2015'in baÅŸat gündem maddesi AK Parti iktidarının Türkiye'yi nereye götürdüÄŸü ve buna karşı ne yapılması gerektiÄŸi üzerine olacak. Genel seçimler, paralel yapı ile mücadele ve Çözüm süreci etrafında siyasal sistemin deÄŸiÅŸen mahiyetine ve demokrasimizin sorunlarına odaklanacağız. Bir türlü "ne olacak bu memleketin hali" modundan çıkamayan bazı köÅŸe yazarlarımızın daha ÅŸimdiden seçimlerin derde deva olmayacağını ilan etmesi ibretlik bir tutum...
Yeni yılda da Gezi olayları ya da 6-7 Ekim Kobani gösterilerine benzer "toplumsal patlamaları" bekleyenlerin hissettiÄŸi öfke ve acziyet karışımı sadece ErdoÄŸan karşıtlığı ile açıklanamaz elbette.
Daha derinde olan ÅŸey, AK Parti iktidarının, iç ve dış muhalefetin bütün çabalarına raÄŸmen, ülkeyi dönüÅŸtürme gücüne hâlâ sahip olmasından duyulan rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık açık ve net bir tespite dayanıyor: Askerin ve paralel yapının vesayetinden kurtulan Hükümet, artık AB baÅŸkentlerinin ya da liberal "yol göstericiliÄŸin" mihmandarlığı olmaksızın ülkeyi dönüÅŸtürmeyi seçmiÅŸ durumdadır. Bu yüzden de AK Parti 2011'den itibaren "otoriter bir tarza ve Ä°slamcı bir gündeme" doÄŸru yürümekle eleÅŸtirilmekte...
Farklı muhalif kesimlerin eleÅŸtirilerindeki ortak temalar birleÅŸerek bir üçlemeye ulaÅŸtı: "otoriter tarz", "Batı karşıtlığı yapmak" ve "Ä°slamcı olmak." Bu üç temadan Ä°slamcılık eleÅŸtirisi ÅŸimdilerde "AK Parti Türkiye'yi Dârülharp olarak görüyor" ya da "muhafazakâr demokratlıktan radikal Ä°slamcılığa" geçildi formatına vardı.
Bu yorumlar, ne Türkiye'deki Ä°slami hareketin ana omurgasının en laikçi dönemde bile darülharp tartışmasına olan mesafesinden ne de AK Parti liderliÄŸinin "Ä°slam devleti" fikri ile yaÅŸadığı hesaplaÅŸmadan haberdar görünüyor. Ne de iktidarda olmanın, artısıyla eksisiyle, eski Ä°slamcıları ne kadar dönüÅŸtürdüÄŸünden...
"Ä°slamcılık" eleÅŸtirisinin daha sofistike ÅŸeklini Joost Lagendijk'in AK Parti'nin "postÄ°slamcılıktan soft Ä°slamcılığa" döndüÄŸü yönündeki argümanında bulabiliriz. Lagendijk, Åžadi Hamid'in 'Temptations of Power' (Gücün Cazibesi) adlı kitabındaki çözümlemelerinden ilham alıyor.
Hamid, 2012'deki Ä°hvan iktidarı örneÄŸinden yola çıkarak, Ä°slamcıların demokratik sürece daha fazla dahil edilmelerinin onları ılımlı hale getirmeyeceÄŸini öne sürüyor. "Baskı korkusuyla" muhalefette iken demokrasiyi benimseyen ve "Ä°slam hukukuna vurguyu" azaltan Ä°slamcıların iktidara gelince "stratejik ılımlılaÅŸmayı" terk ettiÄŸi ve "geçmiÅŸteki dar görüÅŸlü" pozisyonlarına döndüÄŸü kanaatinde.
Tartışmanın AK Parti'ye uyarlamasına gelince Lagendijk, Hamid'le aynı sonuca varıyor: Üzerinde baskı hissetmeyen AK Parti, "post-Ä°slamcı ajandadan daha köhne bir Ä°slamcı pozisyona" geri dönüÅŸ yaptı. Lagendijk hüküm cümlesinde, Gülen Hareketi medyasındaki diÄŸer yazarlardan daha, "insaflı" davranır: Bu "dönüÅŸ" "Ä°slam hukukunun uygulamaya konacağı katı Ä°slamcılığa" deÄŸil, "yumuÅŸak Ä°slamlaÅŸtırmaya" doÄŸru "bir tür yarı mesafelik dönüÅŸ."
AK Parti'ye "köhne" ya da "yumuÅŸak Ä°slamcılık" atfedenlerin gözden kaçırdığı birçok husus var. Ä°lki, Türkiye'deki Ä°slami hareketin talepleri baÅŸörtüsü ve din eÄŸitimi etrafında toplanmakta ve ÅŸimdiden tabii sınırlarına varmış durumdadır.
Ä°kincisi, entelektüel ufku çok katmanlı medeniyet söylemi tarafından belirlenen Türkiye Ä°slamcılığı yerli bir senteze dayanmaktadır. Bu sentez, demokrasiyi ve yeniden tanımlanmış bir laikliÄŸi benimseyiÅŸi ile bölgedeki diÄŸer Ä°slamcı hareketlerden büyük ölçüde ayrışır. ErdoÄŸan'ın Kahire'deki laiklik çaÄŸrısı ve buna verilen tepkiler bir örnek olarak hatırlanabilir.
Üçüncüsü, AK Parti'yi Ä°slamcılıkla eleÅŸtirmek hem bu partinin hem de Ä°slamcı aktörlerin dönüÅŸtürücü rolünü etiketleyerek sınırlandırma çabasıdır.
[Sabah, 2 Ocak 2015]