Türkiye siyasetinde ittifaklar döneminin açıldığı artık siyasette ittifak diye bir gerçekliğin olduğu çokça yazıldı çizildi. Ancak meselenin bir noktası eksik kaldı. O da medyamızda da ittifaklar döneminin başlamış olması. Siyasetteki ittifaklar neticesinde gazetelerimize ve televizyonlarımıza büyük vazifeler düşüyor. Artık siyaset mühendisliğini parti üzerinden değil siyaset üzerinden yapacaklar. Malum Aydın Doğan Beyefendi ve çalışanlarının en sevdiği faaliyetlerdendir. Seçimlere doğru destekledikleri partinin bir başarı elde edemeyeceğini anlayınca yeni partileri ve siyasetçileri parlatmaya başlarlar. Şimdiye kadar neler yapmadılar ki bu uğurda... Hani Cem Boyner ve zengin arkadaşlarının canları sıkılıp siyasete girmeye kalkmışlardı da, Aydın Doğan ve çalışanları Yeni Demokrasi Hareketi'ni yeni umut olarak topluma pazarlamışlardı. Bugün sorsan hareketin partileşip seçimlere girip girmediğini bile hatırlamazlar. Sonra bir de troyka vardı 90'ların sonunda. İsmail Cem, Kemal Derviş ve Hüsamettin Özkan 2002 seçimlerinden önce parti kurmuşlardı.
Partinin kuruluş dilekçesi verilirken yolda Kemal Derviş şık bir vücut çalımıyla Cem ve Özkan'ı terk etmişti. Aydın Doğan ve çalışanlarına kalsa AK Parti barajı geçemeyecek, Cem ve Özkan'ın kurduğu Yeni Türkiye Partisi sandıktan tek başına iktidar olarak çıkacaktı. Gerisi herkesin malumu. Seçim gecesinden sonra Yeni Türkiye Partisi'ni kimse bir daha hatırlamadı. AK Parti ise o zamandan bu yana ülkeyi yönetiyor. Aslında seçmenin sağı da solu da bellidir. Sağ gösterip sol vurduğu pek vaki değildir. Genelde sağdan sağdan sağdan göstere göstere çakar yumruğunu ama Aydın bey ve çalışanları göremiyor bir türlü. Şimdi filmi başa sardılar. Yaklaşan seçimler için bu sefer bir partiyi değil bir ittifakı parlatıyorlar.
CHP, Akşener'in İP'i, PKK'nın HDP'si, Saadet Partisi ve son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu'nu destekleyen küsuratın ittifakı Aydın bey ve çalışanları pek heyecanlandırıyor.
Eskiden parti gazladıkları gibi şimdi ittifak gazlıyorlar. İttifaka girsin diye Saadet Partisi'ne bile güzelleme yapmaya başladılar. Şuan en çok ihtiyacımız olan siyasi değerleri Saadet Partisi dillendiriyormuş. Toplumu germiyor, bölmüyor, ortak değerleri dillendiriyormuş.
Utanmasalar Erbakan Hoca'nın kıymetini bilemedik diye hayıflanacaklar.
Heyecandan ne yapacaklarını bilemiyor, kantarın topuzunu iyice kaçırıyorlar. Onlar heyecanlanmasına heyecanlanıyor ama seçmende bir hareketlilik yok. Seçmenin adetidir; sessiz, sakin ve vakur 2019'u bekliyor. Sandık önüne geldiğinde kimilerini mutlu edecek, kimilerinin de hevesini kursağında bırakacak.
ZEYTİN DALI BEREKETİ
Zeytin Dalı Harekatı maşallah pek bereketli. Türkiye'nin güvenliğine saymakla bitmeyen katkılarının yanında yanında herkesi safını belli etmek, derdi neyse daha açıktan söylemek zorunda bırakıyor. İçerideki PKK seviciler bir bir yan çizmeye başladılar. Dışarıda da durum farklı değil. Harekat ilerledikçe önce yarım ağız 'Türkiye'nin güvenlik kaygılarını anlıyoruz' diyenler şimdi daha açık konuşmaya başladılar. Türkiye nasıl olsa başarısız olur diye düşünenler operasyonun başarısı karşısında ne yapacaklarını şaşırmaya başladılar.
ABD harekatın süresinin ve kapsamının kısıtlanmasını talep etmenin yanında sözümona Türkiye'nin güvenlik kaygılarını paylaşıyordu. Hatta Fırat'ın doğusunda beraber çalıştığımız PYD'lilerden Afrin'e desteğe giden olursa onlarla ortaklığımızı gözden geçiririz bile dediler. Şimdi daha açıktan konuşuyorlar. PYD'liler Afrin'e savaşmaya gittiği için artık DEAŞ'e karşı operasyon yapamıyoruz diyorlar. Yani sadece DEAŞ'e karşı desteklediklerini iddia ettikleri PYD'lilerin Türkiye'ye karşı savaşmak için Afrin'e gittiklerini itiraf ediyorlar. Tabii ki buna şaşırmadık...
Bildiğimiz bir hakikatin açık seçik ortaya çıkmasına, bir kez daha aşikar olmasına neden şaşıralım. Zeytin Dalı Harekatı'nın ne kadar gerekli olduğunu bir daha görüyoruz. PYD'nin DEAŞ'e karşı değil Türkiye'ye karşı desteklendiğini ve silahlandırıldığını söylüyorduk, haklı çıktık.
Türkiye'nin bekası için terör örgütüne Suriye'de müdahale edilmesi gerektiğini söylüyorduk, haklı çıktık!
[Takvim, 8 Mart 2018]