Türkiye'nin Filistin'e uzattığı insani yardım eli tüm hızıyla can suyu olmaya devam ediyor. Ancak son günlerde bir bilgi kirliliğinin boy gösterdiği görülüyor. Türkiye'nin "İsrail ile ticaretinin devam ettiği" iddiasıyla başlatılan bu propaganda şüphesiz siyasi bir gündeme sahip. Dolayısıyla Türkiye’nin Filistin’e yardımlarını geçmişiyle incelemekte fayda var.
Türkiye Gazze'ye en çok yardım yapan 2'nci ülke
Türkiye’nin Filistin’e insani yardımları son 6 ay ile sınırlı değil; uzun bir geçmişe ve kapsamlı bir boyuta sahip. Bu yardımları "acil insani yardım" adı altında gıda ve barınma, "uygun yaşam koşullarının iyileştirilmesi" başlığıyla sağlık hizmetleri ve altyapı, "kendine yeterlilik kazandırılması" kapsamında tarım, istihdam, eğitim ve teknik destek şeklinde tasnif etmek mümkün. Geniş bir yelpazeye yayılan bahse konu yardımlarla Türkiye Gazze’ye en çok yardım yapan 2'nci ülke konumunda bulunuyor. Varlıklı Körfez ülkeleri dikkate alındığında böyle bir yardım seviyesi dikkati çekici.
İnsani yardım çabalarının gerçekleştirilmesinde öncelikle Türkiye’nin hangi kurumlarını devreye soktuğunu incelemekte fayda var. Türkiye’nin 2018 yılında Başbakanlık Genelgesi ile başlattığı Filistin İnsani Yardım Kampanyası belirgin bir veri sağlıyor. Yardıma yönelik bağış kampanyasına karar verildiğinde 3 kuruma misyon yüklenmiş. Bu kapsamda AFAD koordinesinde Türk Kızılay ve Türk Diyanet Vakfı öncül rol oynamış. AFAD genel olarak seferber olurken Türk Kızılayın sağlık ve acil yardım, Türk Diyanet Vakfının ise insani yardım alanlarında aktif olduğu görülüyor. Öte yandan TİKA'nın uzun dönemli altyapı ihtiyaçlarına "Kalkınma Yardımı" adıyla hitap etmeye çalıştığı anlaşılıyor.
Dönemin Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ'ın kampanya konuşması ise 2018 yılı öncesindeki yardımların durumunu özetliyor. Akdağ, "Filistin'e Umut Ol" sloganıyla kampanyayı başlatırken "AFAD'ın 200 milyon liranın üzerinde (yaklaşık 50 milyon dolar), TİKA'nın 400 milyon dolar civarında, Türk Kızılayın 500 milyon liraya (110 milyon dolardan fazla) yakın bir yardım yaptığını biliyoruz.” vurgusu yapıyor. Dolayısıyla Başbakanlık uhdesinde 3 kurumun 2018 yardım kampanyası öncesinde Filistin’e 560 milyon dolar seviyesinde el uzattığı anlaşılıyor.
TİKA’nın kalkınma yardımlarının bu rakamı 3'e katladığı görülüyor. TİKA’nın 2018 yılına kadar gerçekleştirdiği projeler 1 milyar doların üzerinde. Kampanyanın başlatıldığı 2018 yılında TİKA’nın Gazze ve Kudüs dahil tüm Filistin’de gerçekleştirdiği ve yerel makamlara teslim ettiği proje sayısı 600’ün üzerinde. Dönemin TİKA Başkanı tarafından bir gazeteye verilen demeçte, TİKA faaliyetleri “yerel ekonominin geliştirilmesi için zeytinyağı fabrikası kurulması, tavukçuluk projeleri, her sene 1 okulun inşası ve eğitime hazır bir şekilde teslim edilmesi çabaları” olarak öne çıkıyor.
Öte yandan bu faaliyetlerin yürütülmesinde hem Ramallah’taki Filistin hükümetinden hem de İsrail makamlarından izinler alınması gerekiyor. İnşa faaliyetleri zaten karmaşık bir lojistik süreç olarak ortaya çıkarken bürokratik süreçlerin ve gerek duyulan diğer kaynakların temin edilmesinin ne kadar zorlu süreçler olduğunu hayal etmek zor değil. Dolayısıyla insani yardım süreci sadece kaynak yaratmak ve aktarmak şeklinde algılanmamalı. Türkiye’nin diplomatik misyonunun da bu sürecin aktif bir bileşeni olduğu görülüyor.
Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi
Türkiye’nin Gazze’ye kazandırdığı en önemli hizmetlerden birisi Türk-Filistin Dostluk Hastanesi. TİKA’nın 62 milyon doları aşan bu yardımı ile Gazze halkı 180 yatak kapasiteli ve 10 bloktan oluşan Filistin’in en büyük sağlık kompleksine kavuşmuş. Ayrıca hastanenin sağlık ekipmanlarıyla donatıldığını da ifade etmek gerekir. İsrail’in saldırdığı ve kullanılamaz hale getirdiği onkoloji hastanesi olarak bilinen Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi çatışmaların bitmesiyle tekrar imar edilmeyi bekliyor.
