40 bin yedek askeri göreve çağırmıştır.
Gazze halkı ve yönetimi tarafından bakıldığında, İsrail’in bu tutumunun sürpriz olmadığı gözlenmektedir. Çünkü İsrail 2008 ve 2012 yıllarında yaptığı gibi yıllardır ambargo altındaki Gazze’yi tekrar bombalamaktadır. 2012 Ateşkesine göre, ablukanın hafifletilmesi ve Akdeniz’de Gazzeli balıkçılar için av alanının 3 mil’in ötesine genişletilmesi gerekiyordu. İsrail bu taahhüdünü yerine getirmedi. Sözkonusu antlaşmaya göre, Gazze’nin Mısır ile ikinci sınır kapısı olan Kerem Ebu Salim’den ticaret mallarının girdirilmesi de gerekiyordu. Bu da gerçekleştirilmemiştir. İsrail’in 2012 Ateşkes Antlaşması’nın maddelerini hayata geçirmeme konusundaki dayanağı, Mursi’nin devrilmesi oldu. Netanyahu yönetimi Mursi’nin devrilmesini bir fırsat olarak görmüştür.
Mursi’nin devrilmesinin ardından Filistinli grupların anlaşması ve bir Milli Mutabatkat Hükümeti oluşturulması önemliydi. Ancak İsrail bu hükümetin Gazze’de çalışmasını engelledi. Yeni hükümet İsrail’in yaptırımlarından dolayı Hamas hükümeti memurlarına maaş dahi veremedi. Öte yandan Mısır yönetimi de El Fetih ile Hamas arasındaki uzlaşmadan rahatsız oldu ve Refah sınır kapısını daha fazla kapalı tutmaya başladı. Burada şunu da ifade etmek lazım Hamas’ın El Fetih ile uzlaşmaya yanaşmasının en önemli nedenlerinden birisi, Mısır yönetiminin Gazze’ye askeri operasyon tehdidi olmuştur. Yalnız kaldığını hisseden Hamas yönetimi, El Fetih ile daha önce imzalanan uzlaşmanın hayata geçirilmesinin vakti geldiğine karar vermiştir. Kısacası, Sisi yönetiminin “Filistin Ihvanı” olarak algıladığı Hamas’a karşı tutumu Filistin’de hayıra, yani uzlaşmaya vesile oldu.
Gazze’nin bombalanmaya başlanması aslında haftalar öncesinde başlamıştı, ancak yoğunlaşmaya 7 Temmuzdan sonra oldu. Gazze’deki Filistinli gruplar yukarıda da değindiğimiz gibi sadece 40 km mezilli roketler atıyordu. İki taraf ta ortmamı germeme konusunda dikkatli davranmaktaydı.
6 Temmuz’da İsrail’in Batı Şeria’daki tutuklama operasyonları ve Gazze’nin Refah şehrinde 6 Hamas savaşçısının şehit edilmesinin ardından, İzzeddin Kassam Tugayları sert bir tepki verdi. 7 Temmuz’da iftar vaktinde İsrail, İzzeddin Kassam Tugayları komutanlarına yönelik suikast saldırıları düzenledi. Bunun üzerine İsrail yerleşimlerine, Gazze’den 70 adet roket fırlatıldı. Bu 2012 savaşından bu yana İsrail’e karşı yapılmış en yoğun roket saldırısıydı.
Bunun üzerine İsrail askeri operasyon başlatmış ve Gazze’de onlarca hedefi vurmaya başlamıştır. Gazze’den roketlerle karşılık verilmesinin ardından İsraillilerin neredeyse dörtte biri o günü sığınaklarda geçirdi. Kahire ise Refah sınır kapısında güvenlik önlemlerini artırmış ve Mübarek döneminden daha sert tedbirler almıştır. İsrail Hamas tarafından fırlatıan 70 roketi ön plana çıkarmakta ve savaşı Hamas’ın başlattığını dünya kamuoyuna duyurmaktadır. Gazze’ye yapılan bombardıman ise İsrail’e göre nefsi müdafa hakkının bir parçasıdır.
