SETA > Yorum |
İsrail Seçimleri Filistinliler'e Ne Vaadediyor

İsrail Seçimleri Filistinliler'e Ne Vaadediyor?

Netanyahu içindeki Arap düşmanlığını ve Filistin nefretini samimice dışarıya vurduğunda ABD ve diğerleri, artık ne olduğunu kendilerinin de bilmediği iki devletli çözüm hayalini çiğnenmesine hoşgörüyle bakmayacağını ifade etmek zorunda kaldı.

İsrail’de anketler yanıldı, Netanyahu’nun Likud’u açık farkla 17 Mart seçimlerinden birinci parti olarak çıktı. Netanyahu seçimlerden sadece bir gün önce NRG’ye verdiği ropörtajda, “ülkeyi kendisinin yönettiği müddetçe bir Filistin Devleti’nin olmayacağını” söyleyerek son seçim atağını yapmıştı. Aynı ropörtajda Netanyahu, “Toprak boşaltmak ve Filistin Devleti kurmak isteyenler İsrail’e karşı saldırması için radikal İslam’a alan açıyor” diyerek Filistin Devleti’nin kurulmasını isteyenlerin “başlarını kuma gömdüklerini” iddia etti.

Seçim günü dini-Siyonist Arutz Sheva’ya verdiği mülakatta ise Netanyahu’nun dilinden tüm standartlara göre ırkçı sayılabilecek şu cümleler döküldü: “Arap seçmenler V-15 (İsrailli anti-sağ STK) ve yurtdışından fonlanan STK’lar tarafından oy merkezlerine taşınıyorlar... Eğer siz seçim sandıklarına gitmezseniz Ahmed Tibi ve Hanin Zuabi (Arap milletvekilleri) Herzog’u solun başbakanı yapacak”. Seçimlerin hemen ardından ise Amerikan MSNBC kanalına verdiği mülakatta tüm dünyanın zekasıyla alay edercesine “Ben tek devletli çözüm istemiyorum. Ben sürdürülebilir, barışçıl bir iki-devletli çözüm istiyorum; fakat bunun için şartlar değişmeli” dedi. Tabi en hafif ifadeyle U dönüşü olarak nitelendirebliecek bu ifadeler ABD ve Batı dünyası tarafından Netanyahu’nun iki devletli çözümü açıkça ve samimice çöpe atmasının ardından yapılan eleştirilerin üzerine geldi. Netanyahu içindeki Arap düşmanlığını ve Filistin nefretini samimice dışarıya vurduğunda ABD ve diğerleri, artık ne olduğunu kendilerinin de bilmediği iki devletli çözüm hayalini çiğnenmesine hoşgörüyle bakmayacağını ifade etmek zorunda kaldı.

NETANYAHU'NUN TAKTİKSEL U DÖNÜŞÜ

ABD için iki devletli çözüm bir tabu haline gelmiş durumda. Filistinlilerin maruz bırakıldığı zulme karşı ABD yönetimlerinin ağzından çıkabilen tek kelime “iki devletli çözüm” olageldi. Aslında geçilmesine çoktan alıştığımız kırmızı çizgilerinden birisi oldu “iki devletli çözüm” ABD için. ABD iki devletli çözüm dedikçe, işgal derinleşti. Ne var ki Filistin meselesinin bu duruma gelmesinin İsrail kolonizasyonuyla birlikte baş sorumlusu olan ABD, Netanyahu’nun iki günde yaptığı U dönüşünü, seçim öncesi siyasi bir manevra olarak değerlendirdi. Obama eleştirdi, ama iki devletli çözümün çöpe atılmasından mıdır yoksa kişisel garezden midir bilinmez. Obama Netanyahu'ya her çıkıştığından kısa bir süre sonra ABD Yönetimi, "ABD-İsrail bağları koparılamaz" açıklaması yapmak zorunda kalır. Yakında benzer bir açıklama görürüz. Barış havarisi kesilip de Netanyahu’nun ırkçı söylemlerine “seni gidi şakacı çocuk” yüzsüzlüğüyle yaklaşan çevrelerin “iki devletli çözüm” muhabbetlerinin arka planına biraz da demografik açıdan bakalım. Ürdün Nehri’nin batısından Akdeniz’e kadar uzanan tarihi Filistin topraklarında yaşayanların sadece %48’i Yahudi. 6,2 milyon İsrailli Yahudi’ye karşın 6,6 milyon Arap yaşamakta. Bunların sadece 1,7 milyonu İsrail vatandaşlığına sahip. Nüfus artışı da Araplardan yana.

YA APARTHEİD, YA FİLİSTİN HAKİMİYETİ

Yani tarihi Filistin topraklarında tek devletle yola devam edilmesi İsrail’i ve yılmaz destekçilerini iki alternatifle karşı karşıya bırakıyor: Ya Güney Afrika tarzı bir Apartheid rejimi kurulacak ki halihazırda bu tarz bir rejimle büyük benzerlikleri var İsrail Devleti’nin. Filistinliler çoğunluk oldukları topraklarda “üstün” İsrailliler’in boyunduruğu altında yaşayacak, ayrı otobüslere binecek, ayrı okullarda okuyacak, hukuki olarak ayrıma tabi tutulacak. Ya da demokratik bir yönetim kurulacak ve Filistinliler iktidara talip olacak ve İsrail’İn 1948’den beri devam ettirdiği ırkçı ve ayrımcı yönetime son verecek. İsrail’in Batı’daki destekçileri için bu iki alternatif de savunulması zor alternatifler. Ne bu devirde açık bir Apartheid’i savunabilirler (örtülüsünü şu an savunuyorlar); ne de Filistinliler’in İsrailliler’i yönetmesine müsade ederler. Bu sebepten ehven-i şer iki devletli çözüm.

Aslında ABD de iki devletli çözüm derken Netanyahu ile aynı fikirde: İki devletli çözüm için şartlar hazırlanmalı. Şartlardan kasıt ise yine Netanyahu’nun düşündüğü gibi Filistinliler için “kuşa çevirilmiş bir toprak parçası, savunulmaz sınırlar, kısıtlı egemenlik ve kukla bir yönetim”. Bu sebepten Netanyahu’nun ABD Başkanını karşısına alarak ve ırkçı temalarla yürüttüğü seçimlerden galip çıkması ve ardından herkesin bildiği gibi ağzının ucuyla yaptığı U dönüşüne rağmen, ABDİsrail'e hakkettiği tepkiyi (BM'de desteğin çekilmesi) göstermeyecek. Bu yüzden seçimler Filistin’e yeniden, daha da şımartılmış ırkçı bir başbakan, bu ırkçılığa devekuşu edasıyla yaklaşan bir ABD hediye etti. Hayırlı olsun!

[Akşam, 23 Mart 2015]