SETA > Perspektif |
Perspektif Yeni Zelanda Terör Saldırganının Avusturya Bağlantısı

Perspektif: Yeni Zelanda Terör Saldırganının Avusturya Bağlantısı

Avusturya Kimlikçiler Hareketi nedir? Avusturya Kimlikçiler Hareketi’nin Yeni Zelanda’daki terör saldırısı ile bağlantısının ortaya çıkmasının Avusturya iç siyasetindeki yansımaları nasıl olmuştur? Batılı Müslümanların geleceği açısından Avusturya Kimlikçiler Hareketi’nin oluşturduğu tehditler nelerdir?

Paylaş
Dosyayı İndir

15 Mart 2019’da Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde gerçekleşen ve elli Müslümanın yaşamını yitirmesine çok sayıda kişinin de yaralanmasına neden olan aşırı sağcı terör saldırısı, Batı dünyasında uzun süredir sistematik şekilde yükseltilen Müslüman karşıtı İslamofobik siyasal atmosferin doğal bir sonucu olarak görülmelidir. Her ne kadar bu tür terör saldırılarının Müslümanların yaşadığı Batılı ülkelerin herhangi bir yerinde gerçekleşmesi bekleniyorsa da listenin ilk sıralarında kesinlikle Yeni Zelanda’nın olmadığı söylenebilir. Bu çerçevede Batılı ülkeler arasında İslamofobi ve yabancı/mülteci düşmanlığıyla daha çok Almanya, İngiltere, Fransa ve Avusturya’nın gündeme geldiği ifade edilebilir. Özellikle Avusturya–aşırı sağcı partinin hükümet ortağının ve koalisyonun diğer ortağı olan partinin de aşırı sağcı söylemi günlük politik dil olarak kullanması nedeniyle– bu ve benzeri vahşi eylemlerin gerçekleşme olasılığının yüksek olduğu ülkeler arasında yer almaktadır. Nitekim Christchurch’teki katliamın düzenleyicisi Brenton Tarrant’ın katliamda kullandığı silahların üzerine yazdığı ifadelerde İkinci Viyana Kuşatması’na atıfta bulunması ve “manifesto” olarak nitelendirdiği metninde Avusturya’dan hayalini kurduğu “ayaklanmayı’’ başlatabilecek bir ülke olarak söz etmesi1 bu duruma işaret etmektedir. Fakat bunun da ötesinde Yeni Zelanda teröristi Tarrant’ın Avusturya’da örgütlenmiş aşırı sağcı Avusturya Kimlikçiler Hareketi’nin (Identitaere Bewegung Österreich) lideri Martin Sellner’e 1.500 avro bağışta bulunduğunun ortaya çıkması arada daha somut ilişkilerin mevcut olduğunu göstermektedir. Bu perspektif hem söz konusu bağış vesilesiyle dünya gündemine oturan Avusturya Kimlikçiler Hareketi’ni hem de bu bağlantıların Avusturya iç politikasında yarattığı gelişmeleri incelemeyi amaçlamaktadır. Son olarak bu perspektif sözü edilen hareketin ve benzerlerinin Batı’da yaşamını sürdüren Müslüman topluluklar açısından oluşturduğu tehditleri ortaya koymaya çalışmaktadır....