SETA > Yorum |
Ekonomiye Güven

Ekonomiye Güven

Görünen o ki; tüketicinin gelecek 12 aylık dönem için hem kendi maddi durumuna, hem de genel ekonomik vaziyete dair güveni pekişmiş.

15 Temmuz felaketinden bu yana, çeşitli göstergeler ve gelişmeler dâhilinde ekonomiye yansımaları konuşmaktayız. Piyasaların kısa sürede yatışması ve kayıplarını belli ölçüde toparlaması ilk etapta nefes aldırırken, Moody's ve Fitch'in markajından da şimdilik hafif sıyrıklarla kurtulduk diyebiliriz.

Öte yandan, daha önce de bu köşede işlediğim üzere, medya odaklı uluslararası ters bakış açısının tamir ve bakıma girmesi, melun girişim sonrası boy atmış en büyük gereksinimlerden biri olarak karşımızda duruyor. Çalışmalar hızla sürdürülüyor ancak onca çarpık algının karşısında işimizin hiç de kolay olmadığını not düşeyim. Her aksiyon ve her söylem, özenle sarf edilmek zorunda…

Yine bununla bağlantılı olarak, derecesi ve içeriği çok daha farklı olmakla birlikte, sürdürülebilir anlamlı bir ekonomik performans için içerideki güveni de sağlam tutmamız gerekiyor. Malum, diğer terör musibetleri de yakamızdan düşmeyip canımızı fena yakmayı sürdürürken, tahammülümüz sınırı aşmış durumda… Hem içerideki hem de dışarıdaki tehditlerle savaşıp memleketin geleceğini sağlama almak amaçlanırken, ekonominin cari ve gelecek dönemlerine ilişkin yansımalar da kaçınılmaz oluyor, olacak.

İşte bu minvalde, yerli ekonomik aktörlerin güvenini ölçmek ve anlamak önem taşıyor. Bu hafta açıklanan güven endeksleri ise, ülkenin risklerle boğuştuğu son dönemde oluşan beklentiler hakkında belirgin fikirler veriyor. O halde buyurun, inceleyelim.

TÜKETİCİ MORALLENMİŞ
Değerlendirmemize, bu ayki çıkışıyla ilgi çeken tüketici güveninden başlayalım.

Zaman zaman dile getiririm. Bizim Tüketici Güven Endeksi pek nazenindir. Endeksin metodolojisinden midir yoksa tüketicinin ruh halinden midir, orası bol tartışma götürür ancak durum genel itibariyle budur. Fi tarihinden beri de ambiyansının iyimsere geçtiğini gören işiten yoktur.

İşte bizim bu endeks Ağustos döneminde önceki aya göre %11,1 oranında artarak 74,4 seviyesine zıplayınca, bu haftanın dikkatleri üzerine çeken verilerinden oldu. Özellikle yılın en yüksek seviyesine ulaşmış olması ve ayrıca 2016'nın en hızlı gelişimini yakalamış olması hasebiyle… Ve dahi özellikle, bu performansı bunca gürültünün içinde sergilemiş olması hasebiyle…

Bu kapsamda endeksin detaylarına indiğimizde, 4 alt kalemde de anlamlı artışlar gözüyoruz. Önceki ay toptan gerileyen, ondan evvel ise mırın kırın ileri geri hareketler sergileyen ilgili alt endeksler, Ağustos'ta birden canlanmış görünüyor. Tam bu noktada, kıyaslamaların doğru yapılması adına, endekse yön veren anketin uygulama döneminin her ayın ilk yarısını kapsadığını da not düşeyim.

Sonuç olarak görünen o ki; tüketicinin gelecek 12 aylık dönem için hem kendi maddi durumuna, hem de genel ekonomik vaziyete dair güveni pekişmiş. Keza söz konusu dönemde, işsiz sayısında düşüş ile tasarruf etme ihtimalinde de çift haneli beklenti düzelmeleri göze çarpıyor.

SEKTÖRLER O HİSSİYATTA DEĞİL
Tüketici kesimi bunca derdin arasında bir yerlerden moral bulmuşken, gelin görün ki sektörler bu psikolojiyle pek uyumlu durmuyor. Şöyle ki;

  • Ağustos döneminde reel kesimin beklentisi hala iyimser kanatta kalmakla birlikte, bir nebze zayıflama sergilemiş. Nitekim Temmuz'da hafif yükselen Reel Kesim Güven Endeksi Ağustos ayında 4,4 puan inerek 103,6 seviyesine gerilemiş. Mevsimsellikten arındırılmış endekste de 3,3 puanlık bir düşüş var. Gerçi bunun, emsali görülmemiş bir gelişim olmadığını da not düşeyim.
  • Bu dönemde hizmetler sektörüne dair endeks de, %9,7 oranında bir düşüş kaydederek 91,06 olmuş ve yine kötümsere kaymış. Endeksin Temmuz ayında yukarı yönlü hareket ettiğini ve iyimsere geçtiğini hatırlıyoruz. Ağustos'taki gelişimde ise, geçmişe geleceğe dair tüm alt endekslerdeki orkestra halindeki beklenti bozulmaları rol oynamış.
  • Öte yandan perakende ticaret, daha yumuşak da olsa güvende inişe geçen bir diğer sektörümüz… Zira Temmuz döneminde %3,9 yükselmiş olan endeks, Ağustos'ta %2,3 gerilemiş gözüküyor. Keyifler, bilhassa son 3 aylık dönemdeki iş hacmi yönünden kaçmış ancak genel beklenti şimdilik nötr eşiğin hafif üzerinde iyimserliğini koruyor diyebiliriz.
  • İnşaat sektörü derseniz, orada da moraller bir nebze bozulmuş. Temmuz'da kazandığı ek öz güveni Ağustos'taki %4,2'lik düşüşle yitiren sektör, alışageldiği kötümser pozisyonu muhafaza ediyor.
TEREDDÜTLER GİDERİLMELİ
İşte Ağustos endekslerinin işaret ettiği üzere, sektörlerde irili ufaklı bir güven zayıflaması müşahede ediliyor. Açıkçası, yaşanan sarsıntılar çerçevesinde belirsizliklerin ve risklerin artmış olması nedeniyle, bu durum bana hiç garip gelmiyor. Bu doğrultuda ise, çeşitli vesilelerle altını çizdiğim bir hususu yinelemekte hassaten fayda görüyorum:

Gelinen noktada, OHAL operasyonları kapsamında ticari hayatta meydana gelen iş yapma tereddütlerine yönelik “bilgilendirici çalışmalar” ve ayrıca “etkin düzenlemeler” yapmak büyük ehemmiyet arz ediyor. Suçu günahı olmayan ancak süregelmiş ticari ilişkiler nedeniyle sıkıntıya girebilecek firmalar da, bu mevzunun bir ögesi. Dolayısıyla da, hükümetin bu bağlamda duyarlı ve yol gösterici olması; ekonomiye güvenin yıpranmaması ve iktisadi aktivitenin sekteye uğramaması adına kritik önem taşıyor.

[Yeni Şafak, 26 Ağustos 2016].