ABD'nin verdiği 60 günlük sürenin dolmasına bir gün kala Putin açıklamayı yaptı. Rusya'nın orta menzilli füze anlaşmasını askıya aldığını duyurdu. Bugün de Amerikan tarafının benzerini yapmasını bekliyoruz. ABD daha önce yaptığı açıklamaya göre 6 ay içinde bütünüyle anlaşmadan çekilmiş olacak. İki taraf da birbirini suçluyor. Pompeo zaten iki ay önceki açıklamayı yaparken, Rusya'nın anlaşmayı bozduğunu söylemişti. Rusya da dün ABD'nin zaten uzun süredir yeni üretim yatırımlarına başladığını iddia etti. Bu da bir kör dövüşüne dönüşecek. Tarih hiçbir zaman kimin başlattığını bilemeyecek. Çok da önemi yok. Zira uzun süredir söylemeye çalıştığımız gibi rekabet ısınıyor. Hem ABD hem Rusya Soğuk Savaş refleksleriyle yeni dönemin şartlarına doğru adım adım kayıyor. Farklı açıklama biçimleri bulmak mümkün. Amerika'nın bunu bir hesap çerçevesinde yaptığını düşünebilirsiniz. Silahlanmayı artırdıkça Rusya'nın bu rekabeti ekonomik olarak kaldıramayacağını düşünüyor olabilirler. Reagan dönemini kafasında idealize eden Bolton ve Pompeo gibi isimler seksenli yıllarda başarılı olduğunu düşündükleri bir tırmandırma yöntemini yeniden sergilemek istiyor olabilir. Veya Çin'le doğabilecek bir hesaplaşma öncesinde Amerika Rusya'yı Avrupa sahnesine sabitlemek istiyor olabilir. Orta menzilli füzeler üzerinden Rusya'ya yönelik bir tehdit doğması Rusya'nın ilgi alanlarını daraltacak ve Rusya'nın sırtına kolay kaldırmayacağı maliyetler yükleyecektir. Ama bunun tam tersi bir mantık yürütmek de mümkün. Amerikan tarafı genelde suçu Rusya'ya yüklemek için Putin'in yayılmacı heveslerini sebep olarak gösterecektir. Bu açıklamanın alıcısı da çok. Zaten Putin'in Gürcistan, Ukrayna ve Suriye maceraları buna örnek teşkil ediyor. Ama bu açıklamaların hepsi ana eğilimi göz ardı eden açıklamalar. Bu noktaya çok planlı bir biçimde gelindiğine dair bir ön kabule sahip. Halbuki biliyoruz ki, olayların akışı hiç de öyle kusursuz bir plan çerçevesinde olmuyor. Daha ziyade plansız bir sürüklenmeden bahsedebiliriz. Uluslararası sistemde doğan güç boşluğu güvenlik krizlerini tetiklediği gibi bu krizlerden uzak durmak isteyen tarafları bile içine çekiyor. Bir taraf buna cevaben kendi güvenlik tedbirlerini aldığında kaçınılmaz olarak diğer taraf da benzer adımlar atıyor. Böylece krizler tırmanıyor. İşte bu yüzden herkes dünyada yeni bir rekabetin Çin ve ABD arasında doğmasını ve Asya pasifik bölgesine kaymasını beklerken, belki de eskisi gibi Avrupa'nın savaş meydanı olduğu bir dünyaya uyanabiliriz. Halbuki planlara bakarsanız ABD Çin'e baskı yapacaktı. Ancak görüyoruz ki ABD birden Rusya'yla füze rekabetine savrulabiliyor. Çin bu durumdan gayet memnun ve düşük profil sergilemeye özen gösteriyor. Rekabetin Rusya ve ABD arasında doğmasının kendisini rahatlatabileceğini düşünüyor. Ancak durum bu kadar basit değil. Evet Avrupa bu işin merkezi olabilir ama Asya-Pasifik'e yayılmaması da beklenemez. Amerika sadece Rusya'ya değil Çin'e de baskı yapacak. Hatta şunu açıkça söylemek lazım. ABD bu anlaşmayı iptal ederek aslında Çin'in etrafına da bu füzeleri yerleştirebilir ve olay bir anda Çin ve ABD arasında bir gerilime dönebilir.
[Sabah, 3 Şubat 2019].