TİKA'nın Kurduğu Model Çiftlik
TİKA'nın Gazze'deki çatışmalar öncesinde başlattığı önemli bir projeye ayrıca eğilmek gerekiyor. Gazze'de tarımsal kalkınmanın desteklenmesi amacıyla kurulan "model çiftlik" bölge halkının kendine yeterli olabilmesi adına umut olmuştu. TİKA’nın yaptığı açıklamada görüldüğü üzere "4 dönüm arazi üzerine 2 dönüm sera ve 1 dönüm tarım arazisi ile ağıl tesis edilmiş, küçükbaş hayvancılığın yanı sıra arıcılık yapılması için de ayrı bir bölüm oluşturmuştu." Zirai eğitimin de verildiği tesis ile TİKA, Gazzeli ailelerin dar arazide verimli tarım ve hayvancılık faaliyetleri icra edebilmesini amaçlamıştı. Bölgeye çatışma öncesi aktarılan bu bilgi birikimi aslında izole edilmiş Gazzeliler için bir beka aracı haline gelmişti.
Türkiye’nin devlet kurumları ve vakıfları haricinde sivil toplum örgütlerinin de önemli yardım faaliyetlerinde bulunduğunu ifade etmek gerekir. Türk sivil toplum örgütleri yetimlerin korunması, gıda ve yaşam malzemesi yardımı yapmak gibi faaliyetleri uzun süredir yürütüyor. Bu insani yardımların Türkiye’nin gerçekleştirdiği yardımların dışında tutulduğunu da ifade etmek gerekir.
Gazze'deki son insanlık dramı
İsrail’in Gazze’yi önce abluka altına alması ve kara harekatı başlatmasıyla insani yardımlar ancak saldırının 49’uncu gününde başlamıştı. Türkiye’nin Gazze’deki son insanlık dramıyla başlattığı yardım süreci çok zor koşullarla yüzleşti. Sina Yarımadası'ndaki Ariş Havaalanı'na Türk Hava Kuvvetlerinin nakliye uçakları ile hava ve aynı şehrin limanına deniz köprüsü kuruldu. Bu çerçevede 13 uçak ve 8 gemi ile 40 bin tonun üzerinde yardım malzemesi Mısır üzerinden Gazze’ye sevk edilmek üzere Türkiye’den yola çıktı. Yapılan yardım her gemi seferiyle ortalama 3 bin ton artıyor. Öte yandan İsrail Refah Sınır Kapısı'nda bu yardımları engelliyor. İsrail'in müdahalesi öncesinde, Refah’tan Gazze’ye normal şartlarda günde 500 tır girişi yapılırken bu rakam halen günde 100 tır ile sınırlı. Ancak Türkiye, Mısır makamları nezdinde yaptığı girişimlerle azami düzeyde yardımın Gazze’ye akmasını sağlıyor.
https://www.setav.org/turkiyenin-gazze-politikasi/
Türkiye’nin kurumları, vakıfları ve sivil toplum örgütleriyle halen Gazze’de olduğu özellikle bilinmeli. İsrail’in Refah bölgesine saldırı ihtimalinin konuşulduğu şu günlerde Türk görevliler ve gönüllüler yemek dağıtımından sağlık hizmetine kadar çok geniş yelpazede acil insani yardımı gerçekleştiriyor. Diğer bir ifadeyle Türkiye’den Gazze’ye nakledilen yardım malzemesi Ariş’e vardıktan sonra Türk personel tarafından Gazze’deki ihtiyaç sahiplerine kadar ulaştırılıyor.
Türkiye'nin ihraç yasağı tedbiri
Türkiye’nin son girişimi ise Türk Hava Kuvvetleri ile doğrudan Gazze’ye havadan yardım malzemesi indirmek şeklinde oldu. İsrail bu talebi reddederken Refah’a yapılacak bir kara harekatını dillendirmeye başladı. Türkiye, Gazzelileri açlık ve susuzlukla ölüme mahkum eden İsrail’e tepkisini 54 kalem mala ihraç yasağı getirerek ortaya koydu.
Rakamlar ve icraatlar incelendiğinde Türkiye’nin her zaman Filistin’de olduğu, yapılan yardımların sadece İsrail'in son saldırılarına karşı tepkiden ibaret olmadığı görülüyor. Kriz dönemlerinde yurt içi kampanyalar düzenleyip yardım çabalarını artıran Türkiye, çatışmasızlık anlarında altyapı ve refah projelerine öncelik verdi ve bu "görevi" de AFAD, TİKA, Türk Kızılay, Türk Diyanet Vakfı ve sivil toplum örgütleri marifetiyle koordine içinde yürütüyor.
Öte yandan Türkiye’nin Filistin veya diğer ülkelere yönelik yardımlarının rakamsal dökümüne yönelik bir veri havuzu kurması gerekiyor. İletişim noksanlığının önüne geçilmesi ve gerçekleştirilen yardımların layıkıyla iç kamuoyuna ve uluslararası topluma duyurulması için bu veri havuzu ve kurulacak bir web sayfası faydalı olabilir.
[AA, 12 Nisan 2024]