İsrail’in hava saldırıları Hamas ve Kassam Tugaylarının evleri, roketlerin atıldığı bölgeler, Hamas’a ait hayır kurumları, nokta hedefler yani suikastlar, kara operasyonu tehdidi veya göstermelik olarak bir operasyon başlangıcı olarak çerçevelenebilir.
İsrail bu süreç içerisinde Demir Kubbeyi geliştirmek zorunda kalacaktır. Çünkü sistem sadece 40 km için dizayn edilmişti. Bu süreçte 100 km’lik yeni bir roket savunma sisteminin kurulması gerekebilir. Haliyle bu vakit alacaktır.
Gazze’ye bombardıman sürdüğü müddetçe Hamas’ın İsrail topraklarına günde onlarca roket göndermeye devam edeceği tahmin ediliyor. Roket saldırıları İsraillilerin psikolojilerini olumsuz etkilerken, hükümeti de zayıfltabilir. İsrail hava kuvvetlerinin ise bu süreçte daha çok nokta atışlarına ağırlık vermesi ve bazı tünelleri havaya uçurması bekleniyor.
Hamas Hareketi, Arap Baharı dönemini, Mısır’da Mübarek sonrası yaşanan iktidar boşluğunu ve Mursi dönemini iyi değerlendirmiş ve ciddi şekilde bir silahlanmaya gitmiştir. Hamas, Libya ve Suriye’den roket elde ederken yerli üretimi de geliştirmeyi ihmal etmedi. Gazze’ye silahlar 1200 civarındaki Mısır-Gazze yeraltı tünelleri, Sina, Kızıldeniz ve Akdeniz üzerinden yapılmaktadır. Kısacası İsrail’in Gazze ablukasının zaaf noktaları bulunmaktadır.
HAMAS'IN GAZZE İÇİN SİYASİ KAZANÇ ELDE ETME İHTİMALİ
İsrail’in Gazze bombardımanı şimdiden onlarca ölü yüzlerce kişinin yaralanmasına neden oldu. Ancak bu saldırıların Gazze ve Hamas için kazanımları da büyük ihtimal olacaktır. Bu saldırı, bölge ülkeleri tarafından Gazze yönetimine bakışı iyileştirme yönünde önemli bir gerekçe olabilir. Bu kriz, Mısır Sisi yönetiminin İhvan’ın bir uzantısı olduğundan dolayı Hamas’a karşı takındığı tutumu değiştirmesini de hızlandırabilir. Sisi yönetimi, Hamas ile irtibata geçmek durumunda kalabilir. Hamas ayırca İsrail ile ablukayı kaldıracak veya hafifletecek ve Refah sınır kapısını İsrail olmaksızın işletecek önemli bir fırsatı yakalayabilir.
Hamas ile bir kaç ay önce uzlaşmış olan Mahmud Abbas yönetimi ise, İsrail ile barış ve güvenlik konusundaki görüşmelerine bu vesile ile, eli güçlü bir şekilde tekrar başlayabilir. Abbas, uluslararası arenada İsrail’e baskı ve Filistin Milli Mutabakat Hükümeti’nin desteklenmesine yönelik daha fazla girişimde bulunması beklenmektedir. Netanayhu hükümetinin Şalit Antlaşması’nı delmesinin Filistin yönetiminin elindeki en önemli koz olacağı tahmin ediliyor.
Gazze’deki fiili durum Suriye, Irak ve Sina’da yaşananlar göz önüne alındığında, İsrail’in istemediği bir zamanlama sürecinde gerçekleşmiştir. İsrail’in bu süreci fazla uzatması Suriye ve Irak’taki cihat hareketlerinin tepkisine neden olabilir. Bazı cihat hareketleri, Suriye ve Irak’tan Gazze’ye yardım için Mısır tünellerinden sızabilir.
2008 yılındaki Gazze bombardımanının başlangıç zamanı, İsrail Dışişleri Bakanı Levni, Mısır Dışişleri Bakanı Ebu Geyt’in yanında açıklamıştı. Bu defa ise İsrail saldırıları, İsrail basınında yer alan haberlere göre, Mısır İstihabarat Bakanı Muhammed el Tuhami’nin Telaviv’den 7 Temmuz’da ayrılmasının ardından başladı.
