SETA > Yorum |
Batı İran'la Hangi Sorunu Çözüyor

Batı, İran'la Hangi Sorunu Çözüyor?

İran veya başka bir ülke, nükleer silahlar veya başka bir konu, daha geniş bir perspektifle ele alınmadığı sürece, bugün sağlanan anlaşmanın üç yıl önce Türkiye'nin gerçekleştirdiği Tahran Anlaşması'nın kaderini yaşamaması için açık bir güvence bulunmamaktadır.

Ä°ran nükleer programının kaderine dair Batılı aktörlerle ön anlaÅŸma saÄŸladı. Birkaç yıldır neredeyseOrtadoÄŸu baÅŸlığı altına giren her meselede "kararsızlık" ekseni dışında siyasi pozisyon alamayan ABD yönetimi, nihayet 'elle tutulur' bir ilerleme 'ihtimalini' büyük bir zafer tadında karşılamaktan kendilerini alamadılar. Oysa Ä°ran'ın nükleer meselesiyle ilgili üç yıl önce de benzer bir anlaÅŸma saÄŸlanmıştı. Ä°ran Ä°slam Cumhuriyeti, devrimden bu yana ilk kez uluslararası bir belgeye imza atmıştı. Maalesef, 2010 Tahran AnlaÅŸması, Obama yönetimi tarafından bütün aÅŸamaları bilinmesine raÄŸmen negatif bir politik deÄŸerlendirmeye tabi tutuldu. Türkiye de bunun üzerine BMGK'de Ä°ran'a ambargo kararına hayır oyu kullandı. Bugünlerde yaÅŸanan üç yıl gecikme ile Tahran AnlaÅŸmasının baÅŸka bir formda hayata geçmesinden ibaret. Kaybedilen üç senenin temelinde ABD'nin bölgeye dair sorunlu perspektifi ve derin kararsızlığı bulunmaktadır. Tahran AnlaÅŸması üç yıl önce hayata geçseydi bugün farklı bir OrtadoÄŸu'dan bahsedebilirdik.

Ä°RAN, BÖLGE VE NORMALLEÅžME

ABD'nin kendisine açıklamakta zorlandığı sorunların başında Ä°ran meselesi gelmektedir. Ä°slam devrimiyle birlikte 'Ä°ran tehdidi' eksenine yaslanan politikaları OrtadoÄŸu'da sürdüren ABD, 11 Eylül'le birlikte farklı bir dünyayı fark etti. Ne Ä°ran ve Åžii dünyasının ABD karşıtlığı ne de Amerika'nın ÅŸeytanlaÅŸtırdığı Ä°ran, 20. yüzyılın son 20 senesi boyunca ele alındığı gibi deÄŸerlendirilemez oldu. Afganistan ve Irak iÅŸgalinde hemen pratik sonuçlarını üreten yeni ABD ve yeni Ä°ran ortaya çıkmıştı bile. ABD El-Kaide üzerinden yeni Sünni tehdidi; Ä°ran ise iÅŸgallerin açtığı imkân üzerinden yeni Åžii ekseni fark etmekte gecikmediler. Ä°ran açısından sıradan bir eksen kayması yaÅŸanırken, ABD açısından otuz yıla yaklaÅŸan jeopolitik ezberlerden kurtulma sancısı yaÅŸanmaktaydı. ABD jeopolitik okumalarını yenilemeyle meÅŸgulken Sünni dünyada Arap isyanları patlak verdi. Bu durum ABD'nin bölgeye dair otuz yıllık ÅŸablonlarını alt üst etti. Eski bölgesel düzene özlem ile yeni OrtadoÄŸu'nun nasıl ÅŸekilleneceÄŸine dair belirsizlik arasına sıkışan ABD'yi kâh Sisi'nin yanında kâh Esed'i idam sehpasından kurtaran adımı atarken kâh Tahran'la imza atarken görmeye kimse ÅŸaşırmamalı. Bu taktik adımların eski düzeni geri getirmeyeceÄŸi ama ömür uzatabileceÄŸi muhakkak.

ABD'nin Ä°ran'la nükleer meselede mesafe alınmasını OrtadoÄŸu'da yeni bir normalleÅŸme dalgası ayağı olarak okuduÄŸunu söylemek neredeyse imkânsız. Aynı ÅŸekilde Ä°ran açısından da ABD ile yıllar sonra yeniden muhatap olmanın geniÅŸ bir OrtadoÄŸu perspektifine yaslandığını söylemek de mümkün deÄŸil. Daha önemlisi her iki aktör de bu durumdan rahatsız deÄŸil. Hatta aksi bir siyaset bugün yapılan ön anlaÅŸmayı imkânsız da kılabilirdi. Ä°ran devlet nezdinde konsolidasyonunu büyük ölçüde saÄŸlamış bir ülke. Buna raÄŸmen devam etmekte olan statükonun deÄŸiÅŸim geriliminden beri olması söz konusu deÄŸil. Batı ile nükleer sorun üzerinden yürütülen müzakereler aslında içerideki tıkanmışlığın da bir yansıması. Afganistan ve Irak iÅŸgalleri sırasında ve sonrasında takındığı pozisyonla bugünün altyapısını hazırlayan Ä°ran; bundan sonra 'normalleÅŸmenin' nasıl ilerleyeceÄŸine kendi iç sancılarıyla ve bölgesel pozisyonuyla karar verecek. Ä°ran, yıllardır ambargo rejimi altında yaÅŸamanın ülkeye maddi hasarının yanında devlet aklında oluÅŸturduÄŸu tıkanıklıktan çıkması kolay olmayacaktır. Bunun en çarpıcı örneÄŸi P5+1 ile müzakere yürüten ekibin, Ä°ranlı farklı aktörler tarafından, sıkıcı bir totoloji olmasına raÄŸmen, bıkmadan "sadece nükleer m