Suudi Arabistan'ın Şii din adamı Ayetullah Nimr'i idam etmesinin hemen ertesinde Arabistan'ın Tahran elçiliğinin protestocu bir grup tarafından ateşe verilmesi uluslararası arenada Suudi Arabistan'a söylem üstünlüğü sağladı. Diplomatik kabiliyetini nükleer müzakerelerde ispatlamış olan Ruhani hükümetinin Arabistan aleyhine diplomatik bir kampanya başlatması beklenirken bu olayla işler bir anda tersine döndü.
Acaba olanlar gerçekten idam kararına öfkelenen halkın kendiliğinden gelişmiş bir tepkisi miydi yoksa planlanmış bir girişim miydi? Daha önce İran-Suudi Arabistan arasında İran halkını son olaydan çok daha fazla sarsacak gelişmeler yaşanmış ama hiçbirinde böyle bir elçilik saldırısı yaşanmamıştı.
Hal böyle olunca yaşanan elçilik saldırısının bir planın parçası olma ihtimali yükseliyor. Ancak saldırının uluslararası arenada İran'ın elini zayıflatacağının aşikâr olması bu eylemin Suudi Arabistan'a karşı olmaktan çok, iç politikadaki hesaplaşmalara hizmet ettiği şüphesini artırıyor.
1979'daki ABD elçiliğine yönelik saldırı da iç politikayı dizayn etme amacı taşıyordu. Dönemin başbakanı ve Batı ile diyalogdan yana, ılımlı isimlerden biri olan Bazergan ve partisi sistemden tamamen tasfiye edildiler. Ruhani'nin de Batı ile diyalogdan yana ılımlı bir isim olmasını dramatik bir tesadüf olarak not edelim.
Peki bu saldırıların İran iç siyasetindeki hedefi ne olabilir?
Birincisi, yaklaşan Meclis seçimlerinde Ruhani taraftarlarının yarışı önde bitireceğine dair kamuoyu yoklamaları bazı muhafazakar kesimleri ziyadesiyle rahatsız ediyor. Ruhani ve ekibi halkın bu teveccühünü uluslararası sistemle barış çabaları sayesinde elde ettiler. Bu olayla birlikte Batı tarafından İran'a yönelecek her tepki Ruhani taraftarlarını zora sokacaktır.
İkincisi, Ruhani'nin elçilik olayına göstereceği sert tepki hesaplanarak onun Şii din adamının idamını önemsemediği algısı topluma yerleştirilmeye çalışılacaktır.
Üçüncüsü, temel vaadi İran'ı huzurlu bir yer haline getirmek olan Ruhani'nin vaatlerinin aksine seçimlere gergin bir ortamda girilecektir.
Dördüncüsü, Batıdaki gülümseyen İran imajı gerileyecek Ruhani'nin dış politikası darbe alacaktır.
Son olarak, gerginlik bu düzeyde devam ederse bazı muhafazakar kesimlerin çok istediği Batı ile ilişkilerini minimuma indirmiş İran geri gelecektir.
[Sabah Perspektif, 9 Ocak 2016]