Bu nedenle Mısır yönetiminin, Hamas ve İsrail arasında arabulucuk yapmayacağı tahmin edilmektedir. BM’nin olağan tutumunun yanı sıra Obama yönetiminin de devreye gireceği öngörülebilir. Büyük ihtimaldir ki, Türkiye ve Katar Gazze’de arabulucuk yapacaktır.
TAHMİNİ SENARYOLAR:
1. Hamas ve Kassam yöneticilerine ve roketlerin atıldığı bölgelere yönelik İsrail hava operasyonlarının devamı: Şu andaki fiili durum budur. Gazze’de sivil ölümleri her geçen gün artmaktadır ve artacaktır.
2. İsrail’in Gazze’ye küçük çaplı bir kara operasyonu denemesi: Kara operasyonu, İsrail’in Hamas’ın üzerine gittiği görüntüsü verecek ve İsrail’de iç kamuoyunu kısmen rahatlatacaktır. Ancak İsrail adına asker kayıpları artacağı aşikardır. Bu durum İsrail kamuoyunun tepkisini çekebilir.
3. Gazze’nin tamamen işgali. Bu İsrail ordusu ve halkının uygun görmediği bir alternatif olarak değerlendiriliyor. Çünkü İsrail’in Gazze’de tutunabilmesi ihtimal dışı olarak görülmektedir. İsrail ordusu Sharon döneminde Gazze’den yenildiği için çekilmişti.
4. İsrail’in tek taraflı olarak ateşkes ilan etmesi: Bu tutumun İsrail’in uluslararası arenadaki durumunu olumlu etkileyeceği öngörülmektedir. Ancak siyasi ve güvenlik alanlarında İsrail’e bu alternatifin kazanım sağlamayacağı düşünülmektedir. O nedenle uluslararası aracılar vasıtasıyla ateşkes, İsrail için daha uygun bir alternatif olarak görülüyor.
5. Hamas ve İsrail’in karşılıklı ateşkes ilanı: Hamas yönetimi İşgalci bir devlet olduğu gerekçesiyle İsrailli yetkililerle görüşmeyi kabul etmemektedir. İsrail ise Hamas’ı terör örgütü olarak görmektedir. Bu nedenle iki tarafın anlaşma masasına oturma ihtimali zayıf olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle ateşkes arabulucuk ülkeler marifetiyle yapılacaktır.
6. İsrail veya Hamas’ın mutlak galibiyeti: Söz konusu senaryonun ihtimal dışı olarak görülmektedir. İki tarafın da diğerine mutlak üstünlüğü günümüz şartlarına mümkün değildir.
Sonuç olarak Hamas ve İsrail 2008 ve 2012’deki savaşlardan daha uzun sürebilecek bir savaş için hazırlık yapmaktadır. Haliyle özellikle de nüfus yoğunluğu oldukça yüksek olan Gazze’de ciddi oranda can kaybının olması kaçınılmazdır. Gazze sınırından İsrail içlerine doğru 40 km’nin ötesinde “Demir Kubbe” sisteminin olmadığı hesaba katıldığında, şehirlere düşecek roketler, çalan sirenler ve can kayıpları İsrail içinde tepkiye neden olacaktır. İsrail’in yönetiminin tepkiler karşısında uzun süre bu duruma tahammül edemeyeceği öngörülmektedir.
Beklenmedik sıra dışı bir gelişme olmazsa eğer bu defa Hamas, psikolojik üstünlüğü ele alabilir. Hamas ve Gazze’deki diğer direniş grupları diğer iki savaşa göre silah ve tecrübe bakımından daha iyi bir durumdadır. Hamas bu defa, kamuoyunu etkilemek adına medyayı daha iyi kullanmaktadır. Çünkü bu tür savaşlarda propaganda son derece önemli bir unsurdur.
İsrail ile ateşkes sağlanmadığı sürece Hamas, El Fetih ve Cihad’a bağlı silahı grupların direnişten başka seçeneği bulunmamaktadır.
Bu defa Gazzeli grupların, İsrail yöneticilerinin hayal bile edemeyeceği sürprizler yaparak, önemli kazanımlar elde etme ihtimali vardır.
Her halükarda Gazze’de sivil can kaybının artacağı ve büyük acıların yaşanacağı ortadadır.