Aralık 2019’da Çin’den başlayarak dünyayı etkisine altına alan Koronavirüs (COVID-19) salgını halen en önemli sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Çin’den sonra İran, İtalya, İspanya, İngiltere ve ABD’de hızla yayılan ve her gün binlerce insanın ölümüne yol açan bu virüse karşı 12 Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) pandemi ilan etmiştir. Koronavirüs salgını önemli bir sağlık problemi olmakla birlikte gün geçtikçe salgının etkisi daha farklı alanlara yayılmakta ve çeşitli tartışmalara yol açmaktadır.
Geldiğimiz noktada Koronavirüsün birçok düzeyde değişimlere yol açma beklentisi gittikçe ağır basıyor. Bu değişimler küresel ticaret-korumacılık, demokrasi-otoriterlik, iş birliği-çatışma dikotomileri çerçevesinde tartışılmaktadır. Koronavirüs salgınının ekonomik, siyasi, sosyal ve psikolojik alanlarda yaratacağı etkilerin ülke sınırlarını da aşarak uluslararası siyasete yansımasına dair beklenti de daha fazla kabul görmeye başlamaktadır. Esas soru bu etkinin hangi düzeyde olacağıdır.
Bu soruyu cevap vermeye çalışan argümanların temelde ikiye ayrıldığını ifade etmek mümkün. Birinci grup salgının geçici bir mesele olduğunu ve ne küresel ne de bölgesel düzeylerde yeni bir siyaseti zorlayacak bir potansiyele sahip olmadığını dile getirmektedir. Buna göre salgın kontrol edildikten sonra bıraktığı hasar tamir edilmeye başlanacak ve uluslararası siyaset kendi düzleminde işlemeye devam edecektir. Daha iyimser yaklaşıma sahip olanlar ise bir adım daha ileri giderek iş birliğinin gerekliliği fark edilerek gerginliğin azalacağına dair beklentiyi dile getirmektedir.
İkinci grup ise salgının mevcut ittifakları değişime uğratacağını, küreselleşmenin ana karakteristiğini oluşturan iş birliği, uluslar üstü kurumsallaşma ve küresel ticaret ağlarının işlemesinin mümkün olmadığını dolayısıyla “hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını” iddia etmektedir. Her iki görüş de Koronavirüsün etkisini merkeze alarak bir çıkarsama yapmaktadır. Halbuki salgının uluslararası siyaset ve özelde sistem üzerindeki etkilerini analiz etmek için sistemin ana unsurlarını belirlemek, salgının bu unsurların potansiyel değişimi üzerindeki etkisine dair bir süreç analizi yapmak gerekir. Daha açık bir ifadeyle Koronavirüsün etkisi zaten bir süredir değişim emareleri göstermekte olan dinamikler çerçevesinde okunmalıdır..