Berat ve Esra Albayrak çiftinin bir bebeği dünyaya geldi. Allah analı babalı büyütmeyi nasip etsin.
Ancak maalesef birtakım reziller bu mutlu günlerinde Albayrak ailesine en ağza alınmayacak küfür ve hakaretler ediyor. Yeni doğmuş bir bebeğe bile hakaret edebilen bu alçaklar için ne söylesek yetmez.
Tabii bu sadece tekil bir olay değil. Maalesef sosyal medya denen zemin bu tür sapkın zihniyetin kendini gizleyerek her türlü haltı yediği bir alana dönüştü. Gezi ayaklanmasından bu yana da sistematik bir biçimde siyasetin aracı haline geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve aile fertleri yıllardır böylesi saldırılarla karşı karşıya. Kendinizi bu insanların yerine koyun. Yıllardır bu hakaretlere göğüs germenin ne kadar acı bir durum olduğunu hayal edin. Ailenin her bireyine yönelik yapılmadık hakaret kalmadı. Ve işin acı tarafı bunun bayraktarlığını muhalif siyasiler yaptı.
Şimdi bana kimse bu tekil bir olaydır demesin. Kimse üç beş rezilin yaptığı bağımsız bir olaydır diye anlatmasın. Hayır. Bu iş yıllarca biriktirilen bir öfke dilinin sonucudur. Yıllarca şişirilen bir söylemin sonucudur. Cumhurbaşkanına küfreden il başkanları, Bilal Erdoğan'a hakaret eden parti sözcüleri, Berat Albayrak'a yönelik etiketlemeleri yapan grup başkan vekilleri ve hatta grup başkanları bu işin birinci dereceden sorumlusudur.
Sorumluluk sahibi siyasiler bu kadar kontrolden çıkmış haldeyken hitap ettikleri tabanın içinde böylesi rezillerin üremesi kimseyi şaşırtmasın.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakın her kim varsa teker teker hedefe konuluyor. İtibar suikastları bilinçli biçimde işleniyor. Etrafındakileri ürküterek Erdoğan'ı yalnızlaştırma projesi hiç sekteye uğramadan devam ediyor. Nereden mi biliyoruz? Erdoğan'la aynı fikirde olan akademisyen veya gazetecilerin nasıl yaftalandıklarına bir bakın. Erdoğan'a oy veren insanlara nasıl hakaret edildiğine bakın. Bunlar özenle seçilmiş kelimelerdir. Çomar, yandaş, damat gibi ifadeler öylesine çıkmamış türetilmiş ve kullanılmıştır.
Bu iş için en uygun mecra olarak da sosyal medya seçilmiştir. Sahte hesapların arkasına gizlenen binlerce troll her gün belirlenen bir hedefe yönelik sistematik küfür seansları düzenlemektedir. Bunun adı da ifade özgürlüğü olarak sunulmakta.
Böyle bir ifade özgürlüğü olamaz. Ne sosyal medyada ne de gerçek dünyada kimseye bu muameleyi edemezsiniz. Bunların kesinlikle yargılanması ve cezalandırılması gerekir.
Twitter hala Türkiye ile işbirliği yapmıyor. ABD, Fransa, Çin, İngiltere, Almanya ve diğer bazı devletler bu Twitter'dan hesap sorabiliyor ama iş bize gelince nedense özgürlük meselesi haline dönüşüyor. Yok öyle iş. Şahsen devletin alacağı her türlü tedbiri destekliyorum.
Twitter bu ülkede ofis açmadığı müddetçe yasaklanmalıdır. Bu da bir çeşit terör ve düzensizlikle mücadeledir. Sosyal medya da hukuka bağlı hale getirilmelidir.
[Sabah, 2 Temmuz 2020].