Suriye'de belki de son zamanlarda adı en fazla geçen grup Irak ve Şam İslam Devleti. Sayıca muhalifler arasında devede kulak kalsalar da sayılarıyla orantısız bir şekilde dikkat çekmekteler. Suriye'de geçmişleri yok. Lider tabakasının da savaşçılarının da çoğu Suriyeli değil. İsmine bile "Şam" kelimesi daha sonradan eklendi. Yine de IŞİD, Suriye'ye girdiği andan itibaren Suriye'ye ilişkin tartışmaları domine etmekte.
Örgüt, 2004 yılında Tevhid ve Cihat ismiyle ortaya çıkar ve Irak Savaşı'nda Amerikalılar'a karşı direnişe geçer. Bir kaç isim değişikliği ve irili ufaklı grupların eklenmesiyle birlikte 2006'da ismini Irak İslam Devleti olarak değiştirir. Nisan 2013'te de Suriye'ye girmeleriyle birlikte isimlerine "Şam" kelimesi eklenir.
İsminden de anlaşılacağı üzere kendilerini salt bir direniş örgütü olarak görmezler. Kendilerine yakın forumlara bakarsanız, örneğin alplatformmedia.com, İslam Devleti'nin ilanının üzerinden 2662 geçti yazar. Anlayacağınız bir devlet kurduklarına ve şu an başında bulunan Ebubekir El-Bağdadi'ye biat edilmesi gerektiğine inanmış durumdalar. Kuruluş beyanlarında, ilhamlarını 622'de Medine'de kurulan İslam Devleti'nden aldıklarını söylüyorlar. Hatta şu anda kontrol ettikleri toprağın 622'deki İslam Devleti'nin kontrol ettiği topraktan daha büyük olduğunu söylüyorlar.
ZEVAHİRİ-EL-BAĞDADİ ÇEKİŞMESİ
Bin Ladin'in öldürülmesinden sonra ABD'nin dolaşıma soktuğu Abbotabad dokümanlarında İslam Devleti'nin ilanının El-Kaide tarafından onaylanmadığına dair bilgiler yer alır. Bu ve bunun gibi bir çok noktadan hareketle şu an IŞİD diye bilinen yapının El-Kaide'yle ilişkisinin zannedildiği gibi pozitif olmadığının altını çizmemiz gerekir. Hatta El-Kaide lideri Zevahiri ile IŞİD lideri El-Bağdadi arasında bir çekişme ve rekabet olduğundan bahsedilir.
Zevahiri açık bir şekilde Nusra Cephesi'nin El-Kaide'nin Suriye'deki kolu olduğunu söyler ve IŞİD'in Irak'ta kalması gerektiğini yazılı ve sözlü bir beyanla duyurur. IŞİD liderlerinden Abu Muhammed El-Adnani bunun üzerine sert bir mesaj yayınlar ve hiçbir gücün kendilerini Suriye'ye gitmekten alıkoyamayacağını söyler hatta Zevahiri'yi Sykes-Picot'nun ürettiği kolonyal sınırlara riayet etmekle suçlar.
NUSRA VS. IŞİD
Zevahiri'ye rağmen Suriye'ye giren IŞİD ülkedeki yabancı savaşçılar nezdinde bir karşılık görür ve Nusra Cephesi'nden birçok savaşçı El-Bağdadi'ye biat edip IŞİD'e kayar. Bu da doğal olarak El-Bağdadi'nin biat çağrısına olumsuz yanıt veren Nusra ve lideri Ebu Muhammed El-Golani ile IŞİD'in arasını açar. Bu süreç Nusra'yı daha fazla Suriyelileştirirken, diğer muhalif gruplara da yaklaştırır. IŞİD'in diğer muhaliflere ve hatta Nusra Cephesi'ne yönelik saldırılarının başlamasıyla birlikte IŞİD'den Nusra'ya doğru kaymalar yaşanır.
Kuvvetli mesianik inançlara sahipler. Şu an Suriye'de bulunmalarına da mesianik bir anlam yüklüyorlar. Bir Hadis'te geçen kıyamet öncesi Dabık'ta Rumlar'la yapılacak bir savaştan ilham alırlar. Dabık, Suriye'de yakın zamanda IŞİD'İn ele geçirdiği Azez'de bir kasaba. Suriye'de bulunmalarına ve verdikleri savaşa da böylece ulvi bir anlam yüklerler.
Son zamanlarda rejimle PYD benzeri dirsek teması artmış durumda. Irak'tan yüksek korumalı hapisanelerden salıverilen IŞİD'çılar Suriye'ye geliyorlar. İran, Irak, Rus ve Suriye istihbaratıyla da iş tutuyorlar ve şu an diğer muhalifler tarafından rejim safında bir grup olarak değerlendiriliyorlar.
IŞİD dediğimizde görünmeyen tarafı görünen tarafından daha derin olan bir örgütten bahsediyoruz. Tam olarak El-Kaide değil ama El-Kaide kaynaklarından besleniyor. Zevahiri'nin emir komuta zincirinden çıkmış, kendisini El-Kaide yapısından öte bir devlet olarak tanımlıyor.
Önümüzdeki dönemde IŞİD'İn dış bağlantılarına dair çok ilginç bilgiler çıkacaktır.
[Akşam, 27 Ocak 2014]