SETA > Yorum |
Gençliğimiz

Gençliğimiz

“El ele vereceğiz, hem biz kazanacağız hem de gençlerimize geleceğe dönük umut, ışık, cesaret vereceğiz.” Bu sözlerde yatan ekonomi odaklı toplumsal öge çok kritik: Gençlere önem ve iş, aş, umut vermek.

Beşiktaş acımız henüz bir haftalık iken, Cumartesi günü Kayseri'den gelen yıkıcı haberle sarsıldık. Kanlı PKK terörü, bu kez de izne çıkmış gencecik askerlerimize kıyarak hepimizi yeni bir yasa boğdu. Alçakça katliamlar ve böylelikle uyandırılması planlanan infiallerle Türkiye'mizi felakete sürükleme amacı bilenenlere inat, birlik olmaya devam ediyoruz, etmeliyiz. Hiç kolay olmasa da, yasımız kalbimizi yakarken soğukkanlı bir dayanışmaya her zamankinden çok ihtiyacımız var zira.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu anlamdaki seferberlik çağrısı, terör mihraklarının hain planlarına karşı millet olarak alınabilecek en güçlü ve anlamlı siper… Sınırlarımızı tehdit eden unsurların ana aktör olduğu bu saldırılara karşı devletin ve hassaten istihbaratın üzerine düşenleri ise, uzun zamandır tartışmaktayız. Bu bağlamda, terörle mücadelede bilimsel ve stratejik yaklaşımlara verilen ehemmiyetin üstüne düşme gereksiniminin altını bir kez daha çizmek gerekiyor. Mart ayında kaleme aldığım “Terörün Matematiği” başlıklı makalemde, bu konuda dünden bugüne öne çıkan bazı uluslararası örneklere değindiğimi hatırlarsınız.

Dolayısıyla terör ve devletin ilgili mücadelesi, bir yandan dış cepheden gelen evirilmeler geçirecekken, diğer yandan da istihbarat ve önlemlerin ne derece güçlü olduğuna bakacak. Tabii işin özellikle orta ve uzun vadesinin tamiri, en temelde yatan toplumsal ve ekonomik unsurlarla da inkâr edilemez bir ilişki taşıyacak. Nitekim “zor koşullar” ile “şiddet” arasındaki güçlü ilişki, dünya çapında nicedir yaşanan ve çözülmesi gereken dev bir problem… Çözüm kümesinin öne çıkan elemanları arasında ise, işe, güce, aidiyet hissine sahip olmak yer alıyor.

Ve bu bağlamda, mağduriyetlere karşı öfke yüklenip şiddete yönelmek, Kolombiya'dan İrlanda'ya, Afganistan'dan ABD'ye kadar pek çok ülke kapsamında incelenmiş ve engellenmesi hedeflenmiş bir mesele... Özellikle de gençler için. Elbette burada, ekonomik şartlar ve emek piyasasının, şiddete yönelimi ancak kısmen açıklayabildiğini de not düşmek gerek. Zira çeşitli küresel araştırmaların da ortaya koyduğu üzere, başta aile yapısının da içinde olduğu çetrefilli bir ilişki yumağından bahsediyoruz.

İŞ, AŞ, UMUT

Şimdi bize ve ekonomimize geri dönelim. Ve Maliye Bakanı Ağbal'ın hafta sonunda Bayburt'ta sarf ettiği ve çok önemsenmesi gereken bir sözün altını çizerek başlayalım: “El ele vereceğiz, hem kendimiz kazanacağız hem de gençlerimize geleceğe dönük umut, ışık, cesaret vereceğiz.” Bölgedeki Cazibe Merkezleri Programı'na ilişkin hedeflere yönelik bu sözlerde yatan ekonomi odaklı toplumsal öge çok kritik: Gençlere önem ve iş, aş, umut vermek.

Ki bu gereksinimin, bugün dünyanın pek çok ülkesinde giderek öncelikler arasına girmeye başladığını da söylemek mümkün. Zira küresel genç nüfusun, maalesef işsizler arasında giderek hâkim bir kesim haline geldiği dikkat çekiyor. Bugün gelişmiş ekonomilerde ortalama %14,5, yükselenlerde ise %13,6 sularında gezindiği tahmin edilen genç işsizlik oranı, ILO verilerine göre, gelişmekte olan ülkeler kategorisinde ise %9,5...

Gelişenler ve bazı yükselenlerdeki genç işgücü katılımı trendi ilgili rakamların geleceğine dair endişeler yaratırken, gelişmişlerden düşük işsizlik oranlarına sahip olmanın ise tam da hayra alamet olduğu söylenemez. Nitekim söz konusu ekonomilerde daha düşük çıkan ortalama işsizlik oranları, bir taraftan da zorunluluk karşısında dezavantajlı çalışma şartlarına razı olmak anlamına gelebiliyor.

Ve bu doğrultuda, ILO hesaplamalarına göre 2016 yılında dünyadaki aktif genç nüfusun %40'ı aşkın kısmının ya işsiz ya da iş sahibi olmasına rağmen yoksulluk içinde yaşadığı tahmin ediliyor. Oldukça vurucu…

5 GENCİMİZDEN 1'İ

Yeniden Türkiye'ye dönersek, bizde de genç işsizliğin son zamanlarda canlandığına şahit oluyoruz. Geçtiğimiz hafta açıklanan son veriler, Eylül döneminde çalışma çağındaki nüfus genelinde işsizlik oranının %11,3 olduğunu söylerken, 15-24 yaş arasında bu oranın %19,9 olduğunu haber verdi. Bir diğer ifadeyle, “işgücüne katılmış olan” (15-24 yaş arası) her 5 gencimizden 1'i işsiz.

Eylül ve hemen öncesine dair işgücü istatistiklerinin detayları, yılın 3. çeyreğinde yaşanan ve henüz geçtiğimiz hafta verilerle tartıştığımız ekonomik daralmanın emek piyasasına yansımış olduğunu ima ederken, genç işsizlikteki %19,9'luk oran önceki yılın aynı dönemine göre 1,4 puanlık bir yükseliş anlamına geliyor. Bu arada, mevsimsellikten arındırılmış ilgili oranın ise, son dönemlerde minik gerilemeler kaydettiğini ekleyeyim. Bununla birlikte, o da Eylül döneminde %19,6 oranında bir seviyeyle karşımıza çıkıyor. Hayli yüksek oranlar bunlar ve üzerinde tartışmak gerekiyor.

Dolayısıyla söyleyeceklerim burada bitemiyor ancak yerim bitmek üzere... Bu nedenle, kalanları rahat rahat anlatmak adına, Cuma günü konuya devam etmeyi umuyorum.

[Yeni Şafak, 20 Aralık 